Ertesi gün annemden izin isteyip huzurlarına vardım. Annemin bana yaptığı duâyı söyleyip hürmetlerini arzedince, o da ağlayıp vâlidemin duâsının kabûl olunması için duâ buyurdular. İlk günkü gibi ikindiden sonra yanlarından ayrıldım. Her gün sabah erken gelip, ikindiden sonra ayrılıyordum. Böylece aradan kırk gün gün geçti. Sonra bana sarf ve nahiv okumaya başlatıp ezberlettiler. O derece hizmetlerine alıştım ki, sanki on senedir bu işleri yapıyormuş gibiydim. Mehmet Emin Efendi ekseriyetle bana Reşehât kitabını okutup, dinlerdi. Bâzan da okunan yerleri açıklar, izâh ederdi. Ben okurken, ekseriyetle kendisinde istiğrak, kendinden geçme hâli vâki olurdu. Bu hal uzayınca, uykuları bastırdı zannedip okumayı keserdim. Derhal gözlerini açıp; "Oku! Niçin kesdin?" buyururdu. Bu hâl üzere Reşehât kitabını yetmiş-seksen defâ başından sonuna kadar okuyup bitirdik. Böylece çok yerini ezberlemiştim. Bir gün Cuma namazını kılmak üzere evden çıkıp, berâberce Ayasofya Câmîi'ne gittik. Namaz vakti yaklaştığından camiye girdik. Namazı kıldıktan sonra, câmiinin Meyyit Kapısı tarafından dışarı çıkıp, hizâsındaki berber dükkanına girdik. Dükkanda bulunanlar ayağa kalkıp elini öptüler. Gördüm ki beni Kocamustafapaşa dergâhında görüp, bu berber dükkanına dâvet eden, kalb gözü açık, ihtiyâr zât da oradaydı. O da derhal kalkıp Mehmed Emin Efendi ile kucaklaşıp müsâfeha yaptı. Herkes oturduktan sonra, daha önce o berber dükkanına çağıran zâta hitâben, beni gösterip; "Azîzim bu genci kapar mıydınız?" buyurdu. O zât da; "Estagrirullah Sultânım, bu fakîr onu sâhipsiz zannedip, zâyi olmasın diye kabûle niyet etmiştim. İstihâreden sonra hâli mâlum olunca el çektim. Affınızı ümîd ederdim" deyip, elini öptü. Oradan ayrılıp giderken, yolda; "Efendim, bugün dükkanda latîfe buyurduğunuz Pîr Hazretleri kimdir?" diye sordum. "Seni Kocamustafapaşa Dergâhında görüp, talebeliğe kabûl için dâvet eden zâttır. Evliyanın büyüklerinden Hüseyin Efendi nâmıyla bilinen zattır. Edirnevî Arabzâde Ali Muhammed Efendinin talebesidir. Onlar da İskenderî, Karacaahmed civârında medfûndur. Komşunuz olan bey, 1705 târihinde vefât eden Seyyid Muhammed Semerkandî'nin talebesidir. O da Mekke-i Mükerreme'de medfûn ve Muhammed Ma'sûm Hazretlerinin talebesi olan Ahmed Yekdest Cüryânî Hazretlerinin talebesidir. Bu fakîr, Mekke-i Mükerremede Ahmed Yekdest Hazretlerinin hizmetinde iken bu tarafta vefât etmiş, görüşmemiz mümkün olmadı" buyurdu. Senede bir kere benimle birlikte İskenderiyye'yi teşrif edip, kabirlerini ziyâret ederek, baş ucunda murâkabe ederdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.