İmardan, mimariden ve şehircilikten az-çok anlayan aklı başında herkesin üzerinde ittifak ettikleri bir görüş var, diyorlar ki; fazla değil elli sene sonra siyasiler ve yerel yöneticiler 'çirkin ve yüksek binaları yıkacağız' vaadiyle oy toplamaya çalışacaklar.
Kim, hangi parti, hangi partinin adayı daha çok gökdelen yıkacağını vaad ederse o daha çok oy toplayacak.
Şehirlerde, özellikle büyük şehirlerde ufukları kapatan ve ufukları karartan gökdelenler o kadar hızla yükseliyor ki, bu gidişle şehirlerde yaşama imkânı kısa zamanda tükeneceği için yukarıdaki görüşe katılmamak mümkün değil.
Elli sene sonra yıkılma vadiyle oy toplanacağı söylenen gökdelenler ne yazık ki bugün dikilmelerine ruhsat verilerek oy toplanıyor ve seçimler kazanılıyor.
Bir taraftan en tepedeki yetkililer tarafından dikey mimari lanetleniyor, şehirlere ihanet ettik itirafları yükseliyor ama diğer taraftan da dört bir yanda mantar gibi gökdelenler yükseliyor.
Bu muhteremler bu şikayetlerinde samimi iseler, ufukları kapatan ve karartan bu gökdelenlere ruhsat verenler kimlerdir, hangi partinin yerel yöneticileridir acaba?
Yaklaşık dört ay sonra sandığa gidecek olan, kendi yaşadıkları şehirlerin yöneticilerini seçecek olan seçmenler, bu acayip ve de garaib söylemleri ve eylemleri dikkate almayacaklar mı?
Söylem başka eylem başka, sözde şikayet ama icraatta ucube yapılar dikmekte tam gaz ileri...
Ortak kullanma alanları, sermaye sahipleri tarafından adeta işgal edilerek beton yığınına çevriliyor, parayı veren düdüğü çalar hesabı, 'param var istediğimi yaparım' havalarındaki zenginler gezegenimizin bize bakan yüzünü çirkinleştirme yarışındalar.
Peki, gökyüzünü işgal etme, ufuklarımızı kapatma ve karartma hakkını kimden ve nereden alıyorlar?
Yıldızlar ile ve mehtap ile kitlelerin arasına duvar örmeye ve de bu duvara ruhsat vermeye kimin ne hakkı var?
Yaklaşan yerel seçimlerde özellikle bu hususların seçmen tarafından terazinin bir kefesine konulacağını umut ediyoruz.
Kim, hangi parti, hangi partinin adayı daha çok gökdelen yıkacağını vaad ederse o daha çok oy toplayacak.
Şehirlerde, özellikle büyük şehirlerde ufukları kapatan ve ufukları karartan gökdelenler o kadar hızla yükseliyor ki, bu gidişle şehirlerde yaşama imkânı kısa zamanda tükeneceği için yukarıdaki görüşe katılmamak mümkün değil.
Elli sene sonra yıkılma vadiyle oy toplanacağı söylenen gökdelenler ne yazık ki bugün dikilmelerine ruhsat verilerek oy toplanıyor ve seçimler kazanılıyor.
Bir taraftan en tepedeki yetkililer tarafından dikey mimari lanetleniyor, şehirlere ihanet ettik itirafları yükseliyor ama diğer taraftan da dört bir yanda mantar gibi gökdelenler yükseliyor.
Bu muhteremler bu şikayetlerinde samimi iseler, ufukları kapatan ve karartan bu gökdelenlere ruhsat verenler kimlerdir, hangi partinin yerel yöneticileridir acaba?
Yaklaşık dört ay sonra sandığa gidecek olan, kendi yaşadıkları şehirlerin yöneticilerini seçecek olan seçmenler, bu acayip ve de garaib söylemleri ve eylemleri dikkate almayacaklar mı?
Söylem başka eylem başka, sözde şikayet ama icraatta ucube yapılar dikmekte tam gaz ileri...
Ortak kullanma alanları, sermaye sahipleri tarafından adeta işgal edilerek beton yığınına çevriliyor, parayı veren düdüğü çalar hesabı, 'param var istediğimi yaparım' havalarındaki zenginler gezegenimizin bize bakan yüzünü çirkinleştirme yarışındalar.
Peki, gökyüzünü işgal etme, ufuklarımızı kapatma ve karartma hakkını kimden ve nereden alıyorlar?
Yıldızlar ile ve mehtap ile kitlelerin arasına duvar örmeye ve de bu duvara ruhsat vermeye kimin ne hakkı var?
Yaklaşan yerel seçimlerde özellikle bu hususların seçmen tarafından terazinin bir kefesine konulacağını umut ediyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025