Daha hayatının baharında bir delikanlı.
Bursa’da yaşayan hemşehrilerimizden biri… Biricik çocuğuna doyamadan hayata veda etti.
Türkiye’nin başının belası bölücüler ve yandaşlarının sahneye sürdükleri “açlık grevi” tiyatrosunu bahane ederek sokakları yakıp yıkan, kırmızı görmüş boğalar gibi sağa-sola saldıran saldırganlar yaklaşık yirmi gün önce İlker yeğenimizi de yaralamışlardı. Yirmi günden beri kafasındaki kurşunla ölüm-kalım mücadelesi veriyordu ve öteki aleme göç eyledi.
Yanılmıyorsam son seçimlerde Bursa’dan seçilen sayın hükümet sözcüsü Arınç, tiyatroyu sonlandıran bölücülere teşekkür üstüne teşekkür eden sayın Arınç, şimdi gitsin İlker Kaya’nın biricik yavrusuna, gencecik eşine ve anne-babasına durumu izah etsin.
Açlık grevi tiyatrosunu sokaklara yayamaya çalışan çapulcuların katlettiği yeğenimizin yakınlarına, bağrı yanık anasına, gözleri kan-yaş olan eşine sayın sözcü ne diyecek, merak ediyoruz.
Tiyatroyu sonlandıran bölücülere teşekkür etmek için sayın sözcü başta olmak üzere bakanlar, hatta cumhurbaşkanı bir birleri ile yarıştılar.
Bakalım onların uzantılarının şehit ettiği 31 yaşındaki İlker Kaya’nın ailesine, yakınlarına da uğrayacaklar mı? Bir selam verecekler mi, bir teselli cümlesi sarf edecekler mi?
Bölücülere teşekkür ettikleri gün Şemdinli’de toprağa düşen beş şehidi hiç ağızlarına almadılar çünkü.
Başta sayın Arınç olmak üzere tüm hükümet yetkilileri gidip İlker Kaya’nın ailesinden, yakınlarından özür dileyip suçlarını da itiraf etmelidirler.
Demelidirler ki; sizin bize verdiğiniz tam yetkiyi biz lehinize kullanamadık, görevimizi hakkıyla yapamadık, caddeyi sokağı çapulculara teslim ettik, siyaseti bebek katiline ve yandaşlarına esir verdik, artık gündemi onlar belirliyorlar.
Açlık grevi tiyatrosunu sonlandıranlara teşekkür için sıraya giren siyasiler, o tiyatroyu bahane ederek gencecik insanlarımızı kurşunlayan katillere bakalım ne diyecekler.
Onlara da herhalde, iyi ki daha fazla öldürmediniz diye teşekkür edecekler.
“Bir kimseye Allah nûr vermemişse, artık o kimsenin aydınlıktan nasibi yoktur.” (Nur: 40).
Bursa’da yaşayan hemşehrilerimizden biri… Biricik çocuğuna doyamadan hayata veda etti.
Türkiye’nin başının belası bölücüler ve yandaşlarının sahneye sürdükleri “açlık grevi” tiyatrosunu bahane ederek sokakları yakıp yıkan, kırmızı görmüş boğalar gibi sağa-sola saldıran saldırganlar yaklaşık yirmi gün önce İlker yeğenimizi de yaralamışlardı. Yirmi günden beri kafasındaki kurşunla ölüm-kalım mücadelesi veriyordu ve öteki aleme göç eyledi.
Yanılmıyorsam son seçimlerde Bursa’dan seçilen sayın hükümet sözcüsü Arınç, tiyatroyu sonlandıran bölücülere teşekkür üstüne teşekkür eden sayın Arınç, şimdi gitsin İlker Kaya’nın biricik yavrusuna, gencecik eşine ve anne-babasına durumu izah etsin.
Açlık grevi tiyatrosunu sokaklara yayamaya çalışan çapulcuların katlettiği yeğenimizin yakınlarına, bağrı yanık anasına, gözleri kan-yaş olan eşine sayın sözcü ne diyecek, merak ediyoruz.
Tiyatroyu sonlandıran bölücülere teşekkür etmek için sayın sözcü başta olmak üzere bakanlar, hatta cumhurbaşkanı bir birleri ile yarıştılar.
Bakalım onların uzantılarının şehit ettiği 31 yaşındaki İlker Kaya’nın ailesine, yakınlarına da uğrayacaklar mı? Bir selam verecekler mi, bir teselli cümlesi sarf edecekler mi?
Bölücülere teşekkür ettikleri gün Şemdinli’de toprağa düşen beş şehidi hiç ağızlarına almadılar çünkü.
Başta sayın Arınç olmak üzere tüm hükümet yetkilileri gidip İlker Kaya’nın ailesinden, yakınlarından özür dileyip suçlarını da itiraf etmelidirler.
Demelidirler ki; sizin bize verdiğiniz tam yetkiyi biz lehinize kullanamadık, görevimizi hakkıyla yapamadık, caddeyi sokağı çapulculara teslim ettik, siyaseti bebek katiline ve yandaşlarına esir verdik, artık gündemi onlar belirliyorlar.
Açlık grevi tiyatrosunu sonlandıranlara teşekkür için sıraya giren siyasiler, o tiyatroyu bahane ederek gencecik insanlarımızı kurşunlayan katillere bakalım ne diyecekler.
Onlara da herhalde, iyi ki daha fazla öldürmediniz diye teşekkür edecekler.
“Bir kimseye Allah nûr vermemişse, artık o kimsenin aydınlıktan nasibi yoktur.” (Nur: 40).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025