Ne olursa olsun, hangi konu, hangi mesele olursa olsun, iktidar sözcülerinin uygun görmediği hiçbir gündemi ısrarla gündemde tutmanın kimseye bir faydası yokmuş.
Etkili ve yetkili cenahın kesin buyrukları böyle.
Peki, mesele, hayat-memat meselesi ise?
Koca bir milletin, kalabalık kitlelerin ölüm-kalım meselesi olsa da mı bu iş böyle olacak?
Neyi, nasıl ne kadar ve ne zamana kadar konuşalım, yazıp-çizelim?
Ne buyurursunuz?
Mesela, bir gecede yüzde on beş fakirleştiğimizi, cebimizdeki bin liranın yüz ellisinin uçup gittiğini hangi dar gelirli, hangi emekli, hangi asgari ücretli ve hangi işi ve aşı olmayan unutabilir?
Bu can yakıcı gerçekleri yazmasak ta, yazılanları okumasak, günden edenleri dinlemesek te, gittiğimiz pazarda, uğradığımız markette, fırın da, kasapta ve manavda karşımıza dağ gibi dikiliyor?
Mesela pandemi meselesini, günden güne kızaran, hatta kıpkırmızı olan Türkiye haritasını ve bu kızarıklığa sebep olan 'lebalep' il kongrelerini artık yazmasak mı?
Aylarca süren lebalep il kongrelerinin ardından Mart sonunda seksen bir vilayetten Ankara'ya çağrılan, yüzlerce otobüsle Başkente taşınan on binlerin, söz konusu hastalıktan birer bohça getirdiklerini ve artırarak seksen bir vilayete bu sefer çuval çuval götürdüklerini unutalım mı?
Unutsak ve de unuttursak söz konusu virüs tarafından da unutulur muyuz acaba?
Virüsün her saniye, her dakika, her gün bizi yokladığı, açıklanan rakamlardan belli.
Ülkeyi yönetenler, salgın hastalık, tepetaklak olan ekonomi, çığ gibi büyüyen işsizlik, hemen her konuda "kapat gözlerini kimse görmesin" makamında şarkılar-türküler dinlemeyi çok seviyor ama görmemek görünmeyi ortadan kaldırmıyor ki.
Etrafımızda insanlar ölüyor, yoğun bakımlar tıka-basa doluyor, hastaneler neredeyse sizin kongreler gibi "lebalep" olmaya başladı, konuşmasak, durum değişecek mi?
Malum salgın hastalığa karşı tedbir olarak iktidar tarafından ilan edilen ve mutlaka uyulması gereken, uymayanlara ceza kesilen 'maske, mesafe ve temizlik' kurallarının bizzat koyanlar tarafından yüzlerce defa ihlal edildiğini ve bu yüzden haritamızın kıpkırmızı kesildiğini artık konuşmayalım mı?
Mesele hayat-memat meselesi, mesele ölüm-kalım meselesi, mesele can pazarı meselesi ve ne yazık ki sizler bugüne kadar asla umursamadınız.
1 Nisan 2021 itibariyle ülke haritasının aldığı renk, ülke yöneticilerinin salgın karşısındaki hazin görüntüsünü resmetmektedir.
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025