Hz. Fatıma’nın mehri konusu
Hz. Fâtıma’nın mehir miktarı ile ilgili çeşitli rivayetler vardır
22.06.2023 20:18:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hz. Fâtıma'nın mehir miktarı ile ilgili çeşitli rivayetler vardır.
İbn-i Abbas Resulullah'ın (s.a.v.), Ali'ye (a.s.) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Ey Ali! Allah Fâtıma'yı Sana nikahladı ve yeryüzünü O'nun mehri karar kıldı. Bu yüzden her kim, O'nun üzerinde Sana buğzederek yürürse, haram olarak yürümüştür."
İmam Sadık (a.s.)'dan nakledilen bir hadiste Fâtıma'nın (a.s.) Resulullah'a (s.a.v.) şöyle buyurduğu yer almaktadır: "Beni değersiz bir mehir karşılığı evlendirdin."
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Seni, Ben evlendirmedim, bilakis Seni gökten Allah evlendirdi. Yer ve gökyüzü ayakta kaldığı sürece dünyanın beşte birini Senin mehrin kıldı."
İmam Bâkır (a.s.)'ın rivayeti şöyledir: "Fâtıma'nın Ali üzerindeki mehri, dünyanın beşte biri, cennetin üçte biri (Bihârü'l-Envâr'da üçte iki verilmiştir) olarak kararlaştırıldı. Dünyadaki Fırat, Nil, Nehrevan ve Belh adında olan dört nehir de o mehirdendir. (Ama) Resûlullah (s.a.v.) Fâtıma'yı ümmetine sünnet olsun diye beş yüz dirheme evlendirdi."
Mehir konusu ile ilgili bir diğer rivayet de şöyledir:
Hz. Fâtıma bir gün Resulullah'a şöyle buyurdu: "Herkesin kızlarının mehri -nikah sırasında erkek tarafından kabul edilen nikah bedeli- altın ve gümüşle takdir ediliyor.
Benim mehrim de böyle olursa, Seninle diğerleri arasında ne fark olur? Gönlüm arzu ederdi ki, Benim mehrim yarın mahşer gününde Senin ümmetinin günahkarlarının ilahi af ve mağfirete kavuşabilmeleri için ancak Senin şefaatin olsun."
Bunun üzerine Allah tarafından Hz. Fâtıma'nın bu dileğinin kabul olduğu Peygamber Efendimize (s.a.v.) bildirildi.
Hz. Peygamber (s.a.v.) de: "Aferin kızım, peygamber çocuğu olduğunu belli ettin" buyurdular.
İshak bin Ammar ve Ebu Bâsir şöyle diyorlar: "İmam Sâdık (a.s.) şöyle buyurdu:
Allah Tebarek ve Teala dünyanın dörtte birini Fâtıma'nın (a.s.) mehri karar kıldı. Bu yüzden onun dörtte biri Fâtıma'ya aittir. Cennet ve cehennemi de O'nun mehri karar kıldı, düşmanlarını ateşe, dostlarını ise cennete götürür. O Sıddıketü'l-Kübra'dır. Geçmiş ümmetler O'nu tanımakla ayakta kalmışlardır."
Hz. Fâtıma ile Hz. Ali'nin evliliğine karar verildikten sonra, kadınlar Fâtıma Ez-Zehra'ya gelerek, "Baban Seni parası pulu olmayan birisi ile evlendirdi" dediler.
Buna üzülen Fâtıma (a.s.) durumu Allah'ın Resulüne iletince o şöyle buyurdu:
"Seni ümmetim içinde İslam'ı ilk kabul eden, en çok ilim ve hilm sahibi birisiyle evlendirmeme razı olmuyor musun?"
Hz. Fâtıma (a.s.): "Razı oldum ya Resulallah" dedi.
Resûlullah (s.a.v.) ümmete sünnet olması bakımından Hz. Fâtıma'yı 400 miskal karşılığı bir mehirle evlendirmiştir.
Hz. Peygamber Hz. Ali'ye mehir olarak ne vereceğini sorduğunda İmam Ali sahip olduğu üç şeyi de mehir olarak sunmuştur. Bunlar, kılıcı, zırhı ve sulama işlerinde kullandığı devesi idi.
Hz. Peygamber zırhını mehir olarak kabul etmiş ve onu çarşıda satarak parayı kendisine getirmesini emretmiştir.
Hz. Ali zırhı Osman bin Affan'a 480 dirheme satmıştır. Rivayete göre, Hz. Osman, zırhı satın alıp, parasını Hz. Ali'ye verdikten sonra zırhı da hediye olarak geri vermiştir.
Mehir parasını alan Resûlullah, Bilal Habeşî'yi, çarşıdan nikah hazırlıkları için gerekli malzemeleri alması için görevlendirdi.
"Ya Bilal! Al bu parayı, çarşıya çık, biraz gül yağı, gül suyu al. Geri kalan para ile de bal al ve mescidin bir kenarında temiz bir kab içerisinde su ile ezin.
Bal şerbeti yapın ki, nikah kıyıldıktan sonra içelim. Ensar ve Muhacirler'den mevcut bulunan ashabımı mescide davet et ve Fâtıma-i Zehra ile Ali'nin nikahlarının kıyılacağını halka ilan et."
Resûlullah nikah kıyılacağı zaman şu hutbeyi okumuştur:
"Bütün hamd ve şükür, âlemlerin Rabbına ait ve layıktır ki, O, ilahi nimetleriyle öğülen, sonsuz kudretiyle tapılan, ezeli saltanatıyla boyun eğilen, azabından kendisine sığınılan ve ilahi emri yerlerde ve göklerde hâkim olan Zattır.
O âlemlerin yaratıcısıdır ki, yüce kudretiyle bütün varlıkları yaratmış ve adaletli hükümleri ile bunları birbirinden ayırıp, şunları İslam dini ve ulu peygamberi Muhammed'le şereflendirmiştir.
Yüce Allah evlenmeyi bir kaynaşma, vazife, adalet ve geniş bir hayır kılmıştır. Bununla ilahi hükümlerini temsil ederek insanları ve cinleri vazifelendirmiştir. O öyle kudretli bir yaratıcıdır ki, topraktan ve sudan insanı yaratmış ve ona soy sop vermiştir.
Rabbim her şeye Kâdir'dir. Allah'ın emri hükmüne, hükmü de takdirine tesir eder. Her hükmün bir takdiri ve her takdirin de bir kitabı vardır.
Cenab-ı Hak istediğini var, istediğini yok eder. Fâtıma'yı Ali b. Ebi Tâlib'e nikahlamamı emir buyurmuştur. Ben de sizi şahit kılıyorum ki, Ali mevcut gelenek ve Allah'ın emri ile söyleyeceğim şeyi kabul ederse, 400 dirhem gümüş mehirle kızım Fâtıma'yı Ali b. Ebi Tâlib'e nikahladım.
Rabbim kendilerinin varlıklarını bir araya getirsin ve bunu kendilerine mübarek kılsın. Nesillerini temiz, kendileriyle çocuklarını geniş rahmetinin anahtarı, yüce hikmetinin kaynağı ve Muhammed ümmetinin güvenlik sebebi eylesin.
İşte söyleyeceğim söz bundan ibarettir. Rabbimden Kendim ve sizin için mağfiret dilerim."
Menakib, İbn-i Merduye'den Resûlullah'ın (s.a.v.) Ali'ye (a.s.) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Evlilik akdini kendin oku."
Hz. Ali şöyle buyurdu:
"Kendisini övüp O'ndan dilekte bulunanlara yakın olan Allah'a hamd olsun. Kendisinden çekinenlere cenneti vaad etti, O'na isyan edenleri cehennemle korkuttu. Geçmiş ihsanlarından ve nimetlerinden dolayı, tıpkı Kendisinin yarattığını, öldürüp dirilttiğini bilen bir kimsenin hamdıyla O'na hamd ederiz.
O kötülüklerden ve günahlardan sorguya çekecektir. O'ndan yardımını, hidayetini ve bize yeterli olmasını dileriz.
O'na iman etmişimdir. Allah'ın bir olduğuna ve O'ndan başka bir ilah ve ortağı olmadığına, O'nun razı olduğu kâmil bir şahadet ile şahadet ederiz. Ve şehadet ederiz ki Muhammed (s.a.v.) O'nun kulu ve Resulü'dür.
Kendisini Hakk'a yakınlaştıran, seçip yücelten bir salat ile, Allah'ın salatı ve selamı O'na ve soyuna olsun."
Devamında şöyle buyurdu:
"Nikâh, Allah'ın emredip razı olduğu, takdir ettiği ve bir araya gelmemiz için, O'nun izin verdiği işlerdendir. Ve Bana kızı Fâtıma'yı beş yüz dirhem mehir karşılığında nikahlayan Resûlullah (s.a.v.)'dir. Ben razıyım, O'ndan sorun ve buna şahit olun."
Nikâhtan sonra bal şerbeti dağıtıldı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in emri ile bir tabak taze hurma getirildi, ikram edildi. Sahabelerin bu nikah için, "Allah bu nikahı uğurlu ve mübarek kılsın, ilahi bereketlerine bunları ve nesillerini dahil kılsın" diyerek tebrik ettikleri rivayet edilmiştir.
Hz. Fâtıma ile Hz. Ali'nin nikâhları kıyıldıktan sonra Peygam-ber Efendimiz (s.a.v.): "Eğer Allah-u Teala amcam oğlu Ali'yi yaratmasa idi, Fâtıma-i Zehra'ya bu dünyada denk ve eş olacak bir kimse bulamayacakmış" buyurdular." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
İbn-i Abbas Resulullah'ın (s.a.v.), Ali'ye (a.s.) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Ey Ali! Allah Fâtıma'yı Sana nikahladı ve yeryüzünü O'nun mehri karar kıldı. Bu yüzden her kim, O'nun üzerinde Sana buğzederek yürürse, haram olarak yürümüştür."
İmam Sadık (a.s.)'dan nakledilen bir hadiste Fâtıma'nın (a.s.) Resulullah'a (s.a.v.) şöyle buyurduğu yer almaktadır: "Beni değersiz bir mehir karşılığı evlendirdin."
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Seni, Ben evlendirmedim, bilakis Seni gökten Allah evlendirdi. Yer ve gökyüzü ayakta kaldığı sürece dünyanın beşte birini Senin mehrin kıldı."
İmam Bâkır (a.s.)'ın rivayeti şöyledir: "Fâtıma'nın Ali üzerindeki mehri, dünyanın beşte biri, cennetin üçte biri (Bihârü'l-Envâr'da üçte iki verilmiştir) olarak kararlaştırıldı. Dünyadaki Fırat, Nil, Nehrevan ve Belh adında olan dört nehir de o mehirdendir. (Ama) Resûlullah (s.a.v.) Fâtıma'yı ümmetine sünnet olsun diye beş yüz dirheme evlendirdi."
Mehir konusu ile ilgili bir diğer rivayet de şöyledir:
Hz. Fâtıma bir gün Resulullah'a şöyle buyurdu: "Herkesin kızlarının mehri -nikah sırasında erkek tarafından kabul edilen nikah bedeli- altın ve gümüşle takdir ediliyor.
Benim mehrim de böyle olursa, Seninle diğerleri arasında ne fark olur? Gönlüm arzu ederdi ki, Benim mehrim yarın mahşer gününde Senin ümmetinin günahkarlarının ilahi af ve mağfirete kavuşabilmeleri için ancak Senin şefaatin olsun."
Bunun üzerine Allah tarafından Hz. Fâtıma'nın bu dileğinin kabul olduğu Peygamber Efendimize (s.a.v.) bildirildi.
Hz. Peygamber (s.a.v.) de: "Aferin kızım, peygamber çocuğu olduğunu belli ettin" buyurdular.
İshak bin Ammar ve Ebu Bâsir şöyle diyorlar: "İmam Sâdık (a.s.) şöyle buyurdu:
Allah Tebarek ve Teala dünyanın dörtte birini Fâtıma'nın (a.s.) mehri karar kıldı. Bu yüzden onun dörtte biri Fâtıma'ya aittir. Cennet ve cehennemi de O'nun mehri karar kıldı, düşmanlarını ateşe, dostlarını ise cennete götürür. O Sıddıketü'l-Kübra'dır. Geçmiş ümmetler O'nu tanımakla ayakta kalmışlardır."
Hz. Fâtıma ile Hz. Ali'nin evliliğine karar verildikten sonra, kadınlar Fâtıma Ez-Zehra'ya gelerek, "Baban Seni parası pulu olmayan birisi ile evlendirdi" dediler.
Buna üzülen Fâtıma (a.s.) durumu Allah'ın Resulüne iletince o şöyle buyurdu:
"Seni ümmetim içinde İslam'ı ilk kabul eden, en çok ilim ve hilm sahibi birisiyle evlendirmeme razı olmuyor musun?"
Hz. Fâtıma (a.s.): "Razı oldum ya Resulallah" dedi.
Resûlullah (s.a.v.) ümmete sünnet olması bakımından Hz. Fâtıma'yı 400 miskal karşılığı bir mehirle evlendirmiştir.
Hz. Peygamber Hz. Ali'ye mehir olarak ne vereceğini sorduğunda İmam Ali sahip olduğu üç şeyi de mehir olarak sunmuştur. Bunlar, kılıcı, zırhı ve sulama işlerinde kullandığı devesi idi.
Hz. Peygamber zırhını mehir olarak kabul etmiş ve onu çarşıda satarak parayı kendisine getirmesini emretmiştir.
Hz. Ali zırhı Osman bin Affan'a 480 dirheme satmıştır. Rivayete göre, Hz. Osman, zırhı satın alıp, parasını Hz. Ali'ye verdikten sonra zırhı da hediye olarak geri vermiştir.
Mehir parasını alan Resûlullah, Bilal Habeşî'yi, çarşıdan nikah hazırlıkları için gerekli malzemeleri alması için görevlendirdi.
"Ya Bilal! Al bu parayı, çarşıya çık, biraz gül yağı, gül suyu al. Geri kalan para ile de bal al ve mescidin bir kenarında temiz bir kab içerisinde su ile ezin.
Bal şerbeti yapın ki, nikah kıyıldıktan sonra içelim. Ensar ve Muhacirler'den mevcut bulunan ashabımı mescide davet et ve Fâtıma-i Zehra ile Ali'nin nikahlarının kıyılacağını halka ilan et."
Resûlullah nikah kıyılacağı zaman şu hutbeyi okumuştur:
"Bütün hamd ve şükür, âlemlerin Rabbına ait ve layıktır ki, O, ilahi nimetleriyle öğülen, sonsuz kudretiyle tapılan, ezeli saltanatıyla boyun eğilen, azabından kendisine sığınılan ve ilahi emri yerlerde ve göklerde hâkim olan Zattır.
O âlemlerin yaratıcısıdır ki, yüce kudretiyle bütün varlıkları yaratmış ve adaletli hükümleri ile bunları birbirinden ayırıp, şunları İslam dini ve ulu peygamberi Muhammed'le şereflendirmiştir.
Yüce Allah evlenmeyi bir kaynaşma, vazife, adalet ve geniş bir hayır kılmıştır. Bununla ilahi hükümlerini temsil ederek insanları ve cinleri vazifelendirmiştir. O öyle kudretli bir yaratıcıdır ki, topraktan ve sudan insanı yaratmış ve ona soy sop vermiştir.
Rabbim her şeye Kâdir'dir. Allah'ın emri hükmüne, hükmü de takdirine tesir eder. Her hükmün bir takdiri ve her takdirin de bir kitabı vardır.
Cenab-ı Hak istediğini var, istediğini yok eder. Fâtıma'yı Ali b. Ebi Tâlib'e nikahlamamı emir buyurmuştur. Ben de sizi şahit kılıyorum ki, Ali mevcut gelenek ve Allah'ın emri ile söyleyeceğim şeyi kabul ederse, 400 dirhem gümüş mehirle kızım Fâtıma'yı Ali b. Ebi Tâlib'e nikahladım.
Rabbim kendilerinin varlıklarını bir araya getirsin ve bunu kendilerine mübarek kılsın. Nesillerini temiz, kendileriyle çocuklarını geniş rahmetinin anahtarı, yüce hikmetinin kaynağı ve Muhammed ümmetinin güvenlik sebebi eylesin.
İşte söyleyeceğim söz bundan ibarettir. Rabbimden Kendim ve sizin için mağfiret dilerim."
Menakib, İbn-i Merduye'den Resûlullah'ın (s.a.v.) Ali'ye (a.s.) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Evlilik akdini kendin oku."
Hz. Ali şöyle buyurdu:
"Kendisini övüp O'ndan dilekte bulunanlara yakın olan Allah'a hamd olsun. Kendisinden çekinenlere cenneti vaad etti, O'na isyan edenleri cehennemle korkuttu. Geçmiş ihsanlarından ve nimetlerinden dolayı, tıpkı Kendisinin yarattığını, öldürüp dirilttiğini bilen bir kimsenin hamdıyla O'na hamd ederiz.
O kötülüklerden ve günahlardan sorguya çekecektir. O'ndan yardımını, hidayetini ve bize yeterli olmasını dileriz.
O'na iman etmişimdir. Allah'ın bir olduğuna ve O'ndan başka bir ilah ve ortağı olmadığına, O'nun razı olduğu kâmil bir şahadet ile şahadet ederiz. Ve şehadet ederiz ki Muhammed (s.a.v.) O'nun kulu ve Resulü'dür.
Kendisini Hakk'a yakınlaştıran, seçip yücelten bir salat ile, Allah'ın salatı ve selamı O'na ve soyuna olsun."
Devamında şöyle buyurdu:
"Nikâh, Allah'ın emredip razı olduğu, takdir ettiği ve bir araya gelmemiz için, O'nun izin verdiği işlerdendir. Ve Bana kızı Fâtıma'yı beş yüz dirhem mehir karşılığında nikahlayan Resûlullah (s.a.v.)'dir. Ben razıyım, O'ndan sorun ve buna şahit olun."
Nikâhtan sonra bal şerbeti dağıtıldı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in emri ile bir tabak taze hurma getirildi, ikram edildi. Sahabelerin bu nikah için, "Allah bu nikahı uğurlu ve mübarek kılsın, ilahi bereketlerine bunları ve nesillerini dahil kılsın" diyerek tebrik ettikleri rivayet edilmiştir.
Hz. Fâtıma ile Hz. Ali'nin nikâhları kıyıldıktan sonra Peygam-ber Efendimiz (s.a.v.): "Eğer Allah-u Teala amcam oğlu Ali'yi yaratmasa idi, Fâtıma-i Zehra'ya bu dünyada denk ve eş olacak bir kimse bulamayacakmış" buyurdular." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.