İhracatçı pazarını kaybetme endişesi içinde
EVSİD Kurucu Başkanı ve Lux Plastik Genel Müdürü Burak Önder, "Özellikle Uzakdoğu’dan Avrupa'ya, Latin Amerika'ya, Amerika Birleşik Devletleri'ne ve Afrika'ya lojistik fiyatları düştükçe, Türkiye pandemi sürecinde elde ettiği lojistik avantajını kaybedecek. Şu anda Çin-ABD konteyner taşıma ücretleri 1500 dolara düştü, Türkiye-ABD konteyner fiyatıysa 4-5 bin dolarlar civarında. Ayrıca Euro/dolar paritesindeki düşüş ana pazarımız olan Avrupa'ya yaptığımız ihracatı da olumsuz etkiliyor" dedi.
26.12.2022 16:56:00





RECEP BAHAR / İSTANBUL
Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Kurucu Başkanı ve Lux Plastik Genel Müdürü Burak Önder, salgın döneminde insanların evlerine kapanması ve mutfakta geçirilen zamanın artması ile ihracatı yüzde 30'un üzerinde büyüyen ev ve mutfak eşyaları sektörünün 2022'yi ise bir önceki yılla benzer seviyelerde tamamlayacağını söyledi. Önder, İstanbul'da bir grup gazeteciyle düzenlediği basın sohbet toplantısında, dünya mutfak eşyaları pazarının 26.4 milyar dolar olduğunu, Çin'in bundan yüzde 57.7 pay aldığını dile getirdi. En büyük pazarın ABD olduğuna işaret eden Önder, "ABD'yi Almanya ve Kanada izliyor. Türkiye'nin en iyi pazarı ise İsrail... İsrail, Türkiye'den aldığı ürünlerin bir bölümünü yeniden ihraç ediyor" şeklinde konuştu. 2022'nin ilk üç ayının iyi gittiğini ancak sonrasında sektörün yavaşlamaya başladığını ifade etti. Pandemide akut dönemin ardından ihracatta ciddi bir artış yaşandığı söyleyen Önder, şöyle konutu: "Pandemi döneminde yaklaşık yüzde 32 oranında bir büyüme kaydettik. Bunu takiben 2022 yılına da iyi başladık. İlk çeyrekte yüzde 20'nin üzerinde büyüme gerçekleştirdik. Ancak Rusya Ukrayna savaşı ile yükselen enerji maliyetleri ve enflasyonist ortam ana pazarımız Avrupa'da ticaretin yavaşlamasına neden oldu. Bunun yanında pandemiyle birlikte yaşanan lojistik problemler nedeniyle tüm dünyada yüksek stoklu çalışmanın olduğu bir dönem başladı. İşlerin yavaşlaması, müşterilerin bu dönemde stoklu yakalanması ve lojistik problemlerin azalmasıyla birlikte dünyada ve özellikle ana pazarımız Avrupa'da işlerde yavaşlama oldu. Ev ve mutfak eşyaları sektörünün ilk 11 aylık ihracatı geçen sene ile hemen hemen aynı düzeyde. Muhtemelen 2022 yılını yüzde 1 ila yüzde 3'lük bir büyüme ile tamamlayabiliriz" dedi.
Pazar payımızı kaybetme riski var
Önümüzdeki yılın (2023) ilk çeyreğinde tüm bu süreçlerin yansımasıyla bir durgunluk olabileceğini belirten Önder, ilk çeyrekten sonra ise dünyadaki belirsizliklere rağmen yeniden büyüme trendine girileceğini tahmin ettiklerini kaydetti. Önder, "Türkiye'de ister istemez katma değerli üretimin, yüksek, orta ve yüksek teknolojili ürünlerin üretimi daha az ve biz lojistik maliyetleri gibi konulardan ciddi etkileniyoruz. Şu anda lojistik maliyetlerde ciddi bir düşüş var. Özellikle Uzakdoğu'dan Avrupa'ya, Latin Amerika'ya, Amerika Birleşik Devletleri'ne ve Afrika'ya lojistik fiyatları düştükçe, Türkiye pandemi sürecinde elde ettiği lojistik avantajını kaybedecek. Şu anda Çin-ABD konteyner taşıma ücretleri 1500 dolara düştü, Türkiye-ABD konteyner fiyatıysa 4-5 bin dolarlar civarında. Ayrıca Euro/dolar paritesindeki düşüş ana pazarımız olan Avrupa'ya yaptığımız ihracatı da olumsuz etkiliyor" dedi.
Risk de var, umut da
Riskler olsa da hiçbir zaman olumsuz düşünmediğinin altını çizen Burak Önder, şunları söyledi: "Biz gıdayı tamamlayan ürünler üretiyoruz ve gıda olduğu sürece bizim işlerimiz bir şekilde devam edecek. Bu tip durağanlıkların arkasından işlerde hep artış olur. Bu durağanlık sürecinde dahi bizim sektörümüz özelinde fırsata çevirebilecek enstrümanlar var. Salgın öncesi tüm dünya minimum stoklarla işlerini çevirmeye çalışıyordu. Salgın döneminde ise özellikle lojistik sorunlar ve emtia fiyatlarındaki sürekli artıştan dolayı dünyanın stoklu çalıştığı bir döneme şahit olduk. Salgın sonrası dönemine geldiğimiz bugünlerde ise dünya stoklarını optimize etmeye çalışıyor. İşte bu dönemde dünyaya en iyi hizmet verebilecek ülkelerden biriyiz. Biz butik üretim yapıyoruz. Minimum üretim adetleri ve karma konteyner imkanı ile bu süreçte iyi bir alternatifiz. Kendimizi iyi anlatabilirsek ve sahada çalışırsak başarılı oluruz. Bununla birlikte içeride ekonominin faiz, enflasyon ve finansa erişim gibi sıkıntıları mevcut. Ayrıca Türkiye'de özel sektörün her zaman bir işletme sermayesi problemi de var. Bu durum firmaların kurulmasından itibaren başlayan bir süreç... Ham maddede hep ithalata dayalıyız. Her döviz şokunda sanayici ve üreticinin işletme sermayesi eriyor. Yurt içi satışlarda uzun vadeli satışlar nedeniyle de işletme sermayemizin bir kısmını müşterilerimizi finanse etmekte kullanıyoruz. Oysa ki vadeli satışlara AB'de olduğu gibi bir sınırlama getirilebilirse bu sanayici için rahatlatıcı olacaktır. Diğer taraftan elimizdeki kıt kaynaklarla, ülkemizin ekonomik modeline uygun finansman politikalarını geliştirmek, KGF ve Eximbank imkanlarını artırmak önümüzdeki süreç için çok önemli "
Avrupa'daki resesyon Türkiye'ye yarayabilir
Şu anda herkesin Avrupa'daki resesyonu konuştuğunu ancak Türkiye'nin bu durumdan avantaj sağlayabileceğini ifade eden Önder, "Eğer bu durumu fırsata çevirirsek ben kendi sektörüm için Avrupa'da hala bizim için büyük bir pazar olduğunu düşünüyorum. Resesyondan asıl etkilenecek olan ülke çok büyük tonaj satan Çin. Avrupa çok adetli ürüne girmeyecek ve daha az adetler ve ürün çeşitliliği isteyecek. Türkiye'nin de en büyük avantajı butik ve hızlı üretim, ayrıca Avrupa'ya yakınlığı. Avrupalı Çin'e bir sipariş verdiğinde ürünün kendisine gelmesi 3 aya yakın sürüyor, biz ise en fazla 3 haftada teslim edebiliyoruz" dedi. Türkiye'nin küresel pazarda ülke markası olarak hem strateji hem de bilinirlilik açısından geri planda kaldığına işaret eden Önder, "Örnek olarak rakiplerimiz 'Made in Germany' gibi kalite algısı yüksek ya da 'Made in Italy' gibi tasarım algısı yüksek bir ülke markasıyla önümüze geçebiliyor. Ülke markası (country branding) için çalışmamız gerekiyor. Bu noktada özellikle STK'lara büyük bir iş düşüyor" ifadelerini kullandı.
Fabrika yapmak zorlaştı
Türkiye'de sanayide yer probleminin çok fazla olduğuna işaret eden Önder, "Makine koyacak yerimiz yok. İstanbul ve çevresi çok pahalandı. Tarıma elverişsiz araziler sanayiye açılmalı… Öte yandan Yeşil Mutabakat da önemli yoksa ürünlerimiz Avrupa'da ekstra vergiye tabi olacak. Bu arada dünyada da dengeler değişiyor. Koreliler ve Vietnamlılar pazarlamada son dönemde öne çıkıyor. Batı, Vietnam'ın Çin'in yerini almasını istiyor" diye konuştu.
93 ülkeye ihracat yapıyor
Bu sene Lux Plastik olarak 93 ülkeye ihracat yaptıklarını ve üretimlerinin yüzde 70'ini yurtdışına sattıklarını kaydeden Burak Önder, "İhracatımızda bugünkü veriyle geçen seneye göre yüzde 22 civarında bir artış var. Son beş yıla baktığımızda ise artışımız yüzde 70. Elimizde valizimizle tüm dünyayı dolaşıyoruz. Geçen sene 39 ülkeyi ziyaret ettik, bu sene 43 ülkeye gideceğiz. Bu iş en iyi sahada olarak yapılan bir iş. Gitmediğiniz yer sizin olmuyor. Biz işler iyiyken de ayağımızı gazdan hiç çekmiyoruz, satış ve pazarlamayı bırakmıyoruz. İkinci olarak dikkat ettiğimiz şey pazar çeşitliliği. Avrupa Birliği'ne ihracatımız yüzde 40'larda, haricinde Latin Amerika, ABD, Uzakdoğu, Yakın Asya ve Ortadoğu'da da güçlenmeye başladık. Burada müşteri çeşitliliği de öne çıkıyor. Mesela indirim marketleri şu anda dünyada en iyi ciroya ulaşan kanalların başında geliyor. Bizim de o kanalda ciddi müşterilerimiz var. Sektörde ilk çeyrekte durgunluk beklesem de Lux Plastik olarak 2023 yılını dolar bazında yüzde 20 büyüme ile kapatacağımızı tahmin ediyorum" ifadelerini kullandı. Önder Türkiye'nin mutfak eşyaları sektöründe ortalama kilogram ihraç fiyatının 2.95 dolar olduğunu belirterek, "İtalya'da bu oran 4.54 dolar, Lux Plastik'te ise 4.61 dolar… İnovatif ürünlerle bunu başarıyoruz" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.