Çocukluğumdan beri çok sık duyduğum bir hikaye vardır. Yaşlı bahçıvan fidan dikmeye çalışırken yoldan geçen bir padişah bahçıvanın yanına gelir. Merakla sorar: "Dede sen meyve ağacı dikiyorsun ama ömrün yetecek mi meyvelerini yemeye?" Bunun üzerine yaşlı bahçıvan: "Biz görmesek de bizden sonrakiler görür. Hem bizden öncekiler de diktiler biz gördük" der.
İlerisini düşünerek iş görmek hem fertlerin hem de cemiyetlerin ayakta durmasında, çıkış noktalarından biridir.
Tarihimizde ecdadımız böyle düşünerek vatan için canlarını vermediler mi?
Vatan olmadı mı neyin kalır? Şeref, namus, huzur, aş, ekmek, sıhhat, çevre, kalkınma bakımından yine dedelerimizin çırpınması bu neslin en huzurlu bir şekilde yaşaması için değil miydi?
Bir annenin, bir babanın evladı için uykusuz, susuz kalmasındaki nükte çocuğun istikbalde faydalı, müreffeh bir geçimle yaşaması değil midir?
Gerek eğitimciler, gerek idareciler ve gerekse ekonomistler bu ülkenin kalkınması için "ileriye dönük" düşünüp, plan yapıp, programlar ortaya koyuyorlar mı?
Sık duyduğumuz "günü birlik politikalar"la nereye kadar yol alırız?
Mimar Sinan'ın eserleri, camileri, aş evleri, sağlık ocakları (Daruşşifa) hep ileriye dönük büyük hesaplarla inşa edilmiştir.
Ecdadımız çevre, kültür, yol, su, kanal... aklınıza ne gelirse insanın hayat standartları için fevkalade çalışmalar yapmışlar. Günümüzde o hayran kaldığımız mirası ibretle seyrediyoruz.
Devlet Planlama Teşkilatımız var. Üniversitelerimiz, danışma kurulları var. 100 yıl sonrasını bırakın, 10 yıl sonrasının plan ve projelerini duydunuz mu?
Belki kitaplarda, tüzüklerde yazılı da olabilir. Ama uygulamada başarı var mı?
İstanbul'un en uzak ilçelerinden Şile de, Silivri'de "10 yıl sonrasının yerleşim planı hazırlandı ey ahali duyduk duymadık demeyin" diye bir ses duydunuz mu?
Önce emlakçılar satar, sonra çarpık, çurpuk, alt alta, üst üste yapılaşma (Işıkara'nın uyarılarına teşekkürler) su, kanalizasyon, elektrik, belediye binası, çöp arabası al sana kurulu bir ilçe...
Bir mühendis arkadaştan dinledim. Bugün yazılı kanunlar uygulansa öyle herkes kafasına göre bina kuramıyor. Kurallar açık.
Al sana bir sıkıntı daha. Kural konuyor o da delinebiliyorsa bize laf etmek düşer.
Belediyelerde imar planları yapılır. Yeşil alanlar, parklar, caddeler...
Belediye yapsa yapsa 5 yıllık bir plan yapar. Sonrası ne olacağı belli mi olur? Belli değil. Çevremize baktığımızda belli olmadığını anlıyoruz...
Dış ve iç politikada, ilmî mülahazalarda, eğitimde, sağlıkta... toplumun bilinçlenip, kendine gelmesi gerekir. Bu silkinme, muhasabenin acilen bütün kurum ve kuruluşlarda olması gereklidir.
Yepyeni bir "kalkınma hamlesi" başlatılmalıdır. Aksi halde "günü kurtarma", "anı kurtarma", "abayı kurtarma", "paçayı kurtarma" düşüncesi ile sadece burnumuzun ucunu görürüz. Yarını düşünmek, ilerisi için plan yapmak millet için en iyi hizmet yarışına katıksız, menfaatsiz koşmak ise ufukları görmektir.
Avrupa'ya gidenler öve öve kalkınmışlığı bitiremezler. Kardeşim bu yapılanlar insan üstü şeyler değildir.
Adam yol yapıyor, depreme dayanıklı ev yapıyor, halkını vergiyle ezmiyor... "İnsan düzenini" insanca aklederek bulup geliştiriyor.
Bunun için Avrupalı olmak gerekmez. Bunun için çalışmak, ileriyi görmek, proje yapmak ve uygulamak gerekiyor.
İlerisini düşünerek iş görmek hem fertlerin hem de cemiyetlerin ayakta durmasında, çıkış noktalarından biridir.
Tarihimizde ecdadımız böyle düşünerek vatan için canlarını vermediler mi?
Vatan olmadı mı neyin kalır? Şeref, namus, huzur, aş, ekmek, sıhhat, çevre, kalkınma bakımından yine dedelerimizin çırpınması bu neslin en huzurlu bir şekilde yaşaması için değil miydi?
Bir annenin, bir babanın evladı için uykusuz, susuz kalmasındaki nükte çocuğun istikbalde faydalı, müreffeh bir geçimle yaşaması değil midir?
Gerek eğitimciler, gerek idareciler ve gerekse ekonomistler bu ülkenin kalkınması için "ileriye dönük" düşünüp, plan yapıp, programlar ortaya koyuyorlar mı?
Sık duyduğumuz "günü birlik politikalar"la nereye kadar yol alırız?
Mimar Sinan'ın eserleri, camileri, aş evleri, sağlık ocakları (Daruşşifa) hep ileriye dönük büyük hesaplarla inşa edilmiştir.
Ecdadımız çevre, kültür, yol, su, kanal... aklınıza ne gelirse insanın hayat standartları için fevkalade çalışmalar yapmışlar. Günümüzde o hayran kaldığımız mirası ibretle seyrediyoruz.
Devlet Planlama Teşkilatımız var. Üniversitelerimiz, danışma kurulları var. 100 yıl sonrasını bırakın, 10 yıl sonrasının plan ve projelerini duydunuz mu?
Belki kitaplarda, tüzüklerde yazılı da olabilir. Ama uygulamada başarı var mı?
İstanbul'un en uzak ilçelerinden Şile de, Silivri'de "10 yıl sonrasının yerleşim planı hazırlandı ey ahali duyduk duymadık demeyin" diye bir ses duydunuz mu?
Önce emlakçılar satar, sonra çarpık, çurpuk, alt alta, üst üste yapılaşma (Işıkara'nın uyarılarına teşekkürler) su, kanalizasyon, elektrik, belediye binası, çöp arabası al sana kurulu bir ilçe...
Bir mühendis arkadaştan dinledim. Bugün yazılı kanunlar uygulansa öyle herkes kafasına göre bina kuramıyor. Kurallar açık.
Al sana bir sıkıntı daha. Kural konuyor o da delinebiliyorsa bize laf etmek düşer.
Belediyelerde imar planları yapılır. Yeşil alanlar, parklar, caddeler...
Belediye yapsa yapsa 5 yıllık bir plan yapar. Sonrası ne olacağı belli mi olur? Belli değil. Çevremize baktığımızda belli olmadığını anlıyoruz...
Dış ve iç politikada, ilmî mülahazalarda, eğitimde, sağlıkta... toplumun bilinçlenip, kendine gelmesi gerekir. Bu silkinme, muhasabenin acilen bütün kurum ve kuruluşlarda olması gereklidir.
Yepyeni bir "kalkınma hamlesi" başlatılmalıdır. Aksi halde "günü kurtarma", "anı kurtarma", "abayı kurtarma", "paçayı kurtarma" düşüncesi ile sadece burnumuzun ucunu görürüz. Yarını düşünmek, ilerisi için plan yapmak millet için en iyi hizmet yarışına katıksız, menfaatsiz koşmak ise ufukları görmektir.
Avrupa'ya gidenler öve öve kalkınmışlığı bitiremezler. Kardeşim bu yapılanlar insan üstü şeyler değildir.
Adam yol yapıyor, depreme dayanıklı ev yapıyor, halkını vergiyle ezmiyor... "İnsan düzenini" insanca aklederek bulup geliştiriyor.
Bunun için Avrupalı olmak gerekmez. Bunun için çalışmak, ileriyi görmek, proje yapmak ve uygulamak gerekiyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021