Her şey ayan-beyan ortada.
Hırsız, bahçe duvarını yıkmış, dümdüz etmiş, bahçedeki fidanları kırmış, fideleri ezmiş, tomurcuk halindeki ağaçların dallarını kırıp dört bir yana sermiş.
Bahçenin ve içindekilerinin işini bitirdikten sonra eve yönelmiş, dış kapıdan başlayarak ne cam bırakmış ne de çerçeve.
Hırsız büyük bir pişkinlik içerisinde bütün tahribatları yaparken, ses düzenini ve tertibatını önceden ayarladığı için, ev sahibinin sesini bastıracak şekilde "hırsız var" yaygarasına da devam etmiş.
Usta hırsız, bir yandan mikrofona yaklaşıp "hırsız var" yaygarasını yaparken diğer yandan da mikrofondan uzaklaşıp adamlarına talimatlar yağdırmayı sürdürmüş.
Ev sahibi ve evin diğer üyeleri "mal canın yongasıdır" ölçüsü gereğince nice on yılların birikiminden meydana gelmiş olan evin ve içindeki değerli eşyaların göz göre göre, gözlerinin önünde tahrip ve talan edilmesi karşısında şaşkın ve bir o kadar da yürekleri yangın bir biçimde sağa-sola koşup durmuşlar.
Bazıları, evin altını üstüne getiren, sandığı-dolabı allak-bullak eden ufak hırsızların ellerinden bazı eşyaları kurtarma telaşında iken bazıları da, zaman zaman mikrofona yaklaşıp "hırsız var" diye bağıran adamın eline-eteğine sarılarak bu soygun karşısında yardım talep etmişler.
Kurduğu düzenek, hazırladığı ses düzeni sayesinde sesi oldukça gür çıkan bu adamın bir bildiği olmalı ve evin dört yanına yayılmış olan bu hırsızlar üzerinde bir yaptırım gücü olmalı diye yalvarıp-yakarmışlar.
"Hırsız var" yaygarası eşliğinde hız kesmeden devam eden talan ve tahribat elbette zaman ilerledikçe komşular tarafından da duyulmuş ve de müşahede edilmiş.
Sesi duyan ve manzarayı gören komşular seyrana dökülmüşler ve başlamışlar ev sahibini suçlamaya; "Bu adam şu kadar zamandan beridir bağırıyor, seni uyarıyor ama sen hiçbir tedbir almamış, kılını dahi kıpırdatmamışsın, iş işten geçtikten sonra, talan ve tahribat bittikten sonra sızlanıyorsun." Şeklinde sitem etmişler.
Usta hırsızın, "hırsız var" şeklinde devam eden hoyrat sesi, zaman içinde o kadar çirkin, o kadar rahatsız edici, o kadar kulakları tırmalayıcı olmaya başlamış ki artık ev sahibi dayanamamış da ev halkını toplayıp, binbir hatıralarla dolu olan baba evini içindekilerle beraber hırsızlara terk ederek oradan ayrılmış.
Gözyaşları içinde bir birine sarılıp ağlayan ev halkının hazin halini seyreden komşular hala o asırlık komşularını suçlamaya devam etmişler ve "hırsız var" diyen adamın sesini erkenden duymadıkları için sitemlerini sürdürmüşler.
Kurduğu ses düzeni ile "hırsız var" diye bağıran usta hırsız göz ucuyla da talan ettirdiği evin civarındaki evleri gözüne kestirmeye çoktan başlamış bile.
Büyüklere masallar kabilinden bir yazı.
Okuyana
Atmayın oku yana
Dört taraf zulümattır
Aydınlıktır okuyana.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025