İlginçlikler ülkesi Türkiye

Her yıl olduğu gibi bu yıl da Milli Piyango'nun yılbaşı bileti fakir fukaranın umut kapısı oldu. Büyük ikramiye 61 milyon lira olunca biletlerin 3'te 2'si daha şimdiden satıldı. Eminönü'ndeki ünlü bilet bayiinin önündeki kuyruk taa Galata Köprüsü'ne kadar uzadı. Türkiye'nin çeşitli şehirlerinden gelen vatandaşlar bir umut diyerek kuyruktaki yerini aldı.
Zenginlik hayaliyle kuyruğa girenler arasında kredi çekerek bilet alan da var, kredi kartı borcunu ödeme hayali kuran da. Çocuklarını okutmak için paraya ihtiyaç duyan anne de var, ev hayali kuran kiracı da?
Aslında bu tablo Türkiye'nin bir ayıbıdır. İnsanlar fakirleştikçe umut kuyrukları daha da uzuyor.
Eee, lafı gediğine koymazsak olmaz! 
Prof. Dr. Haydar Baş'ın 5 bin lira asgari ücretini elinin tersiyle itenlerin, şimdi bilet kuyruklarında umut sırasına girmesi oldukça ilginç, öyle değil mi?
* * *
Son çıkarılan 696 sayılı KHK'de cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülere ilişkin 'tek tip kıyafet' uygulamasına dair hükümler de yer aldı. Düzenlemeyle, "Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar" iddiasıyla cezaevinde hükümlü ve tutuklu bulunanlar, duruşmalara "badem kurusu ve gri renkte tulum" giyerek getirilecek. 
ABD'de görmeye alışık olduğumuz bu uygulamanın Türkiye'de de başlayacak olması ilginçtir. Guatemala hapishanelerinde de tutuklular, üzerlerinde tek tip kıyafetlerle görünüyorlardı. 
İlginç olan şu ki; İsrail'in başkentinin Kudüs olmasını onaylayan dünyadaki 9 azınlık ülkeden ikisi ABD ve Guatemala?
* * *
Son çıkarılan KHK'de "terör eylemlerini bastıran kişilerin" cezai sorumluluğunun olmayacak olması tartışmalara neden oldu. 
"Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına bakılmaksızın darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında" hareket eden kişilerin cezai sorumluluğu olmayacak ifadesi son derece muğlâk bulundu. 
Bu kadar muğlâk ifadelerle ülke güvenliğini dizayn etmeye çalışmak, bir hukuk devletine yakışmıyor. Hükümet, bu yönetmeliğin sadece 15 ve 16 Temmuz 2016'yı kapsadığını söyledi fakat kafalardaki soru işaretleri bir türlü giderilemedi.
Kafalardaki soru işaretleri şöyle:
Yani vatandaş, kendi kafasına göre karar verip, kendi kafasına göre silahlanıp, kendi kafasına göre suçladığı insanları, kendi kafasına göre linç edebilecek, işkence edebilecek, öldürebilecek? Vatandaş bunları yapmakta özgür olacak ve hiçbir cezai sorumluluğu bulunmayacak mı?
Ya da bir yerde bir protesto eylemi düzenlendiğinde; bunun bir terör eylemi olmadığını, bunun bir darbe teşebbüsü olmadığını, bunun anayasal bir hak olduğunu; vatandaş nasıl ayırt edecek, ayırt edemeyen vatandaşlara bunu kim nasıl anlatacak? 
Veya bir protesto eylemine katılan üniversite öğrencisi gencimiz, sokak arasında esnafıyla polisiyle döve döve öldürüldüğünde hiç kimse mesul olmayacak, o üniversite öğrencisi öldüğüyle mi kalacak?
Ya da bu cürümü işleyenler mahkemeye çıkarıldığında hâkime; "Sen bana niye ceza veriyorsun, ben, 696 sayılı KHK'ye göre davrandım." derse hâkim ona ne diyecek?
Peki, ülkeyi darbe sürecine getirenlerin cezai sorumlulukları ne olacak! Ordusu darbeye hazırlanırken ruhu bile duymayanlar ne olacak! Uyarılara kulaklarını tıkayanlar ve bildiğini okuyanlar ne olacak? 
İdareciler gaflette serbest olacak, vatandaş da gafletteki idarecinin kolluk kuvveti gibi mi çalışacak?
Sorular? Sorular? Birbirinden ilginç
sorular? 
Soruları çoğaltan değil, soruları azaltan ve sorunları çözen yasalar gerekmiyor mu?