Öncelikle şunu belirtmeliyim…
Daha önce de yazdım ve aynı hususu yeniden tekrarlıyorum.
İnanmadığım bir konuda ve kesin bilgiye ve ortak kanaate dayanmayan hiçbir mevzuda ısrarcı olmam, dünya bir araya gelse de bana bu konuda bir satır bile yazı yazdıramaz.
Türk'ün kalemi satılık veya kiralık değildir!
Günümüzde inanmadığı halde sırf şahsi çıkarları veya makam aşkı dolayısıyla kalemini satmış veya kiralamış, yüzlerce yazar sayabilirim!
Biz ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'e söz vermiş, yemin etmiş Türk çocuklarıyız.
Bizde yardakçılık veya yalakalık olmaz, olamaz.
Konumuza gelecek olursak, Türkiye'de 3 temel başlığın gündemin ilk sıralarını işgal etmeye başladığını görürüz.
1-Ekonomik buhran
2-Erken seçim
3-3. Dünya Savaşı
Üç başlığın amiral gemisini, elbette ki ekonomik kriz başlığı oluşturmaktadır.
Tersinden ele alacak olursak, 3. Dünya Savaşı çıkar çıkmaz o ayrı bir tartışma ancak, bu konunun konuşulmasının en temel nedenine baktığımızda, küresel ölçekteki ekonomik kaygıları görürüz.
Yani savaş çıkacak olsa bile emin olun bunun temel sebebi, ekonomik savaşların boyut değiştirmesinden başka bir şey değildir.
Erken seçim gündeme geldiyse ve bence hemen ve derhal erken seçim kararı alınmalıdır, bunun da en temel ve hatta yegâne sebebi, ekonomik krizdir.
Son olarak zaten sürekli tartıştığımız gündemin en başında yer alan birinci ana konu, ekonominin çok fena batırılmış olmasıdır.
Bugün ABD'ye kafa tutmayı bırakın, parmak sallayacak durumda değilsek, bunun tek bir sebebi vardır, ekonomik ve siyasi bağımlılık.
Yüzde 50'nin üzerinde oy alarak iktidar olanların milleti inim inim inletmelerinin tek sebebi, ekonomi hakkında hiçbir bilimsel görüşe ve modele sahip olmamalarıdır.
İktidarı özellikle de bugün gelinen noktada elinizle değil de parmaklarınızın ucuyla bile itseniz iktidardan düşecek halde olmalarına karşın muhalefetin bu kadar beceriksiz olmasının da tek nedeni, ekonomi bilimi ve pratiği hakkında hiçbir plan ve projeye sahip olmamalarıdır.
İrili ufaklı diğer partilerin de bundan aşağı kalır bir tarafının olmadığını söylemek, asla onlara hakaret etmek anlamına gelmediğini belirtmek isterim.
Önemli olan kişiler ve partiler değil, fikirler ve doğru projelerdir.
Bizim her yazımızda milletimizin istiklal ve istikbali için katkı sunmaya çalıştığımız ve çaba sarf ettiğimiz mevzu, tam da budur.
Sadece Türkiye değil, dünya tıkanmıştır.
3. Dünya Savaşı nutuklarının atılması da, sırf bu yüzdendir.
Mesela CHP heyeti, Mehmet Şimşek kardeşimizle bir araya geldiğinde acaba Şimşek'ten farklı olarak hangi ekonomik argümana sahip olunduğu halde kurtarıcı rollerine bürünmüştür.
CHP yönetimi Şimşek'in gelmesine sevinmemiş miydi?
Aldığı sözde rasyonel radikal kararların ne kadar mübarek kararlar olduğunu ve hatta bu konuda çok geç bile kalındığını verdikleri destek beyanatlarında dinlemedik mi?
Şimdi siz güya ekonomiyi kurtaracak formüllerle Şimşek'e gittiniz ve o da ikna olmadı öyle mi?
Mesela Şimşek kaynaklar kıttır derken, siz hayır kaynaklar sonsuz ve sınırsızdır mı dediniz?
Siz mesela yeraltı kaynaklarımızı devlet-millet ortaklığı ile işletelim ve topyekûn bir kalkınma seferberliği başlatalım dediniz de, Şimşek asla olmaz mı dedi?
Siz milli kaynaklarımızı, milli paramız ve emeğimizle buluşturalım ve böylece dünyanın kalkınmada süper ülkesi olma yolunda adımlar atılmalıdır dediniz de, Şimşek kesinlikle olmaz mı yanıtını verdi?
CHP bunları demedi çünkü bunları rüyasında bile görecek bir altyapısı yok!
Kusura bakmasınlar ama eğriye eğri, doğruya doğru.
Peki, bunları deselerdi Şimşek kabul mü edecekti?
Hayır!
Çünkü Şimşek, ekonomiyi ayağa kaldırmakla değil, batırmakla görevlendirilmiş bir komiserdir!
Şu halde ne iktidarın ve ne de muhalefetin batmış durumdaki ekonomiyi bir arpa boyu ayağa kaldırmaları, asla mümkün değildir.
Ancak yarın siyasette sürpriz gelişmeler olur ve Erdoğan bütün dünyada yankı bulan Prof. Dr. Haydar Baş'a ait "Milli Ekonomi Modeli" tezini uygulamaktan başka hiçbir seçenek kalmadı diye düşünürse, geriye tek bir olasılık kalıyor.
Hüseyin Baş formülü…
Şayet Erdoğan değil de, CHP daha erken davranır ve Hüseyin Baş'la bu modeli hayata geçirmek için temasa geçerse, AK Parti ve Cumhur İttifakı sonsuza dek tarih olur, bunu adım gibi biliyorum.
Hülasa derim ki, mevzumuz ekonomi olduğuna göre artık bu işin şakaya gelir bir tarafı kalmamıştır.
Serbest piyasa ekonomisi iflas etmiştir.
Serbest kur çıpası anlayışından derhal ve bir proje dahilinde vaz geçilmelidir.
Özelleştirilen dev KİT'ler yeniden devletleştirilmelidir.
Yeraltı kaynakları devreye konmalıdır.
Yerli ve milli paramız bağımsızlığına kavuşturulmalıdır.
Yüzlercesi daha farklı başlıklar açmak mümkündür.
Hepsi ve daha fazlası, Hüseyin Baş formülünde yer almaktadır.
Hangi ittifak Hüseyin Baş'la, Türkiye'nin geleceği ve bakası için daha önce ve samimi olmak koşulu ile temasa geçerse, diğer ittifaka geçmiş olsun.
- Emekli maaşı senin sabah kahvaltın / 19.11.2024
- Halk ‘Mansur Yavaş’ diyor / 18.11.2024
- Sağlık Bakanı istifa etmeli / 14.11.2024
- Milli olmayan partiler kapatılmalı / 13.11.2024
- İktidara kızıp, devlete ateş etme! / 12.11.2024
- TS küme düşecek / 11.11.2024
- Düzenbaz, sahtekâr Standard & Poor's / 07.11.2024
- Sağlık Bakanlığı delirmiş olmalı! / 06.11.2024
- Atatürk başlattı, Haydar Baş tamamladı / 05.11.2024