Türk milletinin tarihte var olduğu günden bu yana, varlığını ve kudretini sürdürmesindeki ana unsur, geleceğini düşünmektir. Ecdadımız olaylara hiçbir zaman günü birlik bakmamış, gözünü gönlünü hep daha uzaklara ve daha güçlü yarınlara dikmiş, hesaplarını ona göre yapmıştır. Çünkü Onlar, gerek fertlerin, gerek toplumların varacağı hedeflerin, ideallerinin niteliğine göre şekilleneceğini biliyorlardı. Büyük buluşların, büyük fetihlerin, büyük devletlerin temelinde yatan en önemli sebep; ideallerinin büyük olmasındandır. "Gökkubbe çadırım, güneş bayrağımdır!" deyip, kuracağı imparatorluğun büyüklüğünü hayal ederken, onu korumanın yolunun da cesaretten geçtiğini; "Ulu Allah'ım! Ne kadar korkak Türk varsa hepsini helak et!" sözleriyle dile getiren Oğuz Kağan gibi?"Ey Türk! Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir?" diyen Bilge Kağan gibi?"Ya İstanbul beni alır, ya ben İstanbul'u" diyen Fatih Sultan Mehmet Han gibi?"Bağımsızlık benim karakterimdir" deyip, "Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!" parolasıyla, işgal olmuş ve bitap düşmüş bir milleti ve devleti ayağa kaldıran Mustafa Kemal Atatürk gibi? Büyük ideallere ve dolayısıyla hedeflere sahip liderlerle bu güne kadar geldik. Asırlara dayanan bir geçmişten bu güne kadar gelen Büyük Türk devletlerinden, son kalemiz Türkiye Cumhuriyeti Devletini, "ABD ve AB'siz olmaz, biz bize bir şey yapamayız" diyerek, düşmanlarımızla stratejik ortaklıklar kurarak, milli hedeflerden uzaklaşarak, korumada sıkıntı çeker bir vaziyet aldık. Atalarımızın ulvi hedeflerle ve zahmetle bizlere emanet ettikleri aziz vatan topraklarını aynı kararlılık ve aynı samimiyetle koruyamadık. Bugün milli hedeflerden uzaklaşılmış, dünün işgal güçlerinin oluşturdukları küresel sömürgeciliğin adresi ve kulübü AB'ye üyelik yolunda her geçen gün biraz daha fedakârca tutum içerisine girmiş, tarihsel düşmanlarımıza taşeron olmak durumunda bulunmaktayız. Bu endişelerimiz sadece fikri planda değil, maalesef fiili planda da gerçekleşmeye başlamıştır. İşte size en yakın ve en bariz örnek:Ecdadın kanlarıyla suladığı aziz vatan topraklarımızı korumak şöyle dursun parça parça satmaya devam etmekteyiz. Satışların önündeki engelleri de bir bir kaldırmaktayız. Geçtiğimiz gün, kamuoyu başka şeylerle meşgul iken gözle kaş arasında yabancılara toprak satanların önündeki anayasal engel de kalktı.Daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iki kere iptal edilen kanun değişikliklerine göre yabancılara, bir ilin binde 5'i kadar toprak alma hakkı verilmek isteniyordu. Bu şimdi ilin imar planlı bölümünün yüzde 10'una çıkarılırken o ildeki her bir ilçe imar planlarının da yüzde 10'u olarak belirlendi. Yabancı şahıs ve şirketlerin alacakları parsellerin 30 hektarı (300 dönüm) geçmemesi öngörülüyordu. 30 hektarı geçmesi halinde ise bunu Bakanlar Kurulu kararı ile yapmaları öngörülüyordu. Anayasa Mahkemesi tarafından da onaylanan yeni kanun, yabancı şirketler için bu sınırlamayı da ortadan kaldırdı.Tapu Kanunu'nda değişiklik öngören 5782 sayılı Kanunun Anayasa Mahkemesi tarafından da onaylanmasıyla birlikte yabancılara toprak satışının önündeki bütün engeller kalktı. Artık yabancı gerçek kişilerin yanı sıra yabancı ülkelerde kendi kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı şirketler de tapu sahibi olabilecek. Yabancı şirketler, bugüne kadar işletmesini aldıkları Tüpraş, Telekom, bankalar gibi şirketlerin, maden alanlarının, limanların, enerji tesislerinin, derelerin tapularını alabilecek. Bugüne kadar yabancı şirketler, 29 ya da 49 yıllığına Türkiye'nin yüzölçümünün yüzde 17'si kadar 150 bin kilometrekarelik maden alanın işletme hakkına sahip olmuşlardı. Varın siz bundan sonrasını düşünün? Şimdi elimizi vicdanımıza koyarak düşünelim, ecdadımızın kanla canla emanet ettiklerini, hayırsız evlat misali satmaya devam ederek, geleceğimizi tehlikeye atmıyor muyuz? Bu gençlik mi, bu millet mi, bu idareciler mi geleceğimizin garantisi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025