Diyanet İşleri Başkanı, gazetemizin yıllardan beri uyardığı misyonerlik tahribatını nihayet itiraf etti. Biz de, 'bu işte vebaliniz hangi boyutlarda' diye soruyoruz
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, deprem bölgesinde 100 kişinin dinini değiştirdiğini söyledi. Yılmaz, "Bu nedenle deprem bölgesi ile Trakya ve Ege'de müfettişlerimiz tarafından yürütülen çalışmalarda İslam dinini bırakarak Hıristiyan dinini tercih eden 100 kişinin bulunduğunu tespit ettik" dedi.
Günaydın sayın başkan!
Biz, Yeni Mesaj kadrosu olarak misyonerlik faaliyetlerinin ulaştığı boyutları, yıkıcı etkilerini ifade ettiğimiz ve "insanımızı dininden ve milliyetinden koparmak istiyorlar" dediğimiz zaman hiç kulak asmıyor ve hatta bizi tenkit ediyordunuz.
Bugün bu faaliyetler neticesi gelinen noktayı siz kendi ağzınızla ifade ediyorsunuz. Artık bundan sonra bu senaryonun ikinci perdesini de bekleyiniz ki o da "Siz Müslüman olmadığınız gibi Türk de değilsiniz. Dolayısıyla bu topraklar Türk toprağı değildir" senaryosudur. Çünkü bu faaliyetlerin nihai hedefi dinî ve millî bütünlüğümüzdür.
Hal böyle olmasına rağmen, Diyanet İşleri Başkanlığı makamında bulunan siz, iftar sofralarında papazlarla yaptığınız dualar, çektirdiğiniz fotoğraflarla bu millete "Ehl-i Kitap da kurtuluştadır" mesajını verdiniz. Ve millet de bunu böyle anladı. Bugün yalnız deprem bölgesinde 100 kişinin din değiştirmesi verilen bu mesajların bir neticesi değil mi? Bu işte sizin vebaliniz acaba hangi boyutlarda?
Halbuki insanımıza, "Eğer kendilerine daha önce kitap verilenlerden bir zümreye uyarsanız onlar sizi imanınızdan çevirip kafir yaparlar" ayetini okumanız ve diyalog faaliyetlerini desteklemekten vazgeçmeniz, bulunduğunuz makamın getirdiği en önemli mükellefiyet idi.
Fakat yapmadınız.
A. HAMZA BAŞ'IN YAZISININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, deprem bölgesinde 100 kişinin dinini değiştirdiğini söyledi. Yılmaz, "Bu nedenle deprem bölgesi ile Trakya ve Ege'de müfettişlerimiz tarafından yürütülen çalışmalarda İslam dinini bırakarak Hıristiyan dinini tercih eden 100 kişinin bulunduğunu tespit ettik" dedi.
Günaydın sayın başkan!
Biz, Yeni Mesaj kadrosu olarak misyonerlik faaliyetlerinin ulaştığı boyutları, yıkıcı etkilerini ifade ettiğimiz ve "insanımızı dininden ve milliyetinden koparmak istiyorlar" dediğimiz zaman hiç kulak asmıyor ve hatta bizi tenkit ediyordunuz.
Bugün bu faaliyetler neticesi gelinen noktayı siz kendi ağzınızla ifade ediyorsunuz. Artık bundan sonra bu senaryonun ikinci perdesini de bekleyiniz ki o da "Siz Müslüman olmadığınız gibi Türk de değilsiniz. Dolayısıyla bu topraklar Türk toprağı değildir" senaryosudur. Çünkü bu faaliyetlerin nihai hedefi dinî ve millî bütünlüğümüzdür.
Hal böyle olmasına rağmen, Diyanet İşleri Başkanlığı makamında bulunan siz, iftar sofralarında papazlarla yaptığınız dualar, çektirdiğiniz fotoğraflarla bu millete "Ehl-i Kitap da kurtuluştadır" mesajını verdiniz. Ve millet de bunu böyle anladı. Bugün yalnız deprem bölgesinde 100 kişinin din değiştirmesi verilen bu mesajların bir neticesi değil mi? Bu işte sizin vebaliniz acaba hangi boyutlarda?
Halbuki insanımıza, "Eğer kendilerine daha önce kitap verilenlerden bir zümreye uyarsanız onlar sizi imanınızdan çevirip kafir yaparlar" ayetini okumanız ve diyalog faaliyetlerini desteklemekten vazgeçmeniz, bulunduğunuz makamın getirdiği en önemli mükellefiyet idi.
Fakat yapmadınız.
A. HAMZA BAŞ'IN YAZISININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.