İbrahim Hakkı Erzurumi Hz.
İbrahim Hakkı hazretleri, Kızına:
"Güleç yüzlü, güzel sözlü ol ey cân" derken, mutlaka kendi tecrübelerini ve hallerini de aktarmaktadır.
O hatıralara çok bağlıydı. Hemen her hadisenin tarihini düşürdü. Bunu daha çok yakınları için yapmıştır. 1759 (H. 1172) yılında oğlu Osman Nadim'in ölümü için: Hasretiyle ağladı halk-ı cihan, Geldi tarih gitti vay Osman cüvan.
Hanımlarından Züleyha Hatun'un vefatı için de:
Dua eyle Hakkı ana şöyle tarih,
Di firdevs-i a'layı bula Zuleyha, tarihlerini düşürdü.
İbrahim Hakkı hazretleri için şiir bir vasıtadır. Ona göre şiir Hakkı anlatmalıdır. Edebi bildirmelidir. Hakk'ı anlatmak için kalemin aşıkın elinde olması gerekir. Ancak o zaman Hak âşığı, Hakkı anlatacaktır. Şiirde sevgiliye (Allah-ü Teâlâ'ya) yer verelince, o kıymet kazanır. Sevgiliden bahsetmeyen şiirde güzellik aramak boşunadır. Şiir böyle olunca hikmettir.
Şiirleri, Divan'ında ve yer yer Marifetname'sinde yer almaktadır. Marifetname'deki şiirlerin pek çoğu divanından alınmıştır. Yalnız bu eserde yer alan ve mevzûları toplayarak anlattığı şiirler, öğretmek içindir ve bir bakıma işlediği konuların özeti durumundadır. O, bu şiirlerinde hep Hakki mahlasını kullanmış ve hep kendisine öğütlerde bulunmuştur. Şiirlerinin büyük bir kısmını Türkçe ile yazmıştır. Ayrıca Arapça ve Farsça ile yazdığı şiirleri de vardır. Daha çok bu şiirlerde; Hakki yanında Ferdi mahlasını da kullanmış olmasına rağmen, en fazla Fakiri mahlasına yer vermiştir. İbrahim Hakkı'nın bu mahlasını kullanması hocasına olan bağlılığının tezahürüdür. Bir de insanın aczini bu kelimede görmüştür.
İbrahim Hakkı hazretleri dünyaya bağlanmanın kötülüğünü bir sohbetinde şöyle anlattı:
Dünya zıll-i zaildir. Ona güvenen nadimdir. O seninle kalsa da, sen onunla kalamazsın. Dünyadan çıkmadan önce, kalbinden dünya sevgisini çıkar. Dünya lezzetlerine aldanmayan Cennet nimetlerine kavuşur. İki alemde aziz ve muhterem olur. Dünya haraptır. Şerbetleri seraptır. Nimetleri zehirli, safaları kederlidir. Bedenleri yıpratır. Emelleri arttırır. Kendini kovalayandan kaçar. Kaçanı kovalar. Dünya bala, içine düşenler de siğene benzer. Nimetleri geçici, halleri değişicidir. Dünyaya ve buna düşkün olanlara inanılmaz. Çünkü, bunlarda vefa ve sefa bulunmaz. Fani olanı ver ki, baki olanı alasın. Kendini bilen kişinin bu dünyaya düşkün olmasına şaşılır. Şakiler dünyaya sarılır. Saidler baki olana sarılır. Bedeninle dünyada ol, kalbinle ahireti bul! Nefsin arzularını terk eden pak olur, afetlerden selamet bulur. Allah-ü Teala ondan iyisini ihsan eder. Dünyayı anlayan, onun sıkıntılarından üzülmez. Dünyayı anlayan, ondan sakınır. Ondan sakınan, nefsini tanır. Nefsini tanıyan, Rabbini bulur. Mevlasına hizmet edene, dünya hiçmetçi olur. Dünya insanın gölgesine benzer. Kovalarsan kaçar. Kaçarsan, seni kovalar. Dünya, aşıklarına mihnet yeridir. Lezzetlerine aldanmayanlara, nimet yeridir. İbadet edenlere kazanç yeridir. İbret alanlara hikmet yeridir. Onu tanıyanlara selamet yeridir. Ana rahmine nisbetle, Cennet gibidir. Ahirete nisbetle çöplük gibidir.
İbrahim Hakkı hazretleri, Kızına:
"Güleç yüzlü, güzel sözlü ol ey cân" derken, mutlaka kendi tecrübelerini ve hallerini de aktarmaktadır.
O hatıralara çok bağlıydı. Hemen her hadisenin tarihini düşürdü. Bunu daha çok yakınları için yapmıştır. 1759 (H. 1172) yılında oğlu Osman Nadim'in ölümü için: Hasretiyle ağladı halk-ı cihan, Geldi tarih gitti vay Osman cüvan.
Hanımlarından Züleyha Hatun'un vefatı için de:
Dua eyle Hakkı ana şöyle tarih,
Di firdevs-i a'layı bula Zuleyha, tarihlerini düşürdü.
İbrahim Hakkı hazretleri için şiir bir vasıtadır. Ona göre şiir Hakkı anlatmalıdır. Edebi bildirmelidir. Hakk'ı anlatmak için kalemin aşıkın elinde olması gerekir. Ancak o zaman Hak âşığı, Hakkı anlatacaktır. Şiirde sevgiliye (Allah-ü Teâlâ'ya) yer verelince, o kıymet kazanır. Sevgiliden bahsetmeyen şiirde güzellik aramak boşunadır. Şiir böyle olunca hikmettir.
Şiirleri, Divan'ında ve yer yer Marifetname'sinde yer almaktadır. Marifetname'deki şiirlerin pek çoğu divanından alınmıştır. Yalnız bu eserde yer alan ve mevzûları toplayarak anlattığı şiirler, öğretmek içindir ve bir bakıma işlediği konuların özeti durumundadır. O, bu şiirlerinde hep Hakki mahlasını kullanmış ve hep kendisine öğütlerde bulunmuştur. Şiirlerinin büyük bir kısmını Türkçe ile yazmıştır. Ayrıca Arapça ve Farsça ile yazdığı şiirleri de vardır. Daha çok bu şiirlerde; Hakki yanında Ferdi mahlasını da kullanmış olmasına rağmen, en fazla Fakiri mahlasına yer vermiştir. İbrahim Hakkı'nın bu mahlasını kullanması hocasına olan bağlılığının tezahürüdür. Bir de insanın aczini bu kelimede görmüştür.
İbrahim Hakkı hazretleri dünyaya bağlanmanın kötülüğünü bir sohbetinde şöyle anlattı:
Dünya zıll-i zaildir. Ona güvenen nadimdir. O seninle kalsa da, sen onunla kalamazsın. Dünyadan çıkmadan önce, kalbinden dünya sevgisini çıkar. Dünya lezzetlerine aldanmayan Cennet nimetlerine kavuşur. İki alemde aziz ve muhterem olur. Dünya haraptır. Şerbetleri seraptır. Nimetleri zehirli, safaları kederlidir. Bedenleri yıpratır. Emelleri arttırır. Kendini kovalayandan kaçar. Kaçanı kovalar. Dünya bala, içine düşenler de siğene benzer. Nimetleri geçici, halleri değişicidir. Dünyaya ve buna düşkün olanlara inanılmaz. Çünkü, bunlarda vefa ve sefa bulunmaz. Fani olanı ver ki, baki olanı alasın. Kendini bilen kişinin bu dünyaya düşkün olmasına şaşılır. Şakiler dünyaya sarılır. Saidler baki olana sarılır. Bedeninle dünyada ol, kalbinle ahireti bul! Nefsin arzularını terk eden pak olur, afetlerden selamet bulur. Allah-ü Teala ondan iyisini ihsan eder. Dünyayı anlayan, onun sıkıntılarından üzülmez. Dünyayı anlayan, ondan sakınır. Ondan sakınan, nefsini tanır. Nefsini tanıyan, Rabbini bulur. Mevlasına hizmet edene, dünya hiçmetçi olur. Dünya insanın gölgesine benzer. Kovalarsan kaçar. Kaçarsan, seni kovalar. Dünya, aşıklarına mihnet yeridir. Lezzetlerine aldanmayanlara, nimet yeridir. İbadet edenlere kazanç yeridir. İbret alanlara hikmet yeridir. Onu tanıyanlara selamet yeridir. Ana rahmine nisbetle, Cennet gibidir. Ahirete nisbetle çöplük gibidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.