Meclis içindeki iktidar ve muhalefet partileri her seçimde olduğu gibi bu yerel seçimlerde de "bildik" bir tiyatroyu sergiliyorlar: "Bana vermezsen ona oy ver, ona vermezsen bana oy ver…"
Bir de ittifaklarla işi iyice demokratik zeminden çıkardılar, milleti iki ittifaktan birine zorluyorlar.
Halbuki Meclis içindeki partiler her türlü propaganda ve seçim yardımı avantajlarına rağmen ittifak kurmayı tercih ediyorlarsa, bu, onların ciddi anlamda oy kaybettikleri anlamına gelmiyor mu?
Sorulması gereken diğer önemli bir soru ise; eğer iktidar da, ana muhalefet de oy kaybediyorsa –ki başka partilerle ittifak kurma gereği duyması bunun en bariz ispatı- o halde bu kaçan oylar nereye gidiyor?
"Yönlendirmeli" anket firmaları bugüne kadar yayınladıkları anket sonuçlarını, 31 Mart seçimlerine Türkiye'nin tüm il ve ilçelerinde giren tek parti olan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) sanki yokmuş gibi, "diğerleri" başlığı altında yayınladılar.
Kararsızlar ise bir hayli yüksek gösteriliyor.
Manipülasyonsa, işte en büyük manipülasyon burada yapılıyor. Lideriyle, adaylarıyla, milli çözümleriyle, projeleriyle, Atatürk ve Ehl-i Beyt duruşuyla "yükselen değer" olan, milletin teveccüh ettiği BTP'nin ancak bu şekilde üstü örtülmeye çalışılabilir.
Ama bu seçimde bu hesaplar tutmayacak.
BTP milletin sorunlarına sürekli mantıklı ve bilimsel proje üreten; iktidarıyla muhalefetiyle diğer partiler ise bu projeleri aşıran, kopya çeken durumunda…
BTP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Selim Kotil, diğer adayların bu kopya çekme mantığıyla alakalı şunları söylüyor:
"Ben, 'Büyükçekmece Gölü'nün etrafına güneş panelleri kuracağım. Çatalca ve Silivri'de seracılık yaptıracağım' dedim. Şuanda AKP'nin, CHP'nin projeleri biranda değişti. Hepsi o bölgede, 'seracılık yapacağız, Çekmece'den elektrik elde edeceğiz' demeye başladı. Şimdi ben onlara, 'kaç adet rüzgâr türbini kuracaksın, ne kadar elektrik elde edeceksin, yatırım maliyetin ne' diye sorsam 'ne bileyim, Selim Bey öyle diyor' diyecekler. Bizim projelerimize baktı, aynısını konuşuyor. Hiçbirinin kafasında hiçbir çözüm yok."
BTP, iktidara ya da ana muhalefete geldiği zaman neler yapacağını madde madde ifade ediyor; iktidarıyla muhalefetiyle mevcut partiler ise uygulanan yanlışlarda birbirlerine koltuk değnekliği yapıyorlar.
Kotil bu konuda şunları söylüyor: "Bu muhalefet bu iktidarı sırtında taşıyor. Bu kadar yanlışına rağmen halen iktidarın ayakta durmasının sebebi ana muhalefetin bir alternatif olarak ortaya çıkamamasıdır. Şuanda İstanbul'da iktidarı eleştirmeme kararı almışlar. Neden? Çünkü iktidara dokunurlarsa iktidar puan kaybeder. İktidarın puan kaybetmesi istenmiyor."
BTP, dışarıdan destek almayan tek parti, yerli ve milli bir akılla yönetiliyor; diğerleri ise iktidarıyla, muhalefetiyle yabancı bir akılla koordine ediliyor, görünüşte birbirlerine muhalif olsalar da özlerinde aynı yabancı kaynaklardan besleniyorlar, kendilerine verilen rolü yerine getiriyorlar.
Kotil bu konuda şu gerçeklerin altını çiziyor:
"Şunu unutmayın bizim önümüze konan bu iktidarla bu muhalefetin aslında üzerinde bir irade var. İktidara da muhalefete de aynı irade, ABD hükmediyor. Türkiye'nin en büyük sıkıntısı bu... Türkiye'nin en büyük problemi kaynağın olmaması değil, çözümün olmaması değil, projenin olmaması değil… En büyük problem ülkeyi idare etmeye talip isimlerin hepsinin dışarıyla el sıkışarak karşımıza gelmesi…"
Kotil, BTP'nin ve Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın diğerlerinden farkını şu örnekle anlatıyor:
"Ben üniversite okurken rahmetli Attila İlhan ile sık sık sohbet ederdim. Rahmetli şunu söylerdi: Türkiye'de dışarıdan destek almayan bir tane adam var, ulusal duruşun merkezi Haydar Baş'tır. Ben ona, 'sen Haydar Hoca'yı hiç tanımadın ki' dedim. O da bana 'göreceksin bu söylediğim ileride çok daha iyi anlaşılacak' dedi. Vasiyeti üzerine kendisini biz defnettik."
Evet; yaşanılan ekonomik, siyasi, hukuki, toplumsal problemlerin hiçbirine iktidarıyla, muhalefetiyle partilerin çözümü yok.
BTP'nin ise dünyadaki dengeleri değiştiren, Rusya'yı, Çin'i zirveye çıkarak Milli Ekonomi Modeli var.
Sosyal adaleti tesis edecek, devleti en güçlü devlet, orduyu en güçlü ordu yapacak Sosyal Devlet Milli Devlet tezi var. Birliği ve beraberliği tesis edecek Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt tezi, Hoş Geldin Atatürk ve Atatürk Vatandır tezi var.
Seçim öncesi her türlü baskılamaya rağmen düşürülemeyen bir döviz sorunu var ve AKP'nin, CHP'nin, MHP'nin, İyi Parti'nin, HDP'nin buna hiçbir çözümü yok.
BTP'nin ise döviz sorununu kökünden çözecek bir "Milli Para" çözümü var.
Seçim sonrası ekonomik ve siyasi dengeleri alt üst edecek, ülkeyi yaptırımlarla büyük badirelere sürükleyecek birçok iç ve dış politika sorunları var.
BTP'nin tam bağımsız bir ekonomi ve tam bağımsız bir Türkiye formulüyle bütün bu dış bağımlılıkları, baskıları, aba altından sopaları tamamen bertaraf edecek çözümleri var.
İktidarıyla, muhalefetiyle sadece isimleri farklı, özleri aynı bir yığın parti var.
Ama bu milleti ve Türkiye'yi ayağa kaldıracak, dünyanın en güçlü milleti ve devleti yapacak modeli ve çözümü olan bir tek parti ve lider var; BTP ve Prof. Dr. Haydar Baş…
17 yıldır bunun böyle olduğunu zaten gördünüz, hala inat etmenin anlamı nedir?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025