Mehmet KARDEŞ
Alemleri yaratan Yüce Allah (cc) Alak Sûresi'nin ilik ayet-i kerimesinde; "Yaratan Rabb'inin adıyla oku!" diye buyuruyor. Bu hitap, Kur'an-ı Kerim'de insanlığa İlk Emir'dir.
Mübârek ecdâdımız, bu "İlâhi Emir" ışığında çalışarak, mum ışığında dev eserler yazdılar. Bu kitaplar, asırlar boyunca Avrupa üniversitelerinde ders kitapı olarak okutuldu ve hâlen kaynak eser olarak kullanılmaktadır.
İslam ülkelerinin camilerinin çoğunda kütüphaneler mevcuttu. Meselâ; "Kahire Kütüphanesinde 1.600.000 cilt, Endülüs Halifesi El-Hakim'in 400.000; Magera Rasathanesi'nin yöneticisi Nasreddin Et-Tûsi'nin kitap koleksiyonu 400.000 ciltten oluşuyordu...
891'de Bağdat'ta binden fazla kitapçı dükkânı vardı.
Abbâsiler (750-1258) devrinde Bağdat'ta 36 genel kütüphane vardı.
Buhara emîri yanına davet edilen bir doktor, dört yüz deve yükü kitabı bulunduğunu söylemişti.
Vâkıdî adlı bir alim öldüğü vakit miras olarak, 600 sandık kitap bırakmıştı.
Moğollar Bağdat'ı yıktıklarında (1258), Dicle nehri günlerce kitap olarak aktı.
Mübârek ecdâdımız kitaba meraklı oldukları gibi, her gün okumaya da çok, çok düşkündüler:
Çok okuyan İslâm büyükleri
İslâm büyükleri, çok okumak hususunda tüm insanlığa ve bizlere örnektirler.
Müfessir "Fahreddîn-i Râzi'nin yazdığı kitapları yığsak başımızı aşar. Ben, kendi hesabıma "Bu kadar şey yazılamaz" diyorum. Sadece tefsire dair yazdığı eser aşağı yukarı 6.000 yaprak (12.000 sayfa)... Hesap ediyorlar, çocukluğu dahil, hayatının hergününde 15-20 sayfa düşüyor.
Fahreddin-i Râzi, yemek yerken de birşey okumak, öğrenmek ister; çare bulamaz, buna üzülürdü.
Fatih Sultan Mehmed Hân en çok okuyan devlet büyüklerindendi. Çok zengin bir kütüphanesi vardı. Fakat burada çok üzülerek arzedeyim ki, "Koca Fatih"in kütüphanesini gezdiğimde, yürekleri sızlatan, unutulmuş bir hâli vardı.
Sürecek...
Alemleri yaratan Yüce Allah (cc) Alak Sûresi'nin ilik ayet-i kerimesinde; "Yaratan Rabb'inin adıyla oku!" diye buyuruyor. Bu hitap, Kur'an-ı Kerim'de insanlığa İlk Emir'dir.
Mübârek ecdâdımız, bu "İlâhi Emir" ışığında çalışarak, mum ışığında dev eserler yazdılar. Bu kitaplar, asırlar boyunca Avrupa üniversitelerinde ders kitapı olarak okutuldu ve hâlen kaynak eser olarak kullanılmaktadır.
İslam ülkelerinin camilerinin çoğunda kütüphaneler mevcuttu. Meselâ; "Kahire Kütüphanesinde 1.600.000 cilt, Endülüs Halifesi El-Hakim'in 400.000; Magera Rasathanesi'nin yöneticisi Nasreddin Et-Tûsi'nin kitap koleksiyonu 400.000 ciltten oluşuyordu...
891'de Bağdat'ta binden fazla kitapçı dükkânı vardı.
Abbâsiler (750-1258) devrinde Bağdat'ta 36 genel kütüphane vardı.
Buhara emîri yanına davet edilen bir doktor, dört yüz deve yükü kitabı bulunduğunu söylemişti.
Vâkıdî adlı bir alim öldüğü vakit miras olarak, 600 sandık kitap bırakmıştı.
Moğollar Bağdat'ı yıktıklarında (1258), Dicle nehri günlerce kitap olarak aktı.
Mübârek ecdâdımız kitaba meraklı oldukları gibi, her gün okumaya da çok, çok düşkündüler:
Çok okuyan İslâm büyükleri
İslâm büyükleri, çok okumak hususunda tüm insanlığa ve bizlere örnektirler.
Müfessir "Fahreddîn-i Râzi'nin yazdığı kitapları yığsak başımızı aşar. Ben, kendi hesabıma "Bu kadar şey yazılamaz" diyorum. Sadece tefsire dair yazdığı eser aşağı yukarı 6.000 yaprak (12.000 sayfa)... Hesap ediyorlar, çocukluğu dahil, hayatının hergününde 15-20 sayfa düşüyor.
Fahreddin-i Râzi, yemek yerken de birşey okumak, öğrenmek ister; çare bulamaz, buna üzülürdü.
Fatih Sultan Mehmed Hân en çok okuyan devlet büyüklerindendi. Çok zengin bir kütüphanesi vardı. Fakat burada çok üzülerek arzedeyim ki, "Koca Fatih"in kütüphanesini gezdiğimde, yürekleri sızlatan, unutulmuş bir hâli vardı.
Sürecek...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.