Öğretmen var, öğretmen var... Prof. Dr. Haydar Baş; dünyanın öğretmeni. Dünyanın hocası. Bir hoca ki, anlattığı dersi hem ortaya atan, hem yaşatan, hem de zihinlere nakış nakış işleyen eş zamanda kendisi.
Çukurdan çıkaracak bir ip; karanlığı kesecek bir aydınlık olarak çıkıyor karşımıza. Büyük hatalara büyük tepkiler veriyor. Büyük çıkışlar yapıyor.
Atatürk'ü, Prof. Dr. Haydar Baş, yaşadı! Esas meselesi evvela burada. Esir hürün halinden bilmez. Kahraman kahramanı bin fersahtan tanır.
İşte Atatürk, gizleniyordu; örtülüyordu. Ama nasıl namertliklerle! Hatta saklanmaktan beterce, farklı Atatürkler halinde yaratılıp öylece sunuluyordu. Bu haliyle ortada onlarca Atatürk vardı. Ama aşağı yukarı her hain vuruştaki darbe şu: "Bu insan bu yurdun kültüründen uzak." Varılan sonuç bu. Herkes kendi görüşünün argümanlarınca bunun bir ucundan tutuyordu. Yani, görev, emperyalizmce herkese dağıtılmıştı, anlayacağınız!
Atatürkler vardı, ama Atatürk yoktu! Atatürk'ü arıyorduk, Atatürk'e hasrettik!
İşte, İbrahim olmak odur ki, ateş seni yok etmeye! Atatürk, böyle bir ortaya çıkışla dirildi. Öyle bir diriliş ki bu, yaşarken anlaşılmadığı kadar net ve açık, yokken çarpıtıldığının tam aksine kendisi.
Prof. Dr. Haydar Baş, denilebilir ki bu yurdu Atatürk'e şükrana mecbur etti. Bu yüzdendir, iki yüzlü değil, iki yüz yüzlü siyasetçilerin Atatürk kisvesine bürünmesi! Nasıl İslam, bu yurdun mecburiyetiyse, Atatürk de artık bu yurda öyle kesin doğan bir güneştir ki batırılamaz.
Haydar Hoca'yla geldin, hoş geldin Atatürk! Ancak, bugün senin hürriyetini aman vermeden hayata her şeyiyle geçiren hür insan Prof. Dr. Haydar Baş ile gelebilirdin zaten. Çünkü, seni anlamak seni yaşamak, sana senin gözüne yakın açıdan bakmakla mümkündü.
Atatürk'ü sevdiğini iddia eden herkesin birincil borcu kendi Atatürk'ünü yaratmadan, olduğu gibi Atatürk'ü kabul etmektir. Bunun adresiyse, Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Çünkü, O, bir Atatürk yaratmadı; öldürülen bir gerçeği diriltti.
"Hoş Geldin Atatürk" eseri ve kaynakçası bu dürüstlüğe kesin bir delildir.
Çukurdan çıkaracak bir ip; karanlığı kesecek bir aydınlık olarak çıkıyor karşımıza. Büyük hatalara büyük tepkiler veriyor. Büyük çıkışlar yapıyor.
Atatürk'ü, Prof. Dr. Haydar Baş, yaşadı! Esas meselesi evvela burada. Esir hürün halinden bilmez. Kahraman kahramanı bin fersahtan tanır.
İşte Atatürk, gizleniyordu; örtülüyordu. Ama nasıl namertliklerle! Hatta saklanmaktan beterce, farklı Atatürkler halinde yaratılıp öylece sunuluyordu. Bu haliyle ortada onlarca Atatürk vardı. Ama aşağı yukarı her hain vuruştaki darbe şu: "Bu insan bu yurdun kültüründen uzak." Varılan sonuç bu. Herkes kendi görüşünün argümanlarınca bunun bir ucundan tutuyordu. Yani, görev, emperyalizmce herkese dağıtılmıştı, anlayacağınız!
Atatürkler vardı, ama Atatürk yoktu! Atatürk'ü arıyorduk, Atatürk'e hasrettik!
İşte, İbrahim olmak odur ki, ateş seni yok etmeye! Atatürk, böyle bir ortaya çıkışla dirildi. Öyle bir diriliş ki bu, yaşarken anlaşılmadığı kadar net ve açık, yokken çarpıtıldığının tam aksine kendisi.
Prof. Dr. Haydar Baş, denilebilir ki bu yurdu Atatürk'e şükrana mecbur etti. Bu yüzdendir, iki yüzlü değil, iki yüz yüzlü siyasetçilerin Atatürk kisvesine bürünmesi! Nasıl İslam, bu yurdun mecburiyetiyse, Atatürk de artık bu yurda öyle kesin doğan bir güneştir ki batırılamaz.
Haydar Hoca'yla geldin, hoş geldin Atatürk! Ancak, bugün senin hürriyetini aman vermeden hayata her şeyiyle geçiren hür insan Prof. Dr. Haydar Baş ile gelebilirdin zaten. Çünkü, seni anlamak seni yaşamak, sana senin gözüne yakın açıdan bakmakla mümkündü.
Atatürk'ü sevdiğini iddia eden herkesin birincil borcu kendi Atatürk'ünü yaratmadan, olduğu gibi Atatürk'ü kabul etmektir. Bunun adresiyse, Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Çünkü, O, bir Atatürk yaratmadı; öldürülen bir gerçeği diriltti.
"Hoş Geldin Atatürk" eseri ve kaynakçası bu dürüstlüğe kesin bir delildir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Taşkın / diğer yazıları
- Ölenden borç var doğana borç kalıyor / 08.06.2019
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018