Göç insan topluluklarının, dini, siyasi, içtimai, iktisadi sebeplerden dolayı yaşadıkları yerleri terk edip, hayatlarının bir bölümünü veya tamamını yaşamak için yeni yerlere iskân etmeleridir.
Tarih boyunca insan toplulukları başta kavimler göçü olmak üzere birçok göçlere şahit olmuşlardır. Hunların, Moğolların, Vikinglerin dünya coğrafyasındaki göçleri, kavimlerin soy ağaçlarındaki bazı özelliklerinde, değişimlere sebebiyet vermiştir.
İnsan topluluklarının yaşadıkları, iskân ettikleri coğrafyaları terk edip başka coğrafyaları kendilerine yeni vatan seçmesinin ana sebebi, bazen savaşlar, bazen siyasi ve sosyal yapılarının bozulması, bazen de dini inançlarından dolayı karşı karşıya kaldıkları, mal, namus ve can endişesinden olmuştur.
İnsan toplulukla yaşarken; can, mal ve namus emniyeti açısından kendisini güvende hissetmesi, herhangi bir tehdide muhatap olmaması, insanın belki de yaşadığı yerden en büyük beklentisidir diyebiliriz.
Dünyanın çeşitli coğrafyalarından bazen de keşiflerle yeni coğrafyalara göçler yapılmıştır. Mesela Amerika kıtasının keşfi ile Avrupa dâhil birçok ülkeden yeni kıtaya göçler yaşanmıştır. Avustralya kıtası da, çok sayıda Avrupalının ve Asyalının göçlerine şahit olmuştur.
Anadolu ise tarih içinde çok çeşitli göçler yaşadı. Hititler, Frigler, Lidyalılar, İyonlar, Urartular'ın yaşadığı, iskân ettikleri coğrafyalar, yaşanan savaşlarla Perslerin, Büyük İskender'in, Romalıların, Bizanslıların istilalarına muhatap oldu.
Mâverâünnehir bölgesinde yaşayan Türk boylarının coğrafyalarında yaşadıkları sıkıntılardan dolayı göçe zorlanmaları sebebi ile Anadolu, vatan diye gördükleri, ana kucağı toprak oldu. Türklerin Anadolu'ya göçleri bir istila amacıyla veya hükmetmek arzusuyla olmamış, bilakis göçün amacı, istila ve zulümlerle inleyen Anadolu'yu vatan yapmak olmuştur.
Türklerin Anadolu'yu vatan yapmasında, diğer topluluklara kardeş şefkati ile yaklaşan, aslan ile ceylanı yan yana birbirine zarar vermeden tutmayı başaran kişinin de, hiç şüphesiz ki, Hacı Bektaş-ı Veli hazretleri olduğunu söylememiz gerekir.
Anadolu, Kırım Türküne, Çerkezlere, Kafkasyalı Müslümanlara, son devirlerde Balkan Müslümanlarına, Girit, Rodos gibi Ege adalarından hatta Selanik'ten dini inançları yüzünden göç etmeye zorlanan milyonlarca Müslüman Türk'e kucak açmıştır.
Göç demişken Müslüman Türk'ün 1923 Lozan antlaşması ile karara bağlanan 1930 yılına kadar devam eden ve Yunan hükümetinin talebi ile başlayan nüfus mübadelesini ve Kıbrıs Türk'ünün gördüğü zulmü ve göçü, tarih boyunca unutmamamız gerektiğini belirtmek isterim.
Şimdi ise Anadolu coğrafyası, her milletten her dinden göçmenlerle karşı karşıya. Başta Afganistan olmak üzere Mısır'da meydana gelen siyasi ve ekonomik sebeplerden, Suriye ve Irak'taki Amerika ve İngiltere merkezli mezhepsel çatışmalardan uzak kalmak isteyen toplulukların göçüne muhatap.
Gerçi bu göçmenlerin çoğu Anadolu coğrafyasında geçici olduklarını veya başka coğrafyalara geçiş için kullandıklarını söyleseler de, kuzeyimizdeki savaşlar nedeniyle Anadolu'ya hem Rus, hem de Ukraynalı insanlar göç etmeye başladılar.
Tabi ki bu göçte; Türk Hükümetinin mülk alımlarında (vatan kavramını anlamayanlara) vatandaşlık vermesi, Türkiye'nin coğrafyasında en ucuz ülke olması, Türk vatandaşında da (İç piyasayı hareketlendirecek) paranın olmaması en büyük etkenlerden birkaçı.
Türkiye'ye Müslüman ülke olduğu için gelen göçmenler var diyorsanız; ellerine bir Amerikan pasaportu tutuşturun bakalım, kaçı Türkiye Müslüman ülkedir diye, burada bir dakika daha kalır!
Gerçi benim derdim kimin gelip, kimin gittiği değil! Benim derdim; Hacı Bektaş-ı Veli misyonunda bütün toplulukları kardeş şefkati ile bir arada huzur ve mutlulukla tutabilecek, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in yazdığı Sosyal Devlet Milli Devlet modelini milletimizin uygulaması için, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Av. Hüseyin Baş Bey ile beraber olabilecek mi, yoksa olmayacak mı?
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024