Hz. Ali’nin son Kadir Gecesi
Son Ramazan ayı gelip çatmıştı. Her akşam orucunu akrabalarının birinin evinde açardı; bir akşam İmam Hasan’ın (a.s.) evine, bir akşam İmam Hüseyin’in (a.s.) ve bir akşam da Abdullah b. Cafer’in (Zeyneb’in kızının kocası) evine misafir olur ve orada iftar ederdi. Misafir olduğu yerde üç lokmadan fazla yemek yemezdi
26.04.2022 06:00:00





Hz. Ali (a.s.), ömrünün son Ramazan'ında olağanüstü bir ruh haline sahipti. Her geceyi bir yerde misafir olarak geçiriyordu. Az yemek yer, az uyurdu. İbni Hacer şöyle diyor:
"(Hazretin) son Ramazan ayı gelip çatmıştı. Her akşam orucunu akrabalarının birinin evinde açardı; bir akşam İmam Hasan'ın (a.s.) evine, bir akşam İmam Hüseyin'in (a.s.) ve bir akşam da Abdullah b. Cafer'in (Zeyneb'in kızının kocası) evine misafir olur ve orada iftar ederdi. Misafir olduğu yerde üç lokmadan fazla yemek yemezdi. Hazret şöyle buyururdu: 'Allah'ı aç bir karınla mülakat etmek istiyorum.'" (Envaru'l Behiyye, Şeyh Abbas Kummi s.31, Savaiku'l Muhrika; İbni Hacer Askalani s.80).
Ramazan ayının 19. gecesi kızı Ummu Kulsum'un evine misafir oldu. Sofranın yemeği iki ekmek parçası, bir miktar süt ve biraz da tuzdan ibaretti. Hazret ekmek ve tuz ile orucunu açtı ve üç lokmadan fazla da yemedi, sonra şöyle buyurdu: "Allah'ı aç bir karınla mülakat etmek istiyorum."
O gece Yasin Suresini okuyordu. Sürekli gökyüzüne bakıyor ve şöyle buyuruyordu: "İşte bu gece, bana (Rabbimle) mülakat vadesi verilen gecedir." (Zindigiyi Emirilmüminin Ali (a.s); Resuliy-i Mahallati, c.2, s.247).
Hz. Ali'nin (a.s.) o gece inanılmaz bir heyecanı vardı. Sanki maşukuna kavuşacağı saatleri iple çekiyordu.
Kendisi şöyle buyuruyor: "Ne yaptıysam işin sırrını çözemedim, bu işin sırrını ve bâtınını anlamak için çok uğraştım ancak Allah bunu gizlemeyi takdir etti." (Muntehal Amal c.1, s.126, Nehcü'l Belaga, hutbe 177).
Sonra mescide doğru hareket etti. Birkaç rekât namaz kıldıktan sonra ezan okumak için me'zene (ezan okunan yüksek yer) çıktı. Oradan aşağı inerken şöyle buyuruyordu: "Açın Allah yolunda çarpışan müminin yolunu (iftiharına şu yeter ki) (Allah'tan) başkasına tapmadı."
Daha sonra mescide döndü ve namaz kılmakla meşgul oldu. Alnını secdeden kaldırırken zehre bulanmış kılıç darbesi mübarek kafasını ortadan ikiye yardı. Hazret o haliyle şöyle buyurdu: "Allah'ın adıyla ve O'nun yardımıyla ve Resûlullah'tır dini üzerine Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuluşa eriştim. Bu (şehadet) Allah'ın ve Resulü'nün (s.a.a) bize vaat ettiği şeydir." (Nehcü'l Belaga; Subhi Salih s.379, Zindiganiy-i Emirülmüminin, c.2, s.321).
"(Hazretin) son Ramazan ayı gelip çatmıştı. Her akşam orucunu akrabalarının birinin evinde açardı; bir akşam İmam Hasan'ın (a.s.) evine, bir akşam İmam Hüseyin'in (a.s.) ve bir akşam da Abdullah b. Cafer'in (Zeyneb'in kızının kocası) evine misafir olur ve orada iftar ederdi. Misafir olduğu yerde üç lokmadan fazla yemek yemezdi. Hazret şöyle buyururdu: 'Allah'ı aç bir karınla mülakat etmek istiyorum.'" (Envaru'l Behiyye, Şeyh Abbas Kummi s.31, Savaiku'l Muhrika; İbni Hacer Askalani s.80).
Ramazan ayının 19. gecesi kızı Ummu Kulsum'un evine misafir oldu. Sofranın yemeği iki ekmek parçası, bir miktar süt ve biraz da tuzdan ibaretti. Hazret ekmek ve tuz ile orucunu açtı ve üç lokmadan fazla da yemedi, sonra şöyle buyurdu: "Allah'ı aç bir karınla mülakat etmek istiyorum."
O gece Yasin Suresini okuyordu. Sürekli gökyüzüne bakıyor ve şöyle buyuruyordu: "İşte bu gece, bana (Rabbimle) mülakat vadesi verilen gecedir." (Zindigiyi Emirilmüminin Ali (a.s); Resuliy-i Mahallati, c.2, s.247).
Hz. Ali'nin (a.s.) o gece inanılmaz bir heyecanı vardı. Sanki maşukuna kavuşacağı saatleri iple çekiyordu.
Kendisi şöyle buyuruyor: "Ne yaptıysam işin sırrını çözemedim, bu işin sırrını ve bâtınını anlamak için çok uğraştım ancak Allah bunu gizlemeyi takdir etti." (Muntehal Amal c.1, s.126, Nehcü'l Belaga, hutbe 177).
Sonra mescide doğru hareket etti. Birkaç rekât namaz kıldıktan sonra ezan okumak için me'zene (ezan okunan yüksek yer) çıktı. Oradan aşağı inerken şöyle buyuruyordu: "Açın Allah yolunda çarpışan müminin yolunu (iftiharına şu yeter ki) (Allah'tan) başkasına tapmadı."
Daha sonra mescide döndü ve namaz kılmakla meşgul oldu. Alnını secdeden kaldırırken zehre bulanmış kılıç darbesi mübarek kafasını ortadan ikiye yardı. Hazret o haliyle şöyle buyurdu: "Allah'ın adıyla ve O'nun yardımıyla ve Resûlullah'tır dini üzerine Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuluşa eriştim. Bu (şehadet) Allah'ın ve Resulü'nün (s.a.a) bize vaat ettiği şeydir." (Nehcü'l Belaga; Subhi Salih s.379, Zindiganiy-i Emirülmüminin, c.2, s.321).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.