Yoğunluklu gündemi Suriye olan bir haftayı daha geride bıraktık.
Yine içerden ve dışardan ilginç açıklamalar geldi.
Bugünkü yazımızda bu açıklamalardan oluşan bir "EN"ler listesi yapmaya çalıştım.
Herhangi bir yorum yapmadan dikkatlerinize sunuyorum.
Haftanın itirafı-1:
İsrail ordusu eski komutanlarından Moşe Elad:
“Arap Baharı, şimdiye kadar İsrail'in gerçekleştirmekten aciz kaldığı stratejik kazanımları gerçekleştirdi. Bunun başında da bize düşman olan Arap Gücü olarak bilinen Suriye'nin yıkımıdır. Suriye, yıllardır bizim için en çetin düşmandı. Şimdi Suriye kan kaybediyor, askeri gücünü yitiriyor. Üstelik İsrail'e hiçbir zarar gelmeden, İsrail'e bir tek kurşun bile sıkmadan.”
Haftanın itirafı-2:
İsyancı Özgür Suriye Ordusu'nun siyasi danışmanı Bessam el-Dade:
“Kimyasal silah üretebilecek hammadde ve kapasiteye sahibiz, gerektiğinde kullanırız.”
Haftanın yersiz çıkışı:
Başbakan Erdoğan:
“Şu anda dünyada 100'ü aşkın ülke Suriye Ulusal Koalisyon Lideri Muaz el-Hatib ve ekibinin liderliğini kabul etmiş vaziyette. Bu ne demek? ‘Ey Esed, biz seni artık tanımıyoruz, hadi defol’ demektir.”
Haftanın uyarısı:
Irak Başbakanı Nuri el-Maliki:
“Türkiye’nin yakında parçalanacağını düşünüyorum. Şu an Türkiye’deki sorunlar günlük hale gelmeye başladı. Erdoğan’ın kafasında ise bölgedeki sorunları yaymak için farklı düşünceler var, Suriye ve Irak'ı dönüştürmek istiyor. Ancak Erdoğan önce ülkesini Suriye krizinden çıkarsın, sonra Irak’la ilgili ne yapacağını düşünsün. Başbakan Erdoğan çok fazla konuşuyor ve her seferinde devletlerarası diplomatik ilişki adabına aykırı sözler sarf ediyor. Sunduğu projelerin arkasında ise hem Türkiye için hem de bölge için sorun oluşturacak birçok mesele var.”
Haftanın esprisi:
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu:
Büyükelçilerle birlikte Anıtkabiri ziyaret eden Davutoğlu özel deftere, hükümet olarak, “yurtta sulh, cihanda sulh" politikası izlediklerini yazdı.
Haftanın çirkinliği:
Suudi Arabistanlı Vahhabi müftü Muhammed el-Arifi:
Suriye'deki militanların iki yıldır savaştıklarını, bu yüzden uzun süredir cinsel ilişkiye giremediklerini söyleyen Müftü el-Arifi "mücahit" olarak nitelendirdiği yabancı militanların Suriyeli kadınlarla ilişkiye girerek cinsel arzularını tatmin edebileceğini, böylece militanların "Suriyelileri öldürmek için kararlılığının artacağını" savundu.
Sözde müftü, militanların cinsel isteklerini karşılamanın cennete gitmek için yerine getirilmesi gereken bir görev olduğunu da iddia etti.
Yine içerden ve dışardan ilginç açıklamalar geldi.
Bugünkü yazımızda bu açıklamalardan oluşan bir "EN"ler listesi yapmaya çalıştım.
Herhangi bir yorum yapmadan dikkatlerinize sunuyorum.
Haftanın itirafı-1:
İsrail ordusu eski komutanlarından Moşe Elad:
“Arap Baharı, şimdiye kadar İsrail'in gerçekleştirmekten aciz kaldığı stratejik kazanımları gerçekleştirdi. Bunun başında da bize düşman olan Arap Gücü olarak bilinen Suriye'nin yıkımıdır. Suriye, yıllardır bizim için en çetin düşmandı. Şimdi Suriye kan kaybediyor, askeri gücünü yitiriyor. Üstelik İsrail'e hiçbir zarar gelmeden, İsrail'e bir tek kurşun bile sıkmadan.”
Haftanın itirafı-2:
İsyancı Özgür Suriye Ordusu'nun siyasi danışmanı Bessam el-Dade:
“Kimyasal silah üretebilecek hammadde ve kapasiteye sahibiz, gerektiğinde kullanırız.”
Haftanın yersiz çıkışı:
Başbakan Erdoğan:
“Şu anda dünyada 100'ü aşkın ülke Suriye Ulusal Koalisyon Lideri Muaz el-Hatib ve ekibinin liderliğini kabul etmiş vaziyette. Bu ne demek? ‘Ey Esed, biz seni artık tanımıyoruz, hadi defol’ demektir.”
Haftanın uyarısı:
Irak Başbakanı Nuri el-Maliki:
“Türkiye’nin yakında parçalanacağını düşünüyorum. Şu an Türkiye’deki sorunlar günlük hale gelmeye başladı. Erdoğan’ın kafasında ise bölgedeki sorunları yaymak için farklı düşünceler var, Suriye ve Irak'ı dönüştürmek istiyor. Ancak Erdoğan önce ülkesini Suriye krizinden çıkarsın, sonra Irak’la ilgili ne yapacağını düşünsün. Başbakan Erdoğan çok fazla konuşuyor ve her seferinde devletlerarası diplomatik ilişki adabına aykırı sözler sarf ediyor. Sunduğu projelerin arkasında ise hem Türkiye için hem de bölge için sorun oluşturacak birçok mesele var.”
Haftanın esprisi:
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu:
Büyükelçilerle birlikte Anıtkabiri ziyaret eden Davutoğlu özel deftere, hükümet olarak, “yurtta sulh, cihanda sulh" politikası izlediklerini yazdı.
Haftanın çirkinliği:
Suudi Arabistanlı Vahhabi müftü Muhammed el-Arifi:
Suriye'deki militanların iki yıldır savaştıklarını, bu yüzden uzun süredir cinsel ilişkiye giremediklerini söyleyen Müftü el-Arifi "mücahit" olarak nitelendirdiği yabancı militanların Suriyeli kadınlarla ilişkiye girerek cinsel arzularını tatmin edebileceğini, böylece militanların "Suriyelileri öldürmek için kararlılığının artacağını" savundu.
Sözde müftü, militanların cinsel isteklerini karşılamanın cennete gitmek için yerine getirilmesi gereken bir görev olduğunu da iddia etti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Bayram Çoşgun / diğer yazıları
- Teröriste kravat taktırınca! / 01.03.2025
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024