Önceki yazılarımızda da ifade etmiştik.
Başbakan Erdoğan eğer bir konuda çok sert açıklamalar yapıyor ise büyük bir ihtimalle tam ters istikamette adımlar atılıyordur.
Bu durumun son örneğini yeni Öcalan açılımında gördük.
Erdoğan önce sır küpüm dediği MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı İmralı'ya gönderdi ardından da BDP milletvekillerine ziyaret izni verdi.
(Gerçi açlık grevleri sırasında da görüşmeler vardı. Öcalan büyükşehir yasasına konan özerkliğin yolunu açan düzenlemeler sonrasında açlık grevlerini bitirin talimatı verdi)
Şimdi hükümet ile BDP'liler arasında lale devri yaşanıyor.
Oysa Erdoğan kısa bir süre önce (26 Kasım 2012) teröristlerle kucaklaşan BDP milletvekilleri için çok ağır ifadeler kullanmış ve dokunulmazlıklarını kaldıracağız demişti.
***
Şöyle demişti sayın Erdoğan: "Milletvekili sorumluluğu sıradan caddede yürüyen bir adamınkine benzemez. Milletvekilinin taşıdığı sorumluluk daha farklı olmalı. Ne konuştuğunu bilmeli, hareketlerine dikkat etmeli. Çok daha mütevazi olması gerekirken, silahlanmaya, ayaklanmaya çağırmak, bunlar asla TBMM çatışı altında olanlara yakışmaz. Bunun da ötesinde kendisine bölücü terör örgütünün uzantısı sıfatını vererek bu şekilde bir yaklaşım içerisine girenler içine girenler noktasında da parlamentoda çok daha farklı bir uygulamanın olması gereğine inanıyorum. Şu anda bu şekilde 800'ü aşkın dosya var. Bunlar sıradan dosyalar değil, bunların üzerinde çalışılarak, bir değerlendirmeyi grubumuz yapacaktır, önümüze geldiği anda kararını vereceğiz. Bunların hepsi meclise geliyor, önümüze gelecek. Meclise geldiğinde bizler, dokunulmazlık zırhına bürünen bu zevatla ilgili kararımızı, dokunulmazlıklarını kaldırmak suretiyle vereceğiz. Ondan sonrası artık yargıya aittir."
***
Başbakanımız BDPlilere rest çektikten yaklaşık bir ay sonra İmralı ile görüşme başlattı.
Yeni açılım sürecinde özerklik başta olmak üzere PKK'ya ve Öcalan'a af dahil bir çok maddenin müzakeresi yapılıyor.
Bu kapsamda ilk adımlardan biri de dokunulmazlık geri adımı oldu.
AKP kurmayları daha önce MYK'da da yapılan değerlendirmeler ışığında, dokunulmazlık konusunda başlatılacak sürecin dondurulmasına karar verdi.
TBMM Anayasa-Adalet Karma Komisyonunun da, yaşanan gelişmeler, İmralı ile temaslar ve BDP'nin bu sürece katılımı nedeniyle, dokunulmazlık dosyalarının şimdilik gündeme alınmaması uygun bulundu.
***
Evet... İktidardan klasik bir U dönüşü daha.
Önce efelene efelene yapılan bir açıklama ve ardından gelen bir çark.
Teröristlerle kucaklaşan milletvekilleri şimdi birer barış güvercini rolünde.
Erdoğan'ın "BDPlilerin dokunulmazlıklarını kaldıracağız" sözlerini manşetten veren yandaş medya da şimdi sus pus.
Sanki Erdoğan böyle bir laf etmemiş gibi konuyu hiç gündemlerine almıyorlar.
Şimdi hepsinde bir Öcalan sevdası var.
Terörist başının faziletlerini (!) anlata anlata bitiremiyorlar.
***
Yazımızın son bölümünde AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu'nun açıklamalarını aktaralım.
Şöyle diyor Ensarioğlu: "Karşılıklı güven oluşturacak küçük adımlar, jestler çok önemli.
Bir taraftan insanların dağa çıkış sebeplerini ortadan kaldıracak hamleler yapılmalı. Çünkü, dağdan inecekler de ‘boşuna ölmedik bak bunlar da oldu’ diyebilmeli."
Bir soru ile bitirelim!
Ey Ensarioğlu, Ey Başbakan... Ya şehitlerimiz!
Onlar ne olacak?
Onlar boşuna mı öldü?
Başbakan Erdoğan eğer bir konuda çok sert açıklamalar yapıyor ise büyük bir ihtimalle tam ters istikamette adımlar atılıyordur.
Bu durumun son örneğini yeni Öcalan açılımında gördük.
Erdoğan önce sır küpüm dediği MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı İmralı'ya gönderdi ardından da BDP milletvekillerine ziyaret izni verdi.
(Gerçi açlık grevleri sırasında da görüşmeler vardı. Öcalan büyükşehir yasasına konan özerkliğin yolunu açan düzenlemeler sonrasında açlık grevlerini bitirin talimatı verdi)
Şimdi hükümet ile BDP'liler arasında lale devri yaşanıyor.
Oysa Erdoğan kısa bir süre önce (26 Kasım 2012) teröristlerle kucaklaşan BDP milletvekilleri için çok ağır ifadeler kullanmış ve dokunulmazlıklarını kaldıracağız demişti.
***
Şöyle demişti sayın Erdoğan: "Milletvekili sorumluluğu sıradan caddede yürüyen bir adamınkine benzemez. Milletvekilinin taşıdığı sorumluluk daha farklı olmalı. Ne konuştuğunu bilmeli, hareketlerine dikkat etmeli. Çok daha mütevazi olması gerekirken, silahlanmaya, ayaklanmaya çağırmak, bunlar asla TBMM çatışı altında olanlara yakışmaz. Bunun da ötesinde kendisine bölücü terör örgütünün uzantısı sıfatını vererek bu şekilde bir yaklaşım içerisine girenler içine girenler noktasında da parlamentoda çok daha farklı bir uygulamanın olması gereğine inanıyorum. Şu anda bu şekilde 800'ü aşkın dosya var. Bunlar sıradan dosyalar değil, bunların üzerinde çalışılarak, bir değerlendirmeyi grubumuz yapacaktır, önümüze geldiği anda kararını vereceğiz. Bunların hepsi meclise geliyor, önümüze gelecek. Meclise geldiğinde bizler, dokunulmazlık zırhına bürünen bu zevatla ilgili kararımızı, dokunulmazlıklarını kaldırmak suretiyle vereceğiz. Ondan sonrası artık yargıya aittir."
***
Başbakanımız BDPlilere rest çektikten yaklaşık bir ay sonra İmralı ile görüşme başlattı.
Yeni açılım sürecinde özerklik başta olmak üzere PKK'ya ve Öcalan'a af dahil bir çok maddenin müzakeresi yapılıyor.
Bu kapsamda ilk adımlardan biri de dokunulmazlık geri adımı oldu.
AKP kurmayları daha önce MYK'da da yapılan değerlendirmeler ışığında, dokunulmazlık konusunda başlatılacak sürecin dondurulmasına karar verdi.
TBMM Anayasa-Adalet Karma Komisyonunun da, yaşanan gelişmeler, İmralı ile temaslar ve BDP'nin bu sürece katılımı nedeniyle, dokunulmazlık dosyalarının şimdilik gündeme alınmaması uygun bulundu.
***
Evet... İktidardan klasik bir U dönüşü daha.
Önce efelene efelene yapılan bir açıklama ve ardından gelen bir çark.
Teröristlerle kucaklaşan milletvekilleri şimdi birer barış güvercini rolünde.
Erdoğan'ın "BDPlilerin dokunulmazlıklarını kaldıracağız" sözlerini manşetten veren yandaş medya da şimdi sus pus.
Sanki Erdoğan böyle bir laf etmemiş gibi konuyu hiç gündemlerine almıyorlar.
Şimdi hepsinde bir Öcalan sevdası var.
Terörist başının faziletlerini (!) anlata anlata bitiremiyorlar.
***
Yazımızın son bölümünde AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu'nun açıklamalarını aktaralım.
Şöyle diyor Ensarioğlu: "Karşılıklı güven oluşturacak küçük adımlar, jestler çok önemli.
Bir taraftan insanların dağa çıkış sebeplerini ortadan kaldıracak hamleler yapılmalı. Çünkü, dağdan inecekler de ‘boşuna ölmedik bak bunlar da oldu’ diyebilmeli."
Bir soru ile bitirelim!
Ey Ensarioğlu, Ey Başbakan... Ya şehitlerimiz!
Onlar ne olacak?
Onlar boşuna mı öldü?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Bayram Çoşgun / diğer yazıları
- Teröriste kravat taktırınca! / 01.03.2025
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024