Resul-i Ekrem şöyle buyurdu: "Mü'minler birtakım sıkıntılarla karşı karşıya gelirler. Ayağına bir diken batan veya bedenine bir ağrı giren mü'minin başına gelen bu sıkıntı dolayısıyla Allah bir günahını affeder ve âhiretteki makamını bir derece yükseltir"
Hz. Âişe anlatıyor: "Resulullah bir gün hastalandı. Yatağının içinde dönmeye başladı. Ben kendisine, 'Eğer bu hastalık içimizden birisine gelseydi, çok şikâyet ederdik' dedim. Bunun üzerine Resul-i Ekrem şöyle buyurdu: "Şunu unutma ki, mü'minler birtakım sıkıntılarla karşı karşıya gelirler. Ayağına bir diken batan veya bedenine bir ağrı giren mü'minin başına gelen bu sıkıntı dolayısıyla Allah bir günahını affeder ve âhiretteki makamını bir derece yükseltir." Bir gece sabaha kadar namaz kılmış, gözyaşı dökmüştü. Peygamberimizi bu halde gören aziz hanımı Hz. Âişe: "Ya Resulallah, niçin kendinizi bu kadar yoruyorsunuz? Geçmiş ve gelecek günahlarınız?yok ya?affedilmedi mi?" deyince, Peygamberimiz şu karşılığı verdi: "Yâ Âişe, Allah'a şükredici bir kul olmayayım mı?" Evet, o Allah'a gerçek manada şükreden yüce bir insandı. Sevinçli bir haber duyduğu zaman hemen şükür secdesine varır, Rabbine olan minnetini bildirirdi. Hz. Abdurrahman bin Avf anlatıyor: "Bir seferinde Resulullah odasına doğru gitti ve içeri girer girmez kıbleye karşı dönüp secdeye vardı. Secdeyi o kadar uzattı ki, Allah secdede ruhunu aldı sandım. Hemen yanına yaklaşıp oturdum. Başını kaldırdı. "Kimsin?" dedi. "Abdurrahman" dedim. "Ne var?" "Ey Allah'ın Resulü, öyle bir secde yaptınız ki, Allah'ın secdede ruhunuzu almış olmasından korktum" dedim. "Resul-i Ekrem şöyle konuştu: "Cebrail bana gelerek Allah'ın şöyle buyurduğunu müjdeledi: 'Kim sana salât ve selâm getirirse, Ben ona rahmet ederim.' Bunun üzerine ben de Allah'a şükür secdesinde bulundum."
Hz. Âişe anlatıyor: "Resulullah bir gün hastalandı. Yatağının içinde dönmeye başladı. Ben kendisine, 'Eğer bu hastalık içimizden birisine gelseydi, çok şikâyet ederdik' dedim. Bunun üzerine Resul-i Ekrem şöyle buyurdu: "Şunu unutma ki, mü'minler birtakım sıkıntılarla karşı karşıya gelirler. Ayağına bir diken batan veya bedenine bir ağrı giren mü'minin başına gelen bu sıkıntı dolayısıyla Allah bir günahını affeder ve âhiretteki makamını bir derece yükseltir." Bir gece sabaha kadar namaz kılmış, gözyaşı dökmüştü. Peygamberimizi bu halde gören aziz hanımı Hz. Âişe: "Ya Resulallah, niçin kendinizi bu kadar yoruyorsunuz? Geçmiş ve gelecek günahlarınız?yok ya?affedilmedi mi?" deyince, Peygamberimiz şu karşılığı verdi: "Yâ Âişe, Allah'a şükredici bir kul olmayayım mı?" Evet, o Allah'a gerçek manada şükreden yüce bir insandı. Sevinçli bir haber duyduğu zaman hemen şükür secdesine varır, Rabbine olan minnetini bildirirdi. Hz. Abdurrahman bin Avf anlatıyor: "Bir seferinde Resulullah odasına doğru gitti ve içeri girer girmez kıbleye karşı dönüp secdeye vardı. Secdeyi o kadar uzattı ki, Allah secdede ruhunu aldı sandım. Hemen yanına yaklaşıp oturdum. Başını kaldırdı. "Kimsin?" dedi. "Abdurrahman" dedim. "Ne var?" "Ey Allah'ın Resulü, öyle bir secde yaptınız ki, Allah'ın secdede ruhunuzu almış olmasından korktum" dedim. "Resul-i Ekrem şöyle konuştu: "Cebrail bana gelerek Allah'ın şöyle buyurduğunu müjdeledi: 'Kim sana salât ve selâm getirirse, Ben ona rahmet ederim.' Bunun üzerine ben de Allah'a şükür secdesinde bulundum."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.