Daha dün kadar yakın bir zamanda on bir ayın sultanı Ramazan’a kaç ay, kaç hafta, kaç gün kaldığını hesap ediyorduk.
Sultan teşrif etti, bütün bir hayatımıza canlılık getirdi, kendi kurallarını koydu, işletti ve nice güzel armağanlar bırakarak şimdi gitmeye hazırlanıyor.
Sayılı gün nedir ki işte geldi gidiyor.
On bir ayın sultanını “merhaba, hoş geldin, başımız gözümüz üstüne geldin” diyerek karşıladığımız günler ile şimdi “elveda” demeye hazırlandığımız bu günler arasında bir fark oluştu ise ne mutlu bize.
Algımız, algılamamız, bakışımız, bakış açımız, düşüncemiz, duruşumuz, fikrimiz, fikriyatımız, gidişimiz, gidişatımız, kararlılığımız, istikrarımız, topyekun hayatımız müspet manada, “sıratı müstekım” istikametinde değişti ve gelişti ise, merhaba ile elveda arasında çok şeyler kazandık demektir.
Bir adı da Kur’an ayı olan bu mübarek zaman diliminde basiretle ilgili ayetleri çokça okuyarak basiretimize basiret kattı isek, tefekkür ve tezekkür ile alakalı ayetleri bolca okuyarak tefekkürümüzü ve tezekkürümüzü artırdı isek, aklımızı kullanmamızı emreden ayetleri anlamaya çalışarak gereğini yaptı isek bu hasad mevsiminden payımıza düşeni aldık demektir.
“Müminler ancak kardeştir” ilkesini yeniden gönlümüze nakşetti isek, “Allah katında din ancak İslam’dır” fermanı karşısında “işittik ve itaat ettik” teslimiyetini gösterdi isek, “benim de düşmanım sizin de düşmanınız olanları asla dost edinmeyin” ilahi tembihi karşısında “ baş kestik boyun büktük” tavrını sergiledi isek bu bereket mevsiminden istifade ettik demektir.
Bir ay boyunca bolca okuduğumuz, bolca dinlediğimiz Kerim kitabımızın ışığında, bahşettiği şuur aydınlığında, ülkemize ve bölgemize dadanan cümle haramileri fark ettiysek, o haramilere, o yan kesicilere içimizden yardım ve yataklık edenleri gerçek yüzleri ile tanıdı isek “Ramazan aydınlığından” faydalandık demektir.
Mübarek geldi gidiyor.
Geldiği gün ile gittiği gün arasında bizim gönül dünyamızda, bizim zihin dünyamızda, bizim sosyal hayatımızda, olayları algılama biçimimizde her hangi bir fark oluşmamışsa yazık ki, çok yazık ki önümüze gelen, hayatımıza doğan bir fırsatı daha heba ettik demektir.
Şimdi muhasebe zamanı.
Sultan teşrif etti, bütün bir hayatımıza canlılık getirdi, kendi kurallarını koydu, işletti ve nice güzel armağanlar bırakarak şimdi gitmeye hazırlanıyor.
Sayılı gün nedir ki işte geldi gidiyor.
On bir ayın sultanını “merhaba, hoş geldin, başımız gözümüz üstüne geldin” diyerek karşıladığımız günler ile şimdi “elveda” demeye hazırlandığımız bu günler arasında bir fark oluştu ise ne mutlu bize.
Algımız, algılamamız, bakışımız, bakış açımız, düşüncemiz, duruşumuz, fikrimiz, fikriyatımız, gidişimiz, gidişatımız, kararlılığımız, istikrarımız, topyekun hayatımız müspet manada, “sıratı müstekım” istikametinde değişti ve gelişti ise, merhaba ile elveda arasında çok şeyler kazandık demektir.
Bir adı da Kur’an ayı olan bu mübarek zaman diliminde basiretle ilgili ayetleri çokça okuyarak basiretimize basiret kattı isek, tefekkür ve tezekkür ile alakalı ayetleri bolca okuyarak tefekkürümüzü ve tezekkürümüzü artırdı isek, aklımızı kullanmamızı emreden ayetleri anlamaya çalışarak gereğini yaptı isek bu hasad mevsiminden payımıza düşeni aldık demektir.
“Müminler ancak kardeştir” ilkesini yeniden gönlümüze nakşetti isek, “Allah katında din ancak İslam’dır” fermanı karşısında “işittik ve itaat ettik” teslimiyetini gösterdi isek, “benim de düşmanım sizin de düşmanınız olanları asla dost edinmeyin” ilahi tembihi karşısında “ baş kestik boyun büktük” tavrını sergiledi isek bu bereket mevsiminden istifade ettik demektir.
Bir ay boyunca bolca okuduğumuz, bolca dinlediğimiz Kerim kitabımızın ışığında, bahşettiği şuur aydınlığında, ülkemize ve bölgemize dadanan cümle haramileri fark ettiysek, o haramilere, o yan kesicilere içimizden yardım ve yataklık edenleri gerçek yüzleri ile tanıdı isek “Ramazan aydınlığından” faydalandık demektir.
Mübarek geldi gidiyor.
Geldiği gün ile gittiği gün arasında bizim gönül dünyamızda, bizim zihin dünyamızda, bizim sosyal hayatımızda, olayları algılama biçimimizde her hangi bir fark oluşmamışsa yazık ki, çok yazık ki önümüze gelen, hayatımıza doğan bir fırsatı daha heba ettik demektir.
Şimdi muhasebe zamanı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025