Sözün başında şunun altını çizelim; hocaların siyasi görüşlerini cami kürsülerine ve minberlerine taşımaları çok çirkin ve çok ayıp bir davranış.
Her şeyden önce bu arkadaşlar Devletin memurudurlar, asla hükumetin memuru değildirler ve arkalarında saf tutan cemaat içinde her partiden görevliler veya her partiye sempati duyan insanlar vardır.
Zaman zaman sosyal medyaya düşen partizanca konuşmaları dinlerken sanki o caminin imamını değil de falanca partinin mahalle başkanını ya da ilçe başkanını dinliyormuş gibi bir hisse kapılıyorsunuz.
Siyasete çok meraklı olanlar, tam da zamanıdır gider istifasını verir ve gönlündeki partiden aday olur ve salonda, sokakta, meydanda partisini anlatır.
Bu söylediklerimiz elbette bütün devlet memurları için geçerlidir ama, takdir edersiniz ki caminin, cami kürsüsünün, mihrabının ve minberinin hem Hak nezdinde hem de halk nezdinde özel bir yeri vardır, o makamlar bütün bir milletin birlik ve beraberliğinin anlatıldığı makamlardır, asla ve asla her hangi bir siyasi partinin propaganda aracı yapılamazlar.
İster hacı ister hoca olalım, ya da sıradan bir Müslüman olalım, hepimizin boynunun borcu; her zaman ve zeminde Yüce İslam'ın izzetini korumak, gerektiğinde savunmak ve en önemlisi de layıkı vechile temsil etmektir.
Makamı, mevkii, mesleği, meşrebi ve de mezhebi ne olursa olsun hiç kimsenin Yüce İslam'ı her hangi bir menfaatine aracı olarak kullanma hakkı da yoktur, haddine de değildir ve böyle bir yetkisi de yoktur.
İslam'ın izzetini korumak, şanına yakışır bir biçimde temsil etmek, her türlü çıkarın, her türlü makamın ve mevkiin kat kat üstünde, kat kat önünde ve öncelikli olmalıdır.
Partimizin çıkarı için İslam'ın kırmızı çizgilerinin çiğnenmesine göz yumuyorsak bize yazıklar olsun.
Partimizin menfaati için Yüce İslam'ın helal ve haram ilkelerinin değişmesine ve de değiştirilmesine razı oluyorsak, ses çıkarmıyorsak binlerce defa yazıklar olsun bize.
Hacı olalım olmayalım, hoca olalım olmayalım, eğer Müslümanlık iddiasındaysak kesin olarak bilelim ki; sizin partiden evvel, bizim partiden çok evvel ve onların partiden çok çok evvel "Mü'minler ancak kardeştir" ilkesi hepimizi bağlamaktadır ve hepimizin ortak adı Hak katında "Müslüman" olarak ilan edilmiştir.
Her şeyden önce bu arkadaşlar Devletin memurudurlar, asla hükumetin memuru değildirler ve arkalarında saf tutan cemaat içinde her partiden görevliler veya her partiye sempati duyan insanlar vardır.
Zaman zaman sosyal medyaya düşen partizanca konuşmaları dinlerken sanki o caminin imamını değil de falanca partinin mahalle başkanını ya da ilçe başkanını dinliyormuş gibi bir hisse kapılıyorsunuz.
Siyasete çok meraklı olanlar, tam da zamanıdır gider istifasını verir ve gönlündeki partiden aday olur ve salonda, sokakta, meydanda partisini anlatır.
Bu söylediklerimiz elbette bütün devlet memurları için geçerlidir ama, takdir edersiniz ki caminin, cami kürsüsünün, mihrabının ve minberinin hem Hak nezdinde hem de halk nezdinde özel bir yeri vardır, o makamlar bütün bir milletin birlik ve beraberliğinin anlatıldığı makamlardır, asla ve asla her hangi bir siyasi partinin propaganda aracı yapılamazlar.
İster hacı ister hoca olalım, ya da sıradan bir Müslüman olalım, hepimizin boynunun borcu; her zaman ve zeminde Yüce İslam'ın izzetini korumak, gerektiğinde savunmak ve en önemlisi de layıkı vechile temsil etmektir.
Makamı, mevkii, mesleği, meşrebi ve de mezhebi ne olursa olsun hiç kimsenin Yüce İslam'ı her hangi bir menfaatine aracı olarak kullanma hakkı da yoktur, haddine de değildir ve böyle bir yetkisi de yoktur.
İslam'ın izzetini korumak, şanına yakışır bir biçimde temsil etmek, her türlü çıkarın, her türlü makamın ve mevkiin kat kat üstünde, kat kat önünde ve öncelikli olmalıdır.
Partimizin çıkarı için İslam'ın kırmızı çizgilerinin çiğnenmesine göz yumuyorsak bize yazıklar olsun.
Partimizin menfaati için Yüce İslam'ın helal ve haram ilkelerinin değişmesine ve de değiştirilmesine razı oluyorsak, ses çıkarmıyorsak binlerce defa yazıklar olsun bize.
Hacı olalım olmayalım, hoca olalım olmayalım, eğer Müslümanlık iddiasındaysak kesin olarak bilelim ki; sizin partiden evvel, bizim partiden çok evvel ve onların partiden çok çok evvel "Mü'minler ancak kardeştir" ilkesi hepimizi bağlamaktadır ve hepimizin ortak adı Hak katında "Müslüman" olarak ilan edilmiştir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025