Dertli derdi ile başbaşa... Yaralı yarası ile başbaşa... Bir hüzne, bir kedere giriftar olan hüznünü yalnız yaşıyor.
Hemdert insanlar, hemhal insanlar gitgide azalıyor.
"Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim" ölçüsünü kendine şiar edinmiş olan dedelerin torunları taş kalpli, taş yürekli olup çıktılar. Kanayan bir değil binlerce yara görüyor da kılı bile kıpırdamıyor çoğumuzun.
"Merhamet etmeyenin merhamet görmeyeceği" ölçüsü kitaplar arasında hapiste. Keza "Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir" serlevhası da sadece ve sadece duvarları süslüyor.
Açlıktan nefesi kokan, uyku uyuyamayan insanlar, tuzu kuruları pek ilgilendirmiyor. Çocuğunu okula kayıt yaptırabilmek için, kayıt parası karşılığı okulun tuvaletlerini temizlemeye mecbur edilen annenin durumu ve dramı, çocuklarını Amerikalarda lüks içinde okutanların gündemine bile giremiyor.
Kargalarla kekliklerin bölüşümünde, fakirin, yetimin, yoksulun, sıradan vatandaşın payına nedense hep kargalar düşüyor, keklikler hep karşı tarafta kalıyor. Etrafımızdaki yalnışlıkları, haksızlıkları, örfümüze, geleneğimize, edebimize, ahlakımıza aykırılıklarla ilk karşılaştığımızda bir-iki yadırgıyoruz, kendi kendimize homurdanıyoruz ve orada bitiyor. Bir süre sonra her şey normal görünüyor, doğrular, doğruluklar ayıplanıyor.
Geçtiğimiz haftalarda Sayın Başbakanımız Almanya'daki vatandaşlarımıza hitaben "Ne duruyorsunuz, Alman vatandaşı olun" demesi beni haddinden fazla üzdü, sizi bilmem.
On aylık iktidarın Adalet Bakanı'nın ağzından; "Bir dilim baklava çalanlar içeride bankaların içini boşaltanlar, hortumcular dışarıda; bir şey yapamıyoruz" şeklindeki iktidarsızlık kokan sözlerini duyunca, milletim, memleketim adına hüzne garkoldum, sizi bilmem.
Yine iktidar partisine ait bir vekilin kızının düğününde gelin hanıma 12 kilo altın, 250 milyar para topladığını, halay çekenlerin üzerlerine saçılan dolarları ise torbalara saman doldurur gibi doldurduklarını ekranlardan seyrettik. Bu haberi önümüze koyup düşünüyoruz; yoksulluktan ötürü bir türlü düğün yapamayan nişanlıları hatırlıyoruz. Yine imkansızlıktan dolayı evliliği hiç düşünmeyen otuzu aşmış kırkına merdiven dayamış gençlerimizi hatırlıyoruz ve pusuda bekleyen fuhuş sektörünün her tarafı kasıp kavurduğunu hatırlıyoruz ve üzüntüden kahroluyoruz.
"Hemdert var mı hemdert" diye de avazımız çıktığı kadar bağırıyoruz.
"Gitme ey yolcu beraber oturup ağlaşalım
Ellemim bir yüreğin kârı değil, paylaşalım" diyen Akif merhuma kulak verecek, dertlilerin derdi ile dertlenecek, demdert olacak, yanlışlıkları düzeltecek, yanlış adamları, politikacıları hizaya getirecek adam gibi adamlar ey! Neredesiniz?
Soyunuz mu tükendi, suyunuz mu? Yangın büyüyor da.
Hemdert insanlar, hemhal insanlar gitgide azalıyor.
"Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim" ölçüsünü kendine şiar edinmiş olan dedelerin torunları taş kalpli, taş yürekli olup çıktılar. Kanayan bir değil binlerce yara görüyor da kılı bile kıpırdamıyor çoğumuzun.
"Merhamet etmeyenin merhamet görmeyeceği" ölçüsü kitaplar arasında hapiste. Keza "Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir" serlevhası da sadece ve sadece duvarları süslüyor.
Açlıktan nefesi kokan, uyku uyuyamayan insanlar, tuzu kuruları pek ilgilendirmiyor. Çocuğunu okula kayıt yaptırabilmek için, kayıt parası karşılığı okulun tuvaletlerini temizlemeye mecbur edilen annenin durumu ve dramı, çocuklarını Amerikalarda lüks içinde okutanların gündemine bile giremiyor.
Kargalarla kekliklerin bölüşümünde, fakirin, yetimin, yoksulun, sıradan vatandaşın payına nedense hep kargalar düşüyor, keklikler hep karşı tarafta kalıyor. Etrafımızdaki yalnışlıkları, haksızlıkları, örfümüze, geleneğimize, edebimize, ahlakımıza aykırılıklarla ilk karşılaştığımızda bir-iki yadırgıyoruz, kendi kendimize homurdanıyoruz ve orada bitiyor. Bir süre sonra her şey normal görünüyor, doğrular, doğruluklar ayıplanıyor.
Geçtiğimiz haftalarda Sayın Başbakanımız Almanya'daki vatandaşlarımıza hitaben "Ne duruyorsunuz, Alman vatandaşı olun" demesi beni haddinden fazla üzdü, sizi bilmem.
On aylık iktidarın Adalet Bakanı'nın ağzından; "Bir dilim baklava çalanlar içeride bankaların içini boşaltanlar, hortumcular dışarıda; bir şey yapamıyoruz" şeklindeki iktidarsızlık kokan sözlerini duyunca, milletim, memleketim adına hüzne garkoldum, sizi bilmem.
Yine iktidar partisine ait bir vekilin kızının düğününde gelin hanıma 12 kilo altın, 250 milyar para topladığını, halay çekenlerin üzerlerine saçılan dolarları ise torbalara saman doldurur gibi doldurduklarını ekranlardan seyrettik. Bu haberi önümüze koyup düşünüyoruz; yoksulluktan ötürü bir türlü düğün yapamayan nişanlıları hatırlıyoruz. Yine imkansızlıktan dolayı evliliği hiç düşünmeyen otuzu aşmış kırkına merdiven dayamış gençlerimizi hatırlıyoruz ve pusuda bekleyen fuhuş sektörünün her tarafı kasıp kavurduğunu hatırlıyoruz ve üzüntüden kahroluyoruz.
"Hemdert var mı hemdert" diye de avazımız çıktığı kadar bağırıyoruz.
"Gitme ey yolcu beraber oturup ağlaşalım
Ellemim bir yüreğin kârı değil, paylaşalım" diyen Akif merhuma kulak verecek, dertlilerin derdi ile dertlenecek, demdert olacak, yanlışlıkları düzeltecek, yanlış adamları, politikacıları hizaya getirecek adam gibi adamlar ey! Neredesiniz?
Soyunuz mu tükendi, suyunuz mu? Yangın büyüyor da.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025