Filistin kasabı Ariel Şaron'un yardımcısı Şimon Peres, Başbakan Erdoğan ile ilgili ilginç olduğu kadar zamanlama bakımından da oldukça anlamlı olan bazı açıklamalar yaptı. İslam dünyasını İran ve Türk modeli olarak ikiye ayıran Peres Erdoğan'ı bir sembol olarak görüyor ve şöyle diyor: "Erdoğan İslam'ın çağdaş dünyayla ilgili tabularının yıkılmasında çok büyük bir rol oynayabilir. Çünkü İslam ve modern hayatın bir arada yaşayabileceğinin önemli bir sembolü?"
Yahudi Peres'in İslam diniyle ilgili sorunlar ve sıkıntılar uydurup, Başbakan Erdoğan'ı da bu sorunları giderecek kişi olarak takdim etmesi kabul edilir bir şey değil.
Peres'in açıklamalarında gezindiği tehlikeli ve bol tuzaklı yollardan ziyade, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının da içine dahil edildiği bu misyon açıklamasının zamanlaması ve verdiği mesajlar önemli. Peres bu açıklamayla Türkiye'ye ve Erdoğan'a nasıl bir vazife öngörüyor?
ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında yıllardır planlarını yaptığı "İslam ülkelerini topkekûn değiştirme" hedefine ulaşmak için takip edeceği yolun şifrelerini anlamak için Peres'in son açıklamalarını dikkatle tahlil etmeliyiz. Çünkü Peres, bu açıklamalarla ABD'nin BOP şifreleri ve "ılımlı İslam projesi"ne dair önemli ipuçları veriyor.
Müslüman mı, laik mi?
En son Orgeneral Özkök de ifade etti: Türkiye, yüzde 99'u Müslüman olan bir ülke. Özkök, kendisiyle çelişme pahasına "İslam ülkesi" değiliz dese de, Türkiye Müslüman bir ülke, yani İslam ülkesi.
Müslüman Türkiye-laik Türkiye tartışmaları sadece bizde yapılmıyor. Bu konuyla ilgili ABD de kafa patlatıyor ama bir farkla. Orada bu konu bir tartışmadan ziyade, belli proje ve planlarda yöntem ve yol haritası belirlemek için strateji belirmemek maksadıyla yapılıyor. ABD'nin dünyayı dizayn etmek üzere görevlendirilmiş "dünya desinatörleri" Türkiye'nin hangi yönüne vurgu yapılacağı ve hangi özelliği üzerinden müstefid olacaklarına dair proje üretiyorlar. ABD'deki siyasi kadroların Türkiye'ye dair düşünce farklılıkları üretilen bu projelere de yansıyor.
Uzatmadan konuya girelim?
ABD'de Türkiye'ye dair hesaplar yapılırken iki farklı görüş ortaya çıkıyor. Bernard Lewis ve benzer görüştekiler Türkiye'nin laik yapısı üzerinden bir yerlere gidilmesi gerektiğine inandıkları için "laik Türkiye" vurgusunda ısrar ediyorlar. Bu vurgu ısrarı, zaman zaman Türkiye'de alevlendirilen laiklik tartışmalarına da damgasını vuruyor şüphesiz.
ABD'deki diğer Türkiye görüşünü ise iktidar ki neo-con'lar dillendiriyor. 'Dillendiriyor' diyorum çünkü bu işi gizli kapaklı yapmıyorlar. Bu görüşe göre Türkiye'nin Müslüman yönü desteklenmeli ama? evet o "ama"nın ardı çok tehlikeli ve karışık. "Ama"nın ardını irdelemeden önce şunu belirtmekte yarar var; neo-con'lar Bernard Lewis ve şürekasının "laik Türkiye" vurgusunun BOP kapsamında İslam dünyasında pek bir etkiye sahip olacağını düşünmüyorlar. Bu "crusade yeminlilerinin" hedefinde İslam dünyası var ve bu hedefe varmak için İslam'ı kullanmak istiyorlar. Neo-con'ların Irak'ı, demokrasi(!) getirmek için işgal edip, Demokratik Irak Cumhuriyeti yerine Irak İslam Cumhuriyeti kurmak istemelerindeki derin çelişki de buradan kaynaklanıyor.
Peki İslam'ı nasıl kullanacaklar? İşte bu soruya verilecek cevap, yukarıda yarım bıraktığımız "ama"nın ardında gizli: Ilımlı İslam Projesi.
Devamı yarın
Yahudi Peres'in İslam diniyle ilgili sorunlar ve sıkıntılar uydurup, Başbakan Erdoğan'ı da bu sorunları giderecek kişi olarak takdim etmesi kabul edilir bir şey değil.
Peres'in açıklamalarında gezindiği tehlikeli ve bol tuzaklı yollardan ziyade, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının da içine dahil edildiği bu misyon açıklamasının zamanlaması ve verdiği mesajlar önemli. Peres bu açıklamayla Türkiye'ye ve Erdoğan'a nasıl bir vazife öngörüyor?
ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında yıllardır planlarını yaptığı "İslam ülkelerini topkekûn değiştirme" hedefine ulaşmak için takip edeceği yolun şifrelerini anlamak için Peres'in son açıklamalarını dikkatle tahlil etmeliyiz. Çünkü Peres, bu açıklamalarla ABD'nin BOP şifreleri ve "ılımlı İslam projesi"ne dair önemli ipuçları veriyor.
Müslüman mı, laik mi?
En son Orgeneral Özkök de ifade etti: Türkiye, yüzde 99'u Müslüman olan bir ülke. Özkök, kendisiyle çelişme pahasına "İslam ülkesi" değiliz dese de, Türkiye Müslüman bir ülke, yani İslam ülkesi.
Müslüman Türkiye-laik Türkiye tartışmaları sadece bizde yapılmıyor. Bu konuyla ilgili ABD de kafa patlatıyor ama bir farkla. Orada bu konu bir tartışmadan ziyade, belli proje ve planlarda yöntem ve yol haritası belirlemek için strateji belirmemek maksadıyla yapılıyor. ABD'nin dünyayı dizayn etmek üzere görevlendirilmiş "dünya desinatörleri" Türkiye'nin hangi yönüne vurgu yapılacağı ve hangi özelliği üzerinden müstefid olacaklarına dair proje üretiyorlar. ABD'deki siyasi kadroların Türkiye'ye dair düşünce farklılıkları üretilen bu projelere de yansıyor.
Uzatmadan konuya girelim?
ABD'de Türkiye'ye dair hesaplar yapılırken iki farklı görüş ortaya çıkıyor. Bernard Lewis ve benzer görüştekiler Türkiye'nin laik yapısı üzerinden bir yerlere gidilmesi gerektiğine inandıkları için "laik Türkiye" vurgusunda ısrar ediyorlar. Bu vurgu ısrarı, zaman zaman Türkiye'de alevlendirilen laiklik tartışmalarına da damgasını vuruyor şüphesiz.
ABD'deki diğer Türkiye görüşünü ise iktidar ki neo-con'lar dillendiriyor. 'Dillendiriyor' diyorum çünkü bu işi gizli kapaklı yapmıyorlar. Bu görüşe göre Türkiye'nin Müslüman yönü desteklenmeli ama? evet o "ama"nın ardı çok tehlikeli ve karışık. "Ama"nın ardını irdelemeden önce şunu belirtmekte yarar var; neo-con'lar Bernard Lewis ve şürekasının "laik Türkiye" vurgusunun BOP kapsamında İslam dünyasında pek bir etkiye sahip olacağını düşünmüyorlar. Bu "crusade yeminlilerinin" hedefinde İslam dünyası var ve bu hedefe varmak için İslam'ı kullanmak istiyorlar. Neo-con'ların Irak'ı, demokrasi(!) getirmek için işgal edip, Demokratik Irak Cumhuriyeti yerine Irak İslam Cumhuriyeti kurmak istemelerindeki derin çelişki de buradan kaynaklanıyor.
Peki İslam'ı nasıl kullanacaklar? İşte bu soruya verilecek cevap, yukarıda yarım bıraktığımız "ama"nın ardında gizli: Ilımlı İslam Projesi.
Devamı yarın
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012