Bir kimse Allah'a (cc) yaklaşınca, Allah (cc) onu sever ve seçer. Kalb gözü açılır. Nimet, in'am ve ihsan kapıları ona açık olur. Zaman olur, o kalb gözü ile kimsenin görmediğini görür, işitmediğini işitir, akla hayale gelmeyen garip işler seyreder. Yerin, göğün hikmetini anlar. Onlardaki esrarı çözmeye başlar. En güzel vaadi alır. Vaad olunduğu şey kendisine bol bol verilir.Hakk'a (cc) yaklaşır. O'nun (cc) güzel sözlerini duyar. Bu duygu yalnız safiyetten ve manevi yükselmeden gelir. Bu hale fenaya ermiş kişi kavuşur. O sözün hikmetini söyler. Çünkü kalbi temizdir. Safiyete ermiştir. O temizliğin nuru, kalbten dile gelir. O nurlu hal, o büyük insanın her halinde sezilir.Fenaya ermiş olan kibirli değildir. Gönlü engin olur. Dışı mütevazi insanlar gibi olur. Aldığı helâldir. Her haliyle Allah'ın (cc) yasaklarına yanaşmaz. İşte bu halde o insan kendinden emin olur. Kendini huzur içinde görür. İşte bu hoşluk bir zaman devam eder, bunun bir daha gitmeyeceğini sanır aldanır. Aniden belaların kapısı açılır. Çocukları yok olur. Malı telef olur. Kalbindeki huzur bozulur. İlk zamanda verilmiş olan bütün nimetler yok olur.