Alemlere Rahmet Hazreti Muhammed(sav) Efendimizin Mekke'den Medine'ye hicretinin1428. yıl dönümü idrak etmekteyiz. Dünya sahnesinde cereyan eden olaylar, insanlığın içinde bulunduğu durum, 1428 yıl önceki haliyle kıyaslandığında; yaşanan olaylar itibariyle hiç de birbirinden farksız değildir. Yaşanan olaylar adeta "tarih tekerrürden ibarettir" tezini doğrular nitelik arz etmektedir.
1428 yıl önce yaşanan "Hicret" hadisesi; ilahi hikmetlerinin yanında, insanlığın, insanca yaşayacak diyar bulmak adına yapılmıştır. Çağımız insanının da insanca yaşayacak hal ve diyar arayışı hala devam etmektedir. İnsanlık halinden memnun değil, huzurunu kaybetmiş, kimse geleceğinden emin olmadan yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Kan zulüm işkence, işgal ve cinayetler birbirini kovalamaktadır.
İnsanlık için barbarlığın ve hak tanımazlığın, yada başkalarının haklarına en fazla tecavüz edildiği bir zaman diliminde "Hicret" emri gelmiştir. "Hicretle" yeni bir yurt edinmek için bir çok çaba sarfedilmiş, neticesinde Medine güvenli yer olarak tespit edilmiş, kafileler halinde "Hicret" gerçekleştirilmiştir. Yüce Peygamberimizin(sav). Ebubekir Sıddık (ra) ile birlikte gerçekleştirdiği "Hicreti" insanlık için yeni bir dönüm noktası olarak kabul edildiğinden, İslam alemi bu kutlu olayı takvim başlangıcı olarak kabul etmiştir.
Hicretin fazileti Kur'an-ı Kerimde beyan edilmiştir. İlgi birkaç Ayeti Kerimeyi aktarmaya çalışalım;
"İman edenler, hicret edenler, Allah yolunda cihad edenler; şüphesiz bunlar Allah'ın rahmetini umarlar. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." (Bakara / 218)
"Rableri onlara şu karşılığı verdi: "Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim. Sizler birbirinizdensiniz. hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet görenler, savaşanlar ve öldürülenlerin de andolsun, günahlarını elbette örteceğim. Allah katından bir mükafat olmak üzere, onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Mükafatın en güzeli Allah katındadır." (Al-i İmran / 195)
"Kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer de bulur, genişlik de. Kim Allah'a ve Peygamberine hicret etmek amacıyla evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse, şüphesiz onun mükafatı Allah'a düşer. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir." (Nisa / 100)
Hicrete katılanlara "Muhacir", onlara kucak açan ev sahipliği yapanlara da "Ensar" denilmiştir. "Muhacir" ve "Ensar" arasında öğle canı gönülden ilgi ve alaka yaşanmıştır ki onların samimiyet ve kardeşlikleri yine Kur'an-ı Kerimde övgüyle bahsedilmiştir;
"Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine'ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir." (Haşr / 9)
Hicri yılın başlangıcı olarak kabul edilen Muharrem ayı da ayrıca başka bir ayeti kerimede haram aylar içerisinde zikredilmiştir.
"Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah'ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylarıdır. İşte bu doğru hesaptır. O aylar içinde (Allah'ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle top yekûn savaşıyorlarsa siz de onlara karşı top yekûn savaşın ve bilin ki Allah (kötülükten) sakınanlarla beraberdir." (Tevbe / 36) (haram aylar; Zilkâde, Zilhicce, Muharrem, Receb) Bu aylarda savaş yapmak yasak olduğu ve hürmete layık olduğu için "eşhuru hurum" diye de adlandırılmıştır.
İçerisinde bulunduğumuz Muharrem ayı; hürmete layık ve başından sonuna Mübarek olayların cereyan ettiği bir aydır. Bu ayda yapılan ibadetler ve de tutulan oruçlar çok faziletlidir.
"Ramazan'dan sonra oruçların en faziletlisi, Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farzlardan sonra en faziletli namaz da gece namazıdır."(Hadîs-i şerîf-Et-Tergîb vet-Terhîb)
"Hicret" le meydana gelen kazanımların anlaşılabilmesi için menfaat beklemeden sırf Allah (cc) için yapılan bu olağanüstü fedakârlıkların mutlaka tefekkür edilmesi gerekmektedir. Böylece; Her insanın hicretten nasibi olmalıdır.
Her insanın düşüncesinde "Hicret" bir davranış biçimi olarak düşünülerek, genel bir kavram haline düşünülürse; olumsuzlukları olumlu hale çevirmek çabaları "Hicret" kapsamında değerlendirilebilir.
Herkes hicret konusunda kendi payına düşenleri düşünüp, gereğini yerine getirmekle insanlık huzur ve güvene kavuşacaktır. İnsanlığa merhametle kucak açıldığı taktirde; insanlık yaşanabilecek yurtlar edinmiş olacağından, zulüm ve işkence de ortadan kalmış olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Gençler güçlerini doğru adreste birleştirmelidir / 28.04.2025
- Gençlik mutlaka siyasetle uğraşmalıdır / 27.04.2025
- Her baba evladına bakmakla mükelleftir / 26.04.2025
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gençlik mutlaka siyasetle uğraşmalıdır / 27.04.2025
- Her baba evladına bakmakla mükelleftir / 26.04.2025
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025