Hz. Hasan’ın savaş çağrısına ilk icabet edenler
Hz. Hasan’ın en sâdık dostları ve davetine ilk icabet edenler şunlardı
18.07.2023 08:33:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





(dünden devam ediyoruz) Hz. Hasan'ın en sâdık dostları ve davetine ilk icabet edenler şunlardı:
Hucr b. Adiyy
Ebu Eyyub el-Ensarî
Amr b. Kurza el-Ensarî
Yezid b. Kays
Adiyy b. Hatem et-Taî
Habibi b. Mezahir
Dırar b. Hattab
Ma'kıl b. Sinan el-Eşcaî
Vail b. Hucr el-Hadremi
Hani b. Urve
Ruşeyd el-Hacerî
Meysem-i Temmar
Büreyr b. Hudayr
Habbe el-Uranî
Hüzeyfe b. Esid
Sehl b. Sa'd
Esbağ b. Nübate
Sa'saa b. Sühan
Ebu Hucce b. Amr b. Muhsin
Hani b. Evs
Kays b. Sa'd
Said s. Kays
Abis s. Şebib
Abdullah b. Yahya el-Hadremî İbrahim. b. Mâlik Eşter Müslim b. Avsece
Amr b. Hamık
Beşir Hamedanî
Müseyyib b. Neciyye
Amir b. Vaile
Cüveyriyye b. Muhsir
Abdullah b. Musma el-Hemedanî
Kays b. Musehher es-Seydavi Abdurrahman b. Abdullah b. Şeddad Ammare b. Abdullah es-Selulî Hani b. Hani es Sebii
Said b. Abdullah
Kesir b. Şehab
Abdurrahman b. Cündeb
Abdullan b. Aziz
Ebu Sumame es-Saidî
Abbas b. Cude
Abdurrahman b. Şüreyh
Ka'ka b. Amir
Kays b. Verka
Cündeb b. Abdullah el-Ezdî
Hars b. Süveyd
Ziyad b. Sa'saa et-Teymî
Abdullah b. Val
Ma'kıl b. Kays er-Riyahî
Bunlar İmam Hasan'ın cephesinin güçlü kanadını oluşturuyorlardı. Hz. Hasan onlar hakkında şöyle diyordu: "Onların biri bir ordudan daha fazladır." (Bu ifadeyi, Ubeydullah b. Abbas'a yazdığı emirnamede kullanmıştı).
Bu kişilerin çoğu aynı zamanda Hz. Ali'nin de yanında bulunan dostlarıydı. Muaviye Sıffin Savaşı'nda onları şöyle anlatmaktadır: "Onların hepsinin kalbi tek bir parçadır. Bunlar bir grubu öldürmeden ölmezler."
Muaviye onlardan nasıl korktuğunu da şöyle anlatıyor: "Sıffin'de başlarındaki miğferlerin altından onların gözlerini hatırladığımda aklım başımdan gidiyor."
Hz. Hasan'ın askerleri arasında ona tamamen teslim olan can dostlarının yanı sıra, casusluk için gelmiş olanlar, ganimet toplamaktan başka bir düşüncesi olmayanlar, vb. kimseler vardı. Bu noktada kendi tabirleriyle "sapıklarla savaşmak" için yoğun bir arzusu olan Haricileri de unutmamak lazımdır.
Hz. Hasan bu sebeple bu durumdan ciddi şekilde endişeliydi. Ve daha sonra göreceğimiz gibi maalesef beklediği çıktı. Bu başıboş kitlenin içinde Kûfe münafıkları ve bunların elebaşları da vardı ki bu önemli bir meseleydi.
Eş'as b. Kays, Amr b. Hüreys, Muaviye b. Hudeyc, Ebu Burde, Münzir b. Zübeyr, İshak b. Talha, Hucr b. Amr, Yezid b. Haris, Muhammed b. Umeyr, Abdullah b. Müslim b. Silici... Bu kişilerin başlıcaları idi.
Bu grup, devamlı surette komplo hazırlama, düşmanla işbirliği yapma, tuzak kurma gibi faaliyetlerde bulunuyorlardı. Bu grubun orduya katılması Hz. Hasan açısından büyük bir tehlike idi.
"İmamların Hayatı" adlı eserde ifade edildiğine göre, Hz. Hasan'ın bu cihad çağrısına şevkle icabet edilmemesinin nedenleri Hz. Ali dönemine kadar gitmektedir.
". Cemel, Sıffin, Hakem Olayı ve Nehrevan Savaşı'ndan sonra Muaviye ordu birlikleri ile Hz. Ali kuvvetleri arasında Irak, Hicaz ve Yemen'de zaman zaman meydana gelen çarpışmalar Hz. Ali'nin adamlarının bir çoğunda savaş yorgunluğu ve barış isteği doğurmuştu.
Zira Emirü'l-Mü'minin'in yaklaşık beş yıllık halifeliği boyunca hazretin adamları yarın bir başka savaşa katılma amacının dışında hiçbir zaman silah bırakmamışlardı.
Diğer taraftan savaştıkları kimseler yabancılar değillerdi. Aslında akrabaları, kardeşleri ve dünkü dostlarıydı. Savaştıkları kimseler şimdi Muaviye cephesinde yer almışlardı.
Irak halkı aslında bahaneler uydurup bugünü yarına atarak, Irak, Yemen ve Hicaz sınırlarına gece baskınları düzenleyen çeşitli Şam grupları ile savaşmamak için anlamsız bahaneler uydurmakla rahatlarına düşkün olduklarını, savaştan yorulduklarını gösteriyorlardı. Ve Hz. Ali'nin yeniden Sıffin Savaşı'na davetini tembellikle karşılamaları bu yorgunluğun belirtisi idi."
Dr. Taha Yâsin, Hakem Olayı'nı ve durumun Sıffin Savaşı'ndan sonra daha karmaşık bir hâl almasını şöyle yazar:
"Sonra Ali, Şam'a yönelmeye karar verdi. Ama ashabından münafık olanlar Kûfe'ye dönmesini, işlerini yoluna koyduktan sonra daha güçlü ve kalabalık bir ordu ile düşman üzerine gitmelerini önerdiler.
Ali, onları Kûfe'ye geri getirdi. Ancak bir daha Kûfe'den ayrılmadı. Çünkü adamları evlerine gidip işlerine daldılar ve yeniden savaşma hususunda o kadar uyuşuk ve isteksiz davrandılar ki Ali'yi kendilerinden ümitsiz kıldılar..."
İmam Ali'nin şehadetinden sonra Hz. Hasan halife olunca bu durum özellikle İmam Hasan, Şamlılarla savaşmaya davet ettiğinde halkın çok ağır davranmaları ile açıkça hissedildi. Yani halk Hz. Ali'ye yaptıklarını oğlu İmam Hasan'a da yapmaktaydılar." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hasan eserinden)
Hucr b. Adiyy
Ebu Eyyub el-Ensarî
Amr b. Kurza el-Ensarî
Yezid b. Kays
Adiyy b. Hatem et-Taî
Habibi b. Mezahir
Dırar b. Hattab
Ma'kıl b. Sinan el-Eşcaî
Vail b. Hucr el-Hadremi
Hani b. Urve
Ruşeyd el-Hacerî
Meysem-i Temmar
Büreyr b. Hudayr
Habbe el-Uranî
Hüzeyfe b. Esid
Sehl b. Sa'd
Esbağ b. Nübate
Sa'saa b. Sühan
Ebu Hucce b. Amr b. Muhsin
Hani b. Evs
Kays b. Sa'd
Said s. Kays
Abis s. Şebib
Abdullah b. Yahya el-Hadremî İbrahim. b. Mâlik Eşter Müslim b. Avsece
Amr b. Hamık
Beşir Hamedanî
Müseyyib b. Neciyye
Amir b. Vaile
Cüveyriyye b. Muhsir
Abdullah b. Musma el-Hemedanî
Kays b. Musehher es-Seydavi Abdurrahman b. Abdullah b. Şeddad Ammare b. Abdullah es-Selulî Hani b. Hani es Sebii
Said b. Abdullah
Kesir b. Şehab
Abdurrahman b. Cündeb
Abdullan b. Aziz
Ebu Sumame es-Saidî
Abbas b. Cude
Abdurrahman b. Şüreyh
Ka'ka b. Amir
Kays b. Verka
Cündeb b. Abdullah el-Ezdî
Hars b. Süveyd
Ziyad b. Sa'saa et-Teymî
Abdullah b. Val
Ma'kıl b. Kays er-Riyahî
Bunlar İmam Hasan'ın cephesinin güçlü kanadını oluşturuyorlardı. Hz. Hasan onlar hakkında şöyle diyordu: "Onların biri bir ordudan daha fazladır." (Bu ifadeyi, Ubeydullah b. Abbas'a yazdığı emirnamede kullanmıştı).
Bu kişilerin çoğu aynı zamanda Hz. Ali'nin de yanında bulunan dostlarıydı. Muaviye Sıffin Savaşı'nda onları şöyle anlatmaktadır: "Onların hepsinin kalbi tek bir parçadır. Bunlar bir grubu öldürmeden ölmezler."
Muaviye onlardan nasıl korktuğunu da şöyle anlatıyor: "Sıffin'de başlarındaki miğferlerin altından onların gözlerini hatırladığımda aklım başımdan gidiyor."
Hz. Hasan'ın askerleri arasında ona tamamen teslim olan can dostlarının yanı sıra, casusluk için gelmiş olanlar, ganimet toplamaktan başka bir düşüncesi olmayanlar, vb. kimseler vardı. Bu noktada kendi tabirleriyle "sapıklarla savaşmak" için yoğun bir arzusu olan Haricileri de unutmamak lazımdır.
Hz. Hasan bu sebeple bu durumdan ciddi şekilde endişeliydi. Ve daha sonra göreceğimiz gibi maalesef beklediği çıktı. Bu başıboş kitlenin içinde Kûfe münafıkları ve bunların elebaşları da vardı ki bu önemli bir meseleydi.
Eş'as b. Kays, Amr b. Hüreys, Muaviye b. Hudeyc, Ebu Burde, Münzir b. Zübeyr, İshak b. Talha, Hucr b. Amr, Yezid b. Haris, Muhammed b. Umeyr, Abdullah b. Müslim b. Silici... Bu kişilerin başlıcaları idi.
Bu grup, devamlı surette komplo hazırlama, düşmanla işbirliği yapma, tuzak kurma gibi faaliyetlerde bulunuyorlardı. Bu grubun orduya katılması Hz. Hasan açısından büyük bir tehlike idi.
"İmamların Hayatı" adlı eserde ifade edildiğine göre, Hz. Hasan'ın bu cihad çağrısına şevkle icabet edilmemesinin nedenleri Hz. Ali dönemine kadar gitmektedir.
". Cemel, Sıffin, Hakem Olayı ve Nehrevan Savaşı'ndan sonra Muaviye ordu birlikleri ile Hz. Ali kuvvetleri arasında Irak, Hicaz ve Yemen'de zaman zaman meydana gelen çarpışmalar Hz. Ali'nin adamlarının bir çoğunda savaş yorgunluğu ve barış isteği doğurmuştu.
Zira Emirü'l-Mü'minin'in yaklaşık beş yıllık halifeliği boyunca hazretin adamları yarın bir başka savaşa katılma amacının dışında hiçbir zaman silah bırakmamışlardı.
Diğer taraftan savaştıkları kimseler yabancılar değillerdi. Aslında akrabaları, kardeşleri ve dünkü dostlarıydı. Savaştıkları kimseler şimdi Muaviye cephesinde yer almışlardı.
Irak halkı aslında bahaneler uydurup bugünü yarına atarak, Irak, Yemen ve Hicaz sınırlarına gece baskınları düzenleyen çeşitli Şam grupları ile savaşmamak için anlamsız bahaneler uydurmakla rahatlarına düşkün olduklarını, savaştan yorulduklarını gösteriyorlardı. Ve Hz. Ali'nin yeniden Sıffin Savaşı'na davetini tembellikle karşılamaları bu yorgunluğun belirtisi idi."
Dr. Taha Yâsin, Hakem Olayı'nı ve durumun Sıffin Savaşı'ndan sonra daha karmaşık bir hâl almasını şöyle yazar:
"Sonra Ali, Şam'a yönelmeye karar verdi. Ama ashabından münafık olanlar Kûfe'ye dönmesini, işlerini yoluna koyduktan sonra daha güçlü ve kalabalık bir ordu ile düşman üzerine gitmelerini önerdiler.
Ali, onları Kûfe'ye geri getirdi. Ancak bir daha Kûfe'den ayrılmadı. Çünkü adamları evlerine gidip işlerine daldılar ve yeniden savaşma hususunda o kadar uyuşuk ve isteksiz davrandılar ki Ali'yi kendilerinden ümitsiz kıldılar..."
İmam Ali'nin şehadetinden sonra Hz. Hasan halife olunca bu durum özellikle İmam Hasan, Şamlılarla savaşmaya davet ettiğinde halkın çok ağır davranmaları ile açıkça hissedildi. Yani halk Hz. Ali'ye yaptıklarını oğlu İmam Hasan'a da yapmaktaydılar." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hasan eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.