Prof. Dr. Haydar Baş hayatı boyunca hukukun üstünlüğünü savunmuş, hukukun dışına asla çıkmamıştı. Buna rağmen büyük bir haksızlığa uğratılıyordu. Alacaklı pozisyonunda olduğu ticari davada sanık durumuna düşürülmüş, bu da yetmezmiş gibi ağır ceza mahkemesinde yargılanıyordu.
O hayatı boyunca hep büyük sansürlerle milletten gizlenmişti. 2018 yılı ise, Hoca Atatürk'ü yıpratarak, milletin gözünden düşürmeyi hedefleyen saldırıların yoğunlaştığı bir yıl oldu. Ağustos ayında henüz dava süreci devam ederken dava tutanakları dosya içeriğine ve aslına aykırı şekilde basına sızdırıldı. Bu büyük bir suçtu. Ama belli ki bu işin arkasında ciddi bir güç vardı ve ona güvenerek bu suç işleniyordu.
Yaşanan haksızlığa rağmen O, "Büyük Türk milleti şahsımı ne bir dava dosyasıyla ne de basit oyunlarla tanıyacak. Biz ömrümüzü adadığımız Türk milleti ve devleti için yapmak istediklerimizle zaten gözler önünde ve gönüllerdeyiz. Türk adaletine güvenimiz tamdır" sözleriyle dimdik ayaktaydı.
Haklıydı. Hoca Atatürk'ü takip edenlerin sayısı her geçen gün artıyordu.
BTP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Baş, Ali Karakuş ile birlikte Aralık 2018'de ilk sosyal medya buluşmasını tertipledi ve Hoca Atatürk'ü, sevenleri ile buluşturdu. İstanbul'un farklı noktalarından, farklı görüşlerdeki insanlar, Haydar Hocayla tanışmaya gelmişlerdi. Çok kısa bir süre içinde 6 Ayrı Sosyal medya buluşması daha tertiplendi. Haydar Baş'ın görüşlerinde birleşen, Bağımsız Türkiye sevdalılarının sayısı katlanarak artıyordu.
9 Ocak 2019 Haydar Baş Bey için özel bir gündü. Damadını askere uğurlamıştı. Dönüş yolunda Susurluk'ta polis ekipleri tarafından uzun namlulu silahlarla yolu kesildi. Terörist muamelesi görüyor, bir çatışmanın içine itiliyordu. Eğer başka biri olsaydı bu tuzak işe yarayabilirdi ve ufacık bir yanlış hareket felakete sebep olabilirdi. Ama O, bu oyunu da bozdu, ekibini sakinleştirdi, arabadan indi ve polislere "Siz beni tanımıyor musunuz? Ben devletim, kafanıza akıl koyun" diye seslendi. Elbette polislerin hepsi bu kumpasın içinde değildi. Terörist diye yolunu kestikleri kişinin Haydar Baş olduğunu görünce, silahlarını indirip, özür dilediler.
Haydar Hocanın feraseti sayesinde büyük bir uçurumun kıyısından dönülmüştü. Fakat emri kimin verdiği ortaya çıkarılmadı, belli ki güçlü bir el olayın sorumlularını koruyordu. Terörist damgası vurarak Haydar Hocadan kurtulmak isteyenler vardı ama O hesapları bozan Hoca Atatürk'tü.
Olayı duyan yüzbinlerce insan geçmiş olsun mesajlarını iletirken olayın sorumluluğunu taşıması gereken merciden çıt çıkmıyordu.
Dava boyunca defalarca mahkeme heyeti değişti. Yoksa davanın sonucu başından belliydi de planlanan kararı verecek ekip mi oluşturuluyordu? Fetö'nün uzantıları hala yargı mekanizmasında etkili miydi?
Bu süreç, hayatı boyunca devletini ve hukukun üstünlüğünü savunmuş biri için çok yıpratıcıydı.
Haydar Hoca hakkı yenmiş herkese hakkını iade etti, bu insanların üzerlerine çekilen iftira perdelerini söküp attı. 31 Mart seçimleri arifesinde Bayrampaşa meydanında toplanmış on binlere Deniz Gezmiş'in Filistin'e gidip İsrail ile savaştığını anlattı. Yine düşüncesinden dolayı idam edilen Yusuf İnan'ın "Biz korkuyu Kerbela'da bıraktık" sözleri ile kalplerimizi titretti. Haydar Hoca onlar dört dörtlük Müslümandı, diyordu. Hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan yarım asırlık bir haksızlığı da böylece bitirdi.
(devam edecek…)
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu ve Çanakkale Destanı… / 29.08.2023
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu / 21.07.2023
- Özlemle / 14.04.2023
- Asgari ücret müjde mi, hayal kırıklığı mı? / 26.12.2022
- Kader / 18.10.2022
- Şaka değil, kapıdaki açlık / 25.07.2022
- Allah’ım afetsiz ver / 11.07.2022
- Haydar Baş Üniversitesi -II- / 23.04.2022
- Haydar Baş üniversitesi / 14.04.2022