The Sunday Times gazetesi siyasilerimizin acilen cevap vermesi gereken önemli bir iddia ortaya attı.
Habere göre, ABD Libya’nın devrik lideri Kaddafi döneminden kalan havan topları, RPG’ler, anti–tank füzeleri ve ısı güdümlü uçaksavar füzeleri gibi ağır silahları Türkiye üzerinden Suriyeli isyancılara naklediyor.
Hatırlarsanız, Irak’ın devrik lideri Saddam’ın bütün silahları da PKK’lılara nakledilmişti.
ABD, bu yöntemi çok uyguluyor, işgal ettiği ülkelerin silahlarıyla yeni işgallere, kirli işlere adım atıyor. Bu hem onun adına daha masrafsız oluyor hem de resmiyette sıkıntı yaşamıyor.
Geçtiğimiz günlerde konu ABD Dışişleri eski Bakanı Hillary Clinton’a, bir ABD senatörü tarafından soruldu. Soru şöyle: “ABD, Libya’dan Türkiye’ye herhangi bir silah tedariki, transferi, alım satımı konusunda müdahil oldu mu?”
Eğer böyle bir hadise yaşanmamış olsaydı Clinton kendinden emin bir şekilde, gülümseyerek “hayır” diyebilirdi.
Ama Clinton oldukça panikledi ve “Türkiye mi?” dedi ve soruyu yanıtsız bıraktı.
Konu daha önce Times of London gazetesi tarafından da gündem edilmişti.
Habere göre, Libya bandıralı esrarengiz bir gemi İskenderun Limanı’na geldi. Geminin uzunluğu 52 metre, dev bir gemiydi. 400 ton ağırlığında ağır silah taşıyordu.
Gazetenin haberine göre, gemi Türkiye Dışişleri Bakanlığının özel izni ile geldi.
Gemide bulunan 24 Libyalıdan 23’ü iki ay içinde farklı günlerde Türkiye’den ayrıldı.
Konu bir soru önergesi olarak Meclise taşındı. Önergeyi, İçişleri eski Bakanı İdris Naim Şahin cevapladı. Bakan Şahin, “gemi Bingazi’den 353 ton giyecek, yiyecek ve tıbbi malzeme getirdi” dedi. Alıcıların da İHH Vakfı olduğunu açıkladı.
Fakat gemi denetlenmemişti. Neden denetlenmediği Bakan’a soruldu.
Bakan’ın bu soruya yanıtı, “İnsani yardım taşıdığı için denetlenmemiştir” şeklinde oldu.
Batı basının iki önemli iddiası, Clinton’ın paniği ve Türk yetkililerden muğlak cevaplar…
New York Times gazetesi, geçtiğimiz aylarda Antalya’da bir toplantı yapıldığını bu toplantıya birçok ülkenin temsilcisinin ve Suriyeli isyancıların liderlerinin katıldığını ve ağır silahlarla ilgili taleplerde bulunulduğunu belirtmişti. Bu toplantıdan destek sözü çıkmıştı.
Eğer iddialar yalanlanmazsa ve de yalanlamak yetmez, çürütülmezse, o zaman Suriye’yi kana bulayan teröristlerin isteklerinin bir bir yerine getirildiğini söyleyebiliriz.
Burada Türkiye’nin çok dikkatli olması lazım…
Esad’ın şu an yaşadığı kaderin benzerini Türkiye yakın geçmişte terör gündemiyle yaşadı ve yaşamaya devam ediyor.
Saddam’ın el konulan silahları PKK’ya verilmiş ve PKK ile bize çok ağır bir bedel ödetilmişti. İşte size Irak’a verdiğiniz desteğin hediyesi…
ABD’nin Ortadoğu’da yaptığı, fitne ateşini körüklemek, insanları bölük pörçük yapmak ardından da ellerine hukuksuz bir şekilde silah verip birbiriyle çatıştırmak…
Eğer Türkiye Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında hala ABD’nin taşeronluğunu, jandarmalığını, nakliyeciliğini, piyonluğunu yapmaya devam ederse çok yakın bir tarihte, Saddam’ın, Libya’nın, Suriye’nin ve işgal ettiği başka İslam ülkelerinin ağır silahlarını bizi çatıştırmak için kullanacaklar…
Dün terör kapsamında yaptılar yarın çok daha etkin bir şekilde yapacaklar. Nasıl mı?
Adamlar yeni anayasa ile Türkiye’nin küçük devletçiklere bölünmesini sağlayacaklar ve ardından aynen Yugoslavya’da olduğu gibi bu parçaların ellerine silah verip çatışmalarını körükleyecekler. Türkiye’yi kendi içindeki kaos ve çatışmayla Büyük İsrail Devleti’ne hazırlayacaklar.
Artık uyanma zamanı gelmedi mi?
Habere göre, ABD Libya’nın devrik lideri Kaddafi döneminden kalan havan topları, RPG’ler, anti–tank füzeleri ve ısı güdümlü uçaksavar füzeleri gibi ağır silahları Türkiye üzerinden Suriyeli isyancılara naklediyor.
Hatırlarsanız, Irak’ın devrik lideri Saddam’ın bütün silahları da PKK’lılara nakledilmişti.
ABD, bu yöntemi çok uyguluyor, işgal ettiği ülkelerin silahlarıyla yeni işgallere, kirli işlere adım atıyor. Bu hem onun adına daha masrafsız oluyor hem de resmiyette sıkıntı yaşamıyor.
Geçtiğimiz günlerde konu ABD Dışişleri eski Bakanı Hillary Clinton’a, bir ABD senatörü tarafından soruldu. Soru şöyle: “ABD, Libya’dan Türkiye’ye herhangi bir silah tedariki, transferi, alım satımı konusunda müdahil oldu mu?”
Eğer böyle bir hadise yaşanmamış olsaydı Clinton kendinden emin bir şekilde, gülümseyerek “hayır” diyebilirdi.
Ama Clinton oldukça panikledi ve “Türkiye mi?” dedi ve soruyu yanıtsız bıraktı.
Konu daha önce Times of London gazetesi tarafından da gündem edilmişti.
Habere göre, Libya bandıralı esrarengiz bir gemi İskenderun Limanı’na geldi. Geminin uzunluğu 52 metre, dev bir gemiydi. 400 ton ağırlığında ağır silah taşıyordu.
Gazetenin haberine göre, gemi Türkiye Dışişleri Bakanlığının özel izni ile geldi.
Gemide bulunan 24 Libyalıdan 23’ü iki ay içinde farklı günlerde Türkiye’den ayrıldı.
Konu bir soru önergesi olarak Meclise taşındı. Önergeyi, İçişleri eski Bakanı İdris Naim Şahin cevapladı. Bakan Şahin, “gemi Bingazi’den 353 ton giyecek, yiyecek ve tıbbi malzeme getirdi” dedi. Alıcıların da İHH Vakfı olduğunu açıkladı.
Fakat gemi denetlenmemişti. Neden denetlenmediği Bakan’a soruldu.
Bakan’ın bu soruya yanıtı, “İnsani yardım taşıdığı için denetlenmemiştir” şeklinde oldu.
Batı basının iki önemli iddiası, Clinton’ın paniği ve Türk yetkililerden muğlak cevaplar…
New York Times gazetesi, geçtiğimiz aylarda Antalya’da bir toplantı yapıldığını bu toplantıya birçok ülkenin temsilcisinin ve Suriyeli isyancıların liderlerinin katıldığını ve ağır silahlarla ilgili taleplerde bulunulduğunu belirtmişti. Bu toplantıdan destek sözü çıkmıştı.
Eğer iddialar yalanlanmazsa ve de yalanlamak yetmez, çürütülmezse, o zaman Suriye’yi kana bulayan teröristlerin isteklerinin bir bir yerine getirildiğini söyleyebiliriz.
Burada Türkiye’nin çok dikkatli olması lazım…
Esad’ın şu an yaşadığı kaderin benzerini Türkiye yakın geçmişte terör gündemiyle yaşadı ve yaşamaya devam ediyor.
Saddam’ın el konulan silahları PKK’ya verilmiş ve PKK ile bize çok ağır bir bedel ödetilmişti. İşte size Irak’a verdiğiniz desteğin hediyesi…
ABD’nin Ortadoğu’da yaptığı, fitne ateşini körüklemek, insanları bölük pörçük yapmak ardından da ellerine hukuksuz bir şekilde silah verip birbiriyle çatıştırmak…
Eğer Türkiye Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında hala ABD’nin taşeronluğunu, jandarmalığını, nakliyeciliğini, piyonluğunu yapmaya devam ederse çok yakın bir tarihte, Saddam’ın, Libya’nın, Suriye’nin ve işgal ettiği başka İslam ülkelerinin ağır silahlarını bizi çatıştırmak için kullanacaklar…
Dün terör kapsamında yaptılar yarın çok daha etkin bir şekilde yapacaklar. Nasıl mı?
Adamlar yeni anayasa ile Türkiye’nin küçük devletçiklere bölünmesini sağlayacaklar ve ardından aynen Yugoslavya’da olduğu gibi bu parçaların ellerine silah verip çatışmalarını körükleyecekler. Türkiye’yi kendi içindeki kaos ve çatışmayla Büyük İsrail Devleti’ne hazırlayacaklar.
Artık uyanma zamanı gelmedi mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025