Malumunuz hemen her gün gündemi değerlendirmeye, yapılan açıklamaları yorumlamaya, ortak paydalar oluşturarak hep beraber doğruya gitme arzu ve amacındayız.
Ama zor bir yol. Çünkü ne iktidar ortak payda arayışında ve ne de muhalefet. Hepsi kutuplaşmadan besleniyor, varlıklarını ikame ettiriyorlar. Vatandaş da kutuplaşmış, taraftarlaşmış hatta holiganlaşmış. Elinden ekmeğini al, işten at ama liderine, partisine laf etme.
Dediğim gibi zor bir iş. Bugün dediğini, dün inkar eden, dün dediğini bugün yalanlayan, en hassas konularda bile yeri gelince, 'bilmiyorduk, aldatıldık' gibi basit savunma ve bu savunmaya ikna olan kalabalıkları yorumlamak insanı hem yoruyor, hem de karamsarlaştırıyor.
Onun için bu güzel Regaib Kandil sabahı, mübarek Cuma günü güzel insanlardan, Allah'tan korkan yöneticilerden ve hesap verme bilincindeki idarecilerden bahsedelim.
Kim geldi aklınıza? Tabi ki İmam Ali (a.s). Hz. Peygamberin (s.a.a.v) 'bildiğim her şeyi O'na da öğrettim, maddi ve manevi vasim, ilim şehrimin kapısıdır' dediği İmam Ali'nin, atadığı valisine emir ve tavsiyelerini bir kez daha okuyup, günümüz idarecileriyle kıyaslayalım.
Yönetici ile halkın kaynaşması
"Her ne sebeple olursa olsun valiler, uzun süre reaya ve beradan ayrı kalmamalıdır. Zira bu ayrı kalış, bir yandan zulüm kapılarını aralayarak fırsatçıları harekete geçirir. Diğer taraftan da halkın ülke meselelerine karşı ilgisini azaltır.
Şunu da bilmek gerekir ki, perdenin arkasında halk, perdenin öbür yanında neler olup bittiğini göremez. Bakışlarında olayların büyüğü küçülür, küçüğü büyür, iyiliği kötü, kötülüğü iyi görür. Doğruyu yanlıştan ayıramaz. Hak ile batıl birbirine karışır. Neticede valilerde bir beşerdir. Halkın, kendisinden sakladığı işleri nereden bilecek? Gerçeğin apaçık belirtileri yok ki, bununla doğruları yanlıştan ayırabilirsin.
Ey Malik! Sen iki insan tipinden birisin;
1-İyilik yapmaya vakfetmiş bir insan olarak ortaya çıkarsın ki, uzun sure halktan uzak kalırsın. Halın acil ihtiyaçlarını karşılayamaz, cömertçe dağıtım yapamazsın.
2-Hor görülen ve cimrilik yapan bir adam olarak algılanırsın ki, bu ihtimale göre fakirler, yapacağın iyilikten ümidini kesip, üzülürler ve bir daha senden bir şey istemeye cesaret edemezler. Allah şöyle buyurmaktadır; "Bunlar öyle insanlardır ki, cimrilik ederler ve insanlara da cimriliği emrederler. Allah'ın kendilerine verdiğini gizlerler." (Nisa 37)
Oysa halkın senden istediği şeylerin çoğu, mantığa ve vicdana dayanan, mutlak adalet gibi sana fazla yük ve zahmeti ağır olmayan şeylerdir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eseri s:752-53)
"Ey Malik! Allah'tan korkmalı, emirlerine uymalı ve yasakladığı şeylerden uzak durmalısın. Zira Allah buyuruyor ki; "Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip, kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir." (Ali İmran, 104) (s:746)
Bu nedenle K. Kerim'de açıklanan farzlara uymayı, sünneti seniyye ile olgunlaşıp kamil bir insan olmayı ilke haline getirmelisin. Zira huzur ve mutluluk ilahi ahkama sımsıkıya bağlanmaktan geçer. En düşük derecelere (esfele safiline) düşmek ise, itikadı hükümleri inkar etmekle olur.
Öte yandan Allah'ın günahsız kullarına el uzatmak, tatlı sözlerle onlara güven vermek, onları ciddiye almak ve ruh temizliği ile güçlendirmek gerekir.
Zorbaların üzerine cesaretle giderek, onları önce dil ile uyarmak, sonra el ile müdahale etmek, daha sonrada içten tepki göstererek din-i mübine yardım etmek gerekir. Zira Yüce Allah, İslam dinine yardım edenlerin başarılı ve onurlu olacaklarını vaat etmiştir.
"Ey inananlar! Siz, eğer siz Allah'a (ın dinine) yardım ederseniz, (Allah da) size yardım eder. Ayaklarınızı (hakkı koruma yolunda) sağlam tutar." (Muhammed Suresi, 24) O halde haklı olduğun davada Allah'tan başka hiç kimseden korkman geremez.
Basit gibi görünen ancak dini hükümlere ters düşen şeylere yönelip isyan eden nefis atını, kement bağı ile bağlamalısın. Allah buyurur ki; "Nefis daima kötülüğü emredicidir. Meğer Rabbimin esirgediği nefis ola, Rabbim bağışlayan, esirgeyendir." (Yusuf, 53)
Cenab-ı Hakk'ın rahmetinden uzaklaşan kişi, yasaklanan lezzetlere yönelir ve kötü işler yapma gayretine girer.
Ey Malik! Bilmiş ol ki! Uhdenize verilen Mısır'da, senden önce adi ve zalim birçok devlet adamı hüküm sürmüştür.
Nasıl ki, senden önce Mısır'da görev yapan valilerin ve hükümdarların icraatlarına bakıp, eleştiriyorsan, halk da şimdi senin yaptığın işlere bakarak seni eleştireceklerdir.
Eğer halk, hayırlı ve yararlı işler yaptığına inanırsa, hem seni salihler zümresinden sayar, hem de dilden dile dolaşan güzel sözlerle tutum ve davranışının iyi olduğuna karar verir.
Bu bakımdan güzel ve faydalı işlere yönelmek, istek ve arzulara gem vurarak, helal olmayan şeylerden uzak durmak, nefsine zor gelse de dinin doğrultusunda hareket etmek gerekir." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali, s.747-48)
Güzel yöneticilerle birlikte olmak ümidiyle…
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025