Uçak yolculuğu sırasında yapılan açıklamalar pek ciddiye alınmaması gereken açıklamalar listesinde yer alır öteden beri. Can sıkıntısını dağıtmak, saat doldurmak için, "daha daha ne var ne yok" kabilinden, laf olsun, torba dolsun cinsinden sorular cevaplar dolaşıp durur uçağın tavan aralarında.
Soru soran gazeteciler de, cevaplayan hükümet yetkilileri de havada oldukları için genellikle ayakları yere basmayan laflar ederler. Hep havada kalan, hayatın gerçekleriyle pek örtüşmeyen açıklamalar ne yazık ki, haber olur taşınır gazete manşetlerine.
Bu türün en son örneğini sayın başbakanın Japonya yolculuğunda rastladık. Konu yine Kıbrıs, yine Denktaş ve tabii başından beri olduğu gibi yaylım ateşi yine başbakan Erdoğan'dan.
Denktaş, niçin Kıbrıs meselesini gelip gelip Türkiye'de konuşuyormuş, konuşacak bir şeyi varsa gidip Kıbrıs'ta konuşmalıymış. Gelip Türkiye'de marjinal gruplarla ortak platformlarda buluşuyormuş.
Görüldüğü gibi havada yapıldığı için midir nedir, yere basmayan, hep havada kalan ve hava-civa açıklamalar bunlar ve tam da marjinal çerçevesine girecek sözler. Ama başbakanın ağzından çıktığı için haber oluyor, biz de yazmak zorunda kalıyoruz.
Kıbrıs konusu yoğun bir şekilde tartışılmaya başlandığı günden beri gerek Rum kesiminden olsun, gerekse Yunanistan'dan olsun son derece ağır, hakaret içeren saldırılara, sayın başbakanımızın cevap verdiğini hatırlamıyoruz. Denktaş adım atsa, ağzını açsa derhal karşısında Tayyip Bey'i buluyor.
Anavatanın başbakanı, yavru vatanın cumhurbaşkanına öyle muhalefet yapıyor ki, ne Güney Kıbrıs sözcülerinin, ne de Yunan sözcülerinin konuşmalarına hiç de gerek kalmıyor.
Sayın başkanımız acaba kimden yana diye sormadan edemiyoruz.
Sen devletsin, sınır boylarına karakollar kurmuş, nöbetçiler yerleştirmişsin, onlar senin güvenliğin için ileri karakol görevindeler ve gün oluyor başlarına bir hal geliyor, başları sıkışıyor, darda-zorda kalıyorlar. Doğal olarak bu müşkillerini halletmek için senin kapını çalıyorlar ve sen basıyorsun fırçayı; "burada ne işin var, bir derdin varsa git karakolda anlat" diyorsun.
Bu mantık, bu kafa yapısı ne ise, Denktaş'a "bir derdin varsa git Kıbrıs'ta anlat" demek odur, aynı şeydir.
Yunanistan'ın, bağımsızlığını ilan ettiği günden bugüne, yüzölçümünü yaklaşık ikiye katladığını ve hep bizim içimize sokularak bizden parçalar kopararak bu işi yaptığını bilen ve feveran eden Anadolu insanı ne zamandan beri marjinal sayılmaya başlandı sayın başbakan?
Etrafımızda yükselen alevlere bakarak bu alevlerin tutuşturucularından, benzin taşıyıcılarından kuşkulanmak, onların planlarına balıklama atlamamak marjinallikse, gözü kapalı onların çektiği tarafa gitmenin adı nedir? Bunun tanımını da sizden bekliyoruz.
Yere inince, ayaklarınız yere basınca inşaallah havadaki açıklamalarınızı bir kez daha gözden geçirmişsinizdir ve düzeltme bekliyoruz.
Soru soran gazeteciler de, cevaplayan hükümet yetkilileri de havada oldukları için genellikle ayakları yere basmayan laflar ederler. Hep havada kalan, hayatın gerçekleriyle pek örtüşmeyen açıklamalar ne yazık ki, haber olur taşınır gazete manşetlerine.
Bu türün en son örneğini sayın başbakanın Japonya yolculuğunda rastladık. Konu yine Kıbrıs, yine Denktaş ve tabii başından beri olduğu gibi yaylım ateşi yine başbakan Erdoğan'dan.
Denktaş, niçin Kıbrıs meselesini gelip gelip Türkiye'de konuşuyormuş, konuşacak bir şeyi varsa gidip Kıbrıs'ta konuşmalıymış. Gelip Türkiye'de marjinal gruplarla ortak platformlarda buluşuyormuş.
Görüldüğü gibi havada yapıldığı için midir nedir, yere basmayan, hep havada kalan ve hava-civa açıklamalar bunlar ve tam da marjinal çerçevesine girecek sözler. Ama başbakanın ağzından çıktığı için haber oluyor, biz de yazmak zorunda kalıyoruz.
Kıbrıs konusu yoğun bir şekilde tartışılmaya başlandığı günden beri gerek Rum kesiminden olsun, gerekse Yunanistan'dan olsun son derece ağır, hakaret içeren saldırılara, sayın başbakanımızın cevap verdiğini hatırlamıyoruz. Denktaş adım atsa, ağzını açsa derhal karşısında Tayyip Bey'i buluyor.
Anavatanın başbakanı, yavru vatanın cumhurbaşkanına öyle muhalefet yapıyor ki, ne Güney Kıbrıs sözcülerinin, ne de Yunan sözcülerinin konuşmalarına hiç de gerek kalmıyor.
Sayın başkanımız acaba kimden yana diye sormadan edemiyoruz.
Sen devletsin, sınır boylarına karakollar kurmuş, nöbetçiler yerleştirmişsin, onlar senin güvenliğin için ileri karakol görevindeler ve gün oluyor başlarına bir hal geliyor, başları sıkışıyor, darda-zorda kalıyorlar. Doğal olarak bu müşkillerini halletmek için senin kapını çalıyorlar ve sen basıyorsun fırçayı; "burada ne işin var, bir derdin varsa git karakolda anlat" diyorsun.
Bu mantık, bu kafa yapısı ne ise, Denktaş'a "bir derdin varsa git Kıbrıs'ta anlat" demek odur, aynı şeydir.
Yunanistan'ın, bağımsızlığını ilan ettiği günden bugüne, yüzölçümünü yaklaşık ikiye katladığını ve hep bizim içimize sokularak bizden parçalar kopararak bu işi yaptığını bilen ve feveran eden Anadolu insanı ne zamandan beri marjinal sayılmaya başlandı sayın başbakan?
Etrafımızda yükselen alevlere bakarak bu alevlerin tutuşturucularından, benzin taşıyıcılarından kuşkulanmak, onların planlarına balıklama atlamamak marjinallikse, gözü kapalı onların çektiği tarafa gitmenin adı nedir? Bunun tanımını da sizden bekliyoruz.
Yere inince, ayaklarınız yere basınca inşaallah havadaki açıklamalarınızı bir kez daha gözden geçirmişsinizdir ve düzeltme bekliyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025