İmam Azam Ebu Hanife, Hanefi mezhebinin kurucusu, Hicri 80 ila 150 yılları arasında yaşamış büyük bir İslam âlimi… Asıl ismi Numan bin Sabit…
İmam Azam'ın Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimize ve Ehl-i Beyt'ine karşı büyük bir muhabbeti vardı. Elbette ki bunda dedesinin ve babasının rolü büyüktü, çünkü onlar da Ehl-i Beyt aşığıydılar.
Dedesi Zûta'nın çok ilginç bir hikâyesi var. Prof. Dr. Muhammed Ebu Zehra'nın "İslam'da Fıkhî Mezhepler Tarihi" eserinin 207'inci sayfasında şöyle anlatılır:
İslam Horasan ve İran bölgelerinde hızla yayılmış, bütün Irak ve çevresini kuşatmıştı.
Birçok mevki ve asalet sahibi insanlar, bu yayılma esnasında Müslümanlar tarafından esir edildi. İşte bu esirler arasında zengin, asalet sahibi ve İran asıllı birisi vardı ki adı Zûta idi.
Zûta kısa bir zaman içinde esirlikten kurtuldu, hür insanlar arasına katıldı. Bundan sonra Benî Teym b. Sa'lebe kabilesinin azatlısı oldu.
Allah, Zûta'ya hürriyeti nasip ettikten sonra, bundan daha büyük ve daha değerli olan İslam nimetini de ihsan eyledi. Bu asil insan, lâyıkıyla Müslüman olmuş, ana vatanı olan Kabil'den İslam medeniyetinin ilk merkezlerinden biri ve İran'a en yakın bulunan Kûfe şehrine göç etmiştir.
Zûta, Kûfe'de İmam Ali b. Ebî Talib (a.s.) ile karşılaşmış ve son derece sevmiştir.
Nevruz bayramı münasebetiyle Hz. Ali'ye pâluze (pelte) ikram etmiştir.
Zûta'nın Hz. Ali'ye ilgisi, Hz. Peygamber'in Ehl-i Beyt'ine duyduğu sevgi oldukça kuvvetliydi.
Onun Müslüman olduktan sonra bir oğlu dünyaya geldi ve adını Sabit koydu.
Sabit İmam Azam'ın babası…
Sabit, Hz. Ali'ye karşı babası gibi son derece ilgi duyuyordu.
Birçok rivayetlere göre, Hz. Ali, Sabit'e Allah'tan hayırlı bir evlat vermesini dilemiştir.
Cenab-ı Hak, Hz. Ali'nin duasını kabul buyurmuş ve Sabit'e Numan'ı yani İmam Azam'ı nasip eylemiştir. İmam Azam da dedesi ve babasının yolundan giderek Hz. Ali'ye ve Ehl-i Beyt'e büyük bir hürmet beslemiştir.
Hayatının bir bölümünde, özellikle de son iki yılında Hz. Peygamber'in torunu, Ehl-i Beyt imamlarından olan İmam Cafer Sadık hazretleriyle birlikte olmuş, onun hem manevi hem de zahiri ilminden istifade etmiştir.
Bu sebeple "Son iki yılım olmasaydı helak olurdum" ifadesini kullanmıştır.
İmam Cafer (a.s.) dışında, İmam Zeyd b. Ali Zeynelabidin'den, İmam Muhammed Bakır'dan, İmam Hasan'ın torunu Abdullah'tan da ilim tahsil etmiştir.
Zeyd b. Ali Zeynelabidin, Kûfe'de Hişam bin Abdulmelik'e karşı isyan bayrağını açtığı zaman Ebu Hanife şöyle demiştir:
"Zeyd'in bu çıkışı, Rasulullah'ın Bedir günündeki çıkışı gibidir." (a.g.e, sayfa 229)
İmam Azam, İmam Zeyd'e on bin dirhem yardımda bulunmuştur. (a.g.e, sayfa 230)
İmam Azam'ın Hz. Ali ve Ehl-i Beyt ile ilgili görüşlerini Prof. Dr. Haydar Baş'ın Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt eserinden (sayfa 71-72) aktaralım.
"Şamlılar bizi sevmiyorlar. Zira Hz. Ali ve Muaviye'nin saflarından birisine iştirak etmemiz talep edildiğinde, 'Biz ancak Ali'nin askerleri arasına katılırız' diyoruz. Ehl-i hadis diye bilinenler bizi sevmiyor. Zira biz Ehl-i Beyt'i seviyoruz. Ehl-i Beyt'e gönülden bağlıyız. Hilafetin Hz. Ali'nin hakkı olduğuna inanıyor ve savunuyoruz." (Bezzazi, Menakıb-u Ebu Hanife, s.275)
İmam Azam'a, gerek Emeviler gerekse Abbasiler tarafından, "zulümlerinin fetvasını versin" diye kadılık teklif edilmiştir. Zulme ortak olmak istemeyen İmam Azam bu sebeple hapse atılmış ve türlü işkencelere maruz kalmıştır.
Emevi ve Abbasilerin bu kadılık teklifi, özellikle "Ehl-i Beyt imamlarına ve Ehl-i Beyt sevdalılarına idam cezası verme" noktasında idi.
Abbasi halifesi el-Mansur, teklifinde ısrarcı olunca, İmam Azam ona şu cevabı vermiştir: "Eğer ben, bu vazifeyi kabul etmediğim takdirde Fırat nehrinde boğulmakla tehdit edilsem, boğulmayı tercih ederim. Senin etrafında ikrama muhtaç olanların sayısı çoktur."
İmam Azam, teklifi reddetmede ısrarcı olunca el-Mansur onu hapse attırdı ve her gün on kırbaç vurdurarak işkence ettirdi.
Bu işkenceler neticesinde İmam Azam'ın sağlığı iyice kötüleşince serbest bırakıldı ama çok kısa bir zaman sonra hayata gözlerini yumdu ve şehit oldu.
Bir kez daha altını çizelim, o bütün bu zulümlere Ehl-i Beyt'e olan sevgisinden dolayı maruz kaldı.
Ehl-i Beyt sevgisi uğruna canıyla bedel ödeyen büyük âlim…
İslam âleminin, İmam Azam gibi, tanıdığı ve sevdiği tüm değerli âlimlerinin, İmam Şafii, İmam Ahmed b. Hanbel, İmam Gazali ve daha nicelerinin ortak paydası, Hz. Peygamber'in Veda Hutbesinde ifade ettiği gibi iki emanetinden biri olan Ehl-i Beyt'ti.
Bugünün Müslümanlarının da, kıyamete kadar yaşayacak olanların da ortak paydası Ehl-i Beyt olmalıdır. Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardır önemle vurguladığı gibi, "Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'tir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025