Hadisler ve günümüz Müslümanları

İslam'ın ekmel yani mükemmel ve evrensel bir din olduğuna, Hz. Muhammed'den sonra Peygamber gelmeyeceğine, iman ehli olmak, ahirette kurtuluşa ermek için Allah'ın varlık ve birliğine ve de Hz. Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şahitlik etmek gerektiğine itirazı olan var mı?
Görünüşte yoktur. Ama Müslümanların bu itikadını zedelemek için İslam dünyasında hem içerden, hem de dışarıdan birçok anlayışlar dillendirildi. Bu anlayış ve görüşler İslam inancına hiçbir zarar veremez. Ama Müslümanların imanına dünden bugüne çok zarar verdi, veriyor. 
Bir Müslümanın en büyük kaybı nedir, diye sorsam ne cevap verirsiniz? Ben, imanıdır, cevabını veririm. Bugün Müslümanların imanını çalıyorlar. BOP adı altında çalıyorlar. Medeniyetler İttifakı, Ilımlı İslam, Dinlerarası Diyalog, İbrahimî Dinler, iftar sofraları, beraber ibadet etme mantığı, Batı kültürünü övme, benimseme, taklit etme, özgürlük, çağdaşlaşma vs. kavramlarıyla çalıyorlar.
Müslümana karşı Haçlı ittifakında yer alma, destek verme, Müslümanlara zulmedilmesine ses çıkarmama, mezhep ayrımcılıkları ile Müslümanları tekfir etme, zan altında bırakma, hedef gösterme şeklinde çalıyorlar.
Acı olan ise Müslümanların, bu hırsızlara gülümsemesi, alkışlaması, laf kondurmaması, hatta Allah dostu, diyerek fedailik yapmasıdır. 
İman hırsızlarının akıbeti bellidir. Peki, bu hırsızlara yem olan Müslümanların hali nice olur, diye hiç düşündünüz mü?
Örneğin Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor; "Mescitler, binerli binerli gruplarla, hatta daha çok sayıda cemaatlerle dolup taşacak; lakin içlerinden tek bir mü'min çıkmayacaktır." (Gümüşhanevî, Ramuz, 2/3742).
Camiye niçin gidilir? Namaz kılmak için. Namazı kim kılar? Müslüman olanlar. Ama Peygamber Efendimiz, 'Onlar Müslüman değildir' diyor. Yoksa imanlarını mı çaldırdılar da haberleri yok!
 "Öldüren niye öldürdüğünü, öldürülen de niye öldürüldüğünü bilmeyecektir." (Müslim, Fiten, 55).
"Kim Müslüman'a kılıç kaldırırsa, o Muhammed ümmeti değildir, Müslümanla savaşmak küfürdür." (Müslim, Sahih, İman, 162 (99); 116 (64); (Tirmizi, Sünen İman 15 (2636).
"La ilahe illallah Muhammed Rasûlullah, tevhit cümlesine iman ve ikrar eden bir Müslümanın canı, malı, ırzı ve toprağı, Allah'ın katında Beytullah'tan daha kıymetlidir; ona kastetmek, Kâbe'yi yıkmaktan daha ağır bir vebaldir." (İbn Mace, Fiten, II/1297).
Sadece son 20 yılda 6 milyondan fazla Müslüman katledildi, namuslarına kastedildi, vatanları talan edildi ve sürüldüler. 
Katledenlerin bir kısmı Yahudi ve Hıristiyanlardır. Ama bu katliamları yaparken kullandıkları Müslüman kılıklı idareciler, aşiret ve cemaat liderleriydi. Onlar da bir tarafta dursun!
Irak'ta, Libya'da, Mısır'da, Yemen'de, Suriye'de yaşanan Müslüman katliamlarını ve hâlâ devam eden bu vahim tabloyu hangi ruh haliyle izledik? Elimiz, dilimiz, gönlümüz kimden yana tavır takındı?
Bu katliamların sebebini Saddam, Esad, Kaddafi vs. kişilerin üzerine yıkarak, 'onların yüzünden' mantığını mı, savunduk? Peki, bu mantık İslam ölçülerine, yukarıdaki hadislere uyuyor mu?    
Bu ülkede, 'Şiilerin katli vaciptir' diyen deccaller çıktı. Onlara karşı tavrın nasıl oldu, destekledin mi, yoksa sustun mu? Bak! Allah (c.c) ne diyor:
"Onları ateşe çağıran öncüler kıldık! Kıyamet günü onlar yardım görmezler." (Kur'an, Kasas, 28/41) 
Ama efendim, hepsi namazında, niyazında, sakallı, geniş elbise giyiyor, sarık sarıyor, takım elbiseli, kravatlı, ilahiyat okumuş, doçent, prof. Kur'an, hadis, fıkıh biliyor bizler de, onların dediklerine inanıyorduk, diyenlerin bu mazereti geçerli midir?
Ben bilmem. Yarın ayet ve hadislere bakalım; nasıl uyarı, ikaz ve tehditler var.