YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün geçtiğimiz hafta Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ı ziyaret etmesi ve Yalman'ın görüşmede "YÖK Yasa Taslağına karşı tepkinizi üniversitelerin açılışlarında koyun" şeklinde öneride bulunması köşe yazarlarınca tartışılmaya devam ediyor.
Yazarların tamamına yakını, Gürüz'ün YÖK Yasa Tasalğı'na karşı Genelkurmay'dan destek aramasını "hayra alamet bir gelişme" olarak değerlendirmiyor. Öte yandan, TSK'nin demokratik teamülleri aşarak üniversitelere müdahele etmesi de tasvip edilmiyor. Bu çerçevede şu görüşü öne çıkartmak mümkün: "Nasıl ki siyasetin üniversitelere karışması arzu edilmiyorsa, TSK'nin da bu kuruluşlara müdahele etmesi kabul edilemez."
Gelişmeye ilişkin 4 köşe yazarından görüşleri aktarıyoruz şimdi. Yazarların altında yer alan başlıklar bize ait...
İSMET BERKAN-RADİKAL
TSK'nın taslakla bu şekilde ilgilenmesi doğal değil
"Yüksek Öğrenim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz ile beraberindeki bazı rektörlerin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman tarafından davet edilmeleri pek hoş bir görüntü değildi. Tam da YÖK Yasası değişikliği tartışmalarının ortasına denk gelen bu görüşme beklendiği gibi bazı eleştirilere yol açtı ama unutulmaya da yüz tuttu.
Daha doğrusu tam unutulmaya yüz tutmuştu ki, Genelkurmay Genel Sekreterliği'nden yapılan bir yazılı açıklama tartışmayı yeniden
alevlendirdi ve genişletti.
Genelkurmay'a göre Kara Kuvvetleri Komutanı'nın yaptığı bu görüşme
Genelkurmay'ın bilgisi dahilinde ve onayıyla yapılmıştı, ayrıca 'bünyesinde 21 yükseköğrenim kurumunu barındıran' TSK'nın eğitim meseleleriyle ilgilenmesi doğaldı.
Kimse kusura bakmasın ama hayır, TSK'nın YÖK yasa değişikliği tartışmalarıyla bu biçimde ilgilenmesi doğal değildir.
Bakın, gerek Kara Kuvvetleri Komutanı'nın yaptığı görüşme ve gerekse Genelkurmay'ın yazılı açıklaması sonrası demokratik ortamda yürütülen tartışmanın doğası tepeden tırnağa değişti.
Ortada gayet medeni ölçülerde devam eden ve bir sonuç alınabilecekmiş gibi duran bir tartışma var. Bu amaçla Üniversitelerarası Kurul hükümetin tasarısına karşı bir tasarı hazırlama kararı aldı, hükümet de onu beklemekten yana.
Bu amaçla Türkiye üniversitelerindeki 80 bin öğretim elemanından görüş alınacağını bizzat YÖK Başkanı açıkladı.
Hükümetin tasarısına muhalefet partisi karşı, basın karşı, üniversiteler karşı, diğer siyasi partiler karşı...
Bu, son derece sağlıklı bir demokratik ortamı gösteriyor. Bir demokraside bu denli hayati bir yasa nasıl yapılırsa, nasıl tartışılırsa Türkiye de öyle yapıyordu. Taa ki işin içine asker girene kadar.
Şimdi birdenbire tartışmanın doğası değişti. Şimdi konu ansızın hükümetle asker arasında bir bilek güreşinin aday konularından biri haline geldi. Hükümet yasayı değiştirse bir türlü, geri çekilse bir türlü...
Oysa o yazılı açıklama olmasaydı."
MURAT YETKİN-RADİKAL
Irak'a asker göndermeyi hükümete bırakan TSK,
eğitime nasıl el atar?
"Tartışma üniversite bünyesindeki görüş ayrılığını da su yüzüne çıkardı. Gürüz'le birlikte Yalman'a gidenler arasında olan Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras, komutana gitmelerinin ne yadırganacak, ne de büyütülecek bir yanı olduğu görüşünde. YÖK Genel Kurulu üyesi Prof. Dr. Ülkü Arzak ise, tam tersine, temasın normal olmadığını, bu görüşme öncesinde diğer YÖK üyelerinin dahi görüşünün alınmadığını söylüyor. Öğretim Üyeleri Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Kadri Erdin de Gürüz'ü bu nedenle eleştirenler arasında.
Bu tartışmada tehlikeli bir yan var.
O da Genelkurmay açıklamasının son bölümünde dikkat çekilen konuyla ilgili. Cümle şöyle: "TSK, Anayasamızın 42'inci maddesinde de açıkça ifade edildiği gibi 'Türkiye'de eğitim ve öğretim Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre devletin gözetim ve denetimi altında yapılır' ilkesini yürekten benimsemektedir."
Tehlike, bu cümlenin Gürüz ve sekiz rektörün Yalman'a gitmesini eleştiren ya da tartışan herkesin, sanki Anayasa'nın 42'nci maddesine, eğitimin Atatürk ilkeleri, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre yapılmasına karşı olduğu şeklinde yorumlanmasıdır. Mevcut YÖK Yasası, YÖK yönetimi ve onun uygulamalarına ilişkin her eleştirinin sanki laik Cumhuriyet ve demokratik rejime karşı işlenmiş bir Anayasa suçu imiş gibi değerlendirilmesidir. Asli görevi arasında olan Irak'a asker gönderme gibi hayati bir konuda kararı hükümete bırakma olgunluğunda olan TSK'nın eğitim politikasını hükümetin elinden alma gibi bir niyeti olduğunu kimse öne sürecek durumda değil."
TAHA AKYOL-MİLLİYET
Üniversitelere asker de karışmasın!
ASKER YÖK'e niye karışır? Şu kadar askeri okul olduğu için değil, irtica endişesinden dolayı...
Onun için Komutan (Aytaç Yalman) diyor ki:
"Üniversite açılışlarında mesaj verin!"
Ama komutanın istediği klasik "mesaj", toplumun sadece bir kesiminin görüşüdür. Akademik camiada bile çok farklı görüşler var.
Üstelik akademik camia ve onu temsilen Üniversitelerarası Kurul uzlaşma yanlısı, tamamen 'serbest' bir üniversite yanlısı! Sadece iktidarın değil, 'devlet'in de karışmayacağı bir YÖK yanlısı...
Marjinal irticai gruplar yok mu? Var elbette... Ama, şehirleşmenin, ticarileşmenin, eğitimin, dışa açılmanın, bir kelimeyle orta sınıfın bu kadar geliştiği, türbanın bir orta sınıflaşma simgesine dönüştüğü bir ülkede hiç irtica "tehlike" haline gelebilir mi?!
Bunun cevabını tarihî metinlerde bulamayız. Cumhuriyet'in 'cumhur'u tanıması, yani devletin milleti doğru teşhis etmesi gerekir: Bu da eğitim, şehirleşme, ticarileşme gibi süreçlere ilişkin sosyal bilimsel araştırmalarla mümkün olur.
Bunu kim yapacak? Üniversite! Siyasi iktidarın da, MGK'nın da etki altına alamayacağı, akademik dünyanın çoğulculuğuna sahip bir üniversite...
Bırakınız, öyle bir üniversite olsun...
YALÇIN DO?AN-HÜRRİYET
YÖK sıkışınca askerden yardım istedi!..
"Yaklaşık kırk sayfa. Genelkurmay Başkanlığı, YÖK tasarısıyla ilgili eleştirilerini kırk sayfada topluyor ve Milli Eğitim Bakanlığı'na gönderiyor.
Asker ve YÖK tasarısı?.. Bir çiçekçi ile astronot olmak arasında ne kadar ilgi varsa, askerle üniversite tasarısı arasında da o kadar ilişki var!.. Ancak, askeri konuya dahil eden, ne yazık ki, siviller. Üstelik, başta YÖK Başkanı, bazı rektörler.
Geçen hafta YÖK Başkanı ile bazı rektörler Kara Kuvvetleri Komutanı tarafından davet ediliyor. Görüşmede YÖK Başkanı Kemal Gürüz, komutandan YÖK tasarısını engellemek konusunda destek istiyor. Komutan da, destek sözü veriyor.
Sıkıştığını hissettiği anda, askere sığınmak, askere şikayet etmek!. Akademik anlayış açısından yüz karası. Üniversite özerkliği açısından vahim!.. Sivil mantığın iflası!..
Siz hiç duyuyor musunuz?.. Fransa, İtalya, Almanya, İrlanda, Portekiz, İsveç, herhangi bir AB ülkesinde, bir kuvvet komutanının, o ülke hükümetinin hazırladığı üniversite tasarısı hakkında bilgi almak üzere, bazı rektörleri davet ettiğini ve makamında görüştüğünü?..
Ama, Türkiye'de bu olağan!.. YÖK Başkanı ve üniversite yönetimleri, askerle hiç ilgisi bulunmayan bir tasarı için, askerin kapısını çalıyor. Batı'da, böyle bir konuda ne askerin kapısını çalan var, ne de bir komutan, bu konuda üniversite yönetimlerini kabul ediyor.
Sonra da, gelsin AB'ye uyum paketleri, demokrasi manzumeleri!..
Askerlerin Milli Eğitim Bakanlığı'na gönderdiği kırk sayfalık görüşte:
* Üniversiteler siyasallaşmasın.
* Üniversiteler siyasal baskı altında tutulmasın.
* Üniversiteler dogmadan arınsın.
* Yeni üniversiteler ülke ihtiyaçlarına göre kurulsun.
* Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaçları göz önünde bulundurulsun.
Kimsenin itiraz edemeyeceği bu ve benzeri görüşler. Ama, askere devreye sokarak, asker üzerinden hükümete sopa göstermek!..
Ah, biz siviller!..
Ah, siz hocalarımız!..."m
Yazarların tamamına yakını, Gürüz'ün YÖK Yasa Tasalğı'na karşı Genelkurmay'dan destek aramasını "hayra alamet bir gelişme" olarak değerlendirmiyor. Öte yandan, TSK'nin demokratik teamülleri aşarak üniversitelere müdahele etmesi de tasvip edilmiyor. Bu çerçevede şu görüşü öne çıkartmak mümkün: "Nasıl ki siyasetin üniversitelere karışması arzu edilmiyorsa, TSK'nin da bu kuruluşlara müdahele etmesi kabul edilemez."
Gelişmeye ilişkin 4 köşe yazarından görüşleri aktarıyoruz şimdi. Yazarların altında yer alan başlıklar bize ait...
İSMET BERKAN-RADİKAL
TSK'nın taslakla bu şekilde ilgilenmesi doğal değil
"Yüksek Öğrenim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz ile beraberindeki bazı rektörlerin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman tarafından davet edilmeleri pek hoş bir görüntü değildi. Tam da YÖK Yasası değişikliği tartışmalarının ortasına denk gelen bu görüşme beklendiği gibi bazı eleştirilere yol açtı ama unutulmaya da yüz tuttu.
Daha doğrusu tam unutulmaya yüz tutmuştu ki, Genelkurmay Genel Sekreterliği'nden yapılan bir yazılı açıklama tartışmayı yeniden
alevlendirdi ve genişletti.
Genelkurmay'a göre Kara Kuvvetleri Komutanı'nın yaptığı bu görüşme
Genelkurmay'ın bilgisi dahilinde ve onayıyla yapılmıştı, ayrıca 'bünyesinde 21 yükseköğrenim kurumunu barındıran' TSK'nın eğitim meseleleriyle ilgilenmesi doğaldı.
Kimse kusura bakmasın ama hayır, TSK'nın YÖK yasa değişikliği tartışmalarıyla bu biçimde ilgilenmesi doğal değildir.
Bakın, gerek Kara Kuvvetleri Komutanı'nın yaptığı görüşme ve gerekse Genelkurmay'ın yazılı açıklaması sonrası demokratik ortamda yürütülen tartışmanın doğası tepeden tırnağa değişti.
Ortada gayet medeni ölçülerde devam eden ve bir sonuç alınabilecekmiş gibi duran bir tartışma var. Bu amaçla Üniversitelerarası Kurul hükümetin tasarısına karşı bir tasarı hazırlama kararı aldı, hükümet de onu beklemekten yana.
Bu amaçla Türkiye üniversitelerindeki 80 bin öğretim elemanından görüş alınacağını bizzat YÖK Başkanı açıkladı.
Hükümetin tasarısına muhalefet partisi karşı, basın karşı, üniversiteler karşı, diğer siyasi partiler karşı...
Bu, son derece sağlıklı bir demokratik ortamı gösteriyor. Bir demokraside bu denli hayati bir yasa nasıl yapılırsa, nasıl tartışılırsa Türkiye de öyle yapıyordu. Taa ki işin içine asker girene kadar.
Şimdi birdenbire tartışmanın doğası değişti. Şimdi konu ansızın hükümetle asker arasında bir bilek güreşinin aday konularından biri haline geldi. Hükümet yasayı değiştirse bir türlü, geri çekilse bir türlü...
Oysa o yazılı açıklama olmasaydı."
MURAT YETKİN-RADİKAL
Irak'a asker göndermeyi hükümete bırakan TSK,
eğitime nasıl el atar?
"Tartışma üniversite bünyesindeki görüş ayrılığını da su yüzüne çıkardı. Gürüz'le birlikte Yalman'a gidenler arasında olan Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras, komutana gitmelerinin ne yadırganacak, ne de büyütülecek bir yanı olduğu görüşünde. YÖK Genel Kurulu üyesi Prof. Dr. Ülkü Arzak ise, tam tersine, temasın normal olmadığını, bu görüşme öncesinde diğer YÖK üyelerinin dahi görüşünün alınmadığını söylüyor. Öğretim Üyeleri Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Kadri Erdin de Gürüz'ü bu nedenle eleştirenler arasında.
Bu tartışmada tehlikeli bir yan var.
O da Genelkurmay açıklamasının son bölümünde dikkat çekilen konuyla ilgili. Cümle şöyle: "TSK, Anayasamızın 42'inci maddesinde de açıkça ifade edildiği gibi 'Türkiye'de eğitim ve öğretim Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre devletin gözetim ve denetimi altında yapılır' ilkesini yürekten benimsemektedir."
Tehlike, bu cümlenin Gürüz ve sekiz rektörün Yalman'a gitmesini eleştiren ya da tartışan herkesin, sanki Anayasa'nın 42'nci maddesine, eğitimin Atatürk ilkeleri, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre yapılmasına karşı olduğu şeklinde yorumlanmasıdır. Mevcut YÖK Yasası, YÖK yönetimi ve onun uygulamalarına ilişkin her eleştirinin sanki laik Cumhuriyet ve demokratik rejime karşı işlenmiş bir Anayasa suçu imiş gibi değerlendirilmesidir. Asli görevi arasında olan Irak'a asker gönderme gibi hayati bir konuda kararı hükümete bırakma olgunluğunda olan TSK'nın eğitim politikasını hükümetin elinden alma gibi bir niyeti olduğunu kimse öne sürecek durumda değil."
TAHA AKYOL-MİLLİYET
Üniversitelere asker de karışmasın!
ASKER YÖK'e niye karışır? Şu kadar askeri okul olduğu için değil, irtica endişesinden dolayı...
Onun için Komutan (Aytaç Yalman) diyor ki:
"Üniversite açılışlarında mesaj verin!"
Ama komutanın istediği klasik "mesaj", toplumun sadece bir kesiminin görüşüdür. Akademik camiada bile çok farklı görüşler var.
Üstelik akademik camia ve onu temsilen Üniversitelerarası Kurul uzlaşma yanlısı, tamamen 'serbest' bir üniversite yanlısı! Sadece iktidarın değil, 'devlet'in de karışmayacağı bir YÖK yanlısı...
Marjinal irticai gruplar yok mu? Var elbette... Ama, şehirleşmenin, ticarileşmenin, eğitimin, dışa açılmanın, bir kelimeyle orta sınıfın bu kadar geliştiği, türbanın bir orta sınıflaşma simgesine dönüştüğü bir ülkede hiç irtica "tehlike" haline gelebilir mi?!
Bunun cevabını tarihî metinlerde bulamayız. Cumhuriyet'in 'cumhur'u tanıması, yani devletin milleti doğru teşhis etmesi gerekir: Bu da eğitim, şehirleşme, ticarileşme gibi süreçlere ilişkin sosyal bilimsel araştırmalarla mümkün olur.
Bunu kim yapacak? Üniversite! Siyasi iktidarın da, MGK'nın da etki altına alamayacağı, akademik dünyanın çoğulculuğuna sahip bir üniversite...
Bırakınız, öyle bir üniversite olsun...
YALÇIN DO?AN-HÜRRİYET
YÖK sıkışınca askerden yardım istedi!..
"Yaklaşık kırk sayfa. Genelkurmay Başkanlığı, YÖK tasarısıyla ilgili eleştirilerini kırk sayfada topluyor ve Milli Eğitim Bakanlığı'na gönderiyor.
Asker ve YÖK tasarısı?.. Bir çiçekçi ile astronot olmak arasında ne kadar ilgi varsa, askerle üniversite tasarısı arasında da o kadar ilişki var!.. Ancak, askeri konuya dahil eden, ne yazık ki, siviller. Üstelik, başta YÖK Başkanı, bazı rektörler.
Geçen hafta YÖK Başkanı ile bazı rektörler Kara Kuvvetleri Komutanı tarafından davet ediliyor. Görüşmede YÖK Başkanı Kemal Gürüz, komutandan YÖK tasarısını engellemek konusunda destek istiyor. Komutan da, destek sözü veriyor.
Sıkıştığını hissettiği anda, askere sığınmak, askere şikayet etmek!. Akademik anlayış açısından yüz karası. Üniversite özerkliği açısından vahim!.. Sivil mantığın iflası!..
Siz hiç duyuyor musunuz?.. Fransa, İtalya, Almanya, İrlanda, Portekiz, İsveç, herhangi bir AB ülkesinde, bir kuvvet komutanının, o ülke hükümetinin hazırladığı üniversite tasarısı hakkında bilgi almak üzere, bazı rektörleri davet ettiğini ve makamında görüştüğünü?..
Ama, Türkiye'de bu olağan!.. YÖK Başkanı ve üniversite yönetimleri, askerle hiç ilgisi bulunmayan bir tasarı için, askerin kapısını çalıyor. Batı'da, böyle bir konuda ne askerin kapısını çalan var, ne de bir komutan, bu konuda üniversite yönetimlerini kabul ediyor.
Sonra da, gelsin AB'ye uyum paketleri, demokrasi manzumeleri!..
Askerlerin Milli Eğitim Bakanlığı'na gönderdiği kırk sayfalık görüşte:
* Üniversiteler siyasallaşmasın.
* Üniversiteler siyasal baskı altında tutulmasın.
* Üniversiteler dogmadan arınsın.
* Yeni üniversiteler ülke ihtiyaçlarına göre kurulsun.
* Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaçları göz önünde bulundurulsun.
Kimsenin itiraz edemeyeceği bu ve benzeri görüşler. Ama, askere devreye sokarak, asker üzerinden hükümete sopa göstermek!..
Ah, biz siviller!..
Ah, siz hocalarımız!..."m
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.