Füzelerin teknik olarak hedefini şaşırıp şaşırmayacağını bilemiyorum. Ancak hedeflerin son zamanlarda şaşması, özellikle ve sadece sivil hedeflere yönelmesi oldukça düşündürücüdür.
Amerika'daki hedefleri bir sürü koruma tedbirlerine rağmen şaşırmayan teknoloji tamamen açık ve korumasız hedefleri şaşırması ne kadar mümkün ve ne kadar inandırıcı olabilir?
Başta çocuklar olmak üzere binlerce masum sivilin öldürülmesinin ardındaki vahşeti hâlâ terörizmle mücadele maskesiyle gizlemeye çalışanlar, esasen bu halleriyle bir taraftan niyet ve maksatlarını ifade ederken bir taraftan da ne kadar acımasız olduklarını da gösteriyorlar.
Ama yapanların inançları, kültürleri, uygarlıkları, siyasi ve ekonomik çıkarları bunu gerektirebilir. Dolayısıyla globalleşme, küreselleşme adına her şeyi her türlü yola başvurarak yapabilirler. Tarihte de bunun misalleri çoktur. Batı kültürünün temelinde bu anlayış hep olagelmiştir.
Ancak bu anlayışı bütün haksızlıklarına, acımasızlıklarına rağmen hâlâ kraldan çok kralcı bir mantıkla haklı görmek, desteklemek de insanlık adına son derece tehlikeli bir yaklaşımdır.
Rengi, ırkı ve dini ne olursa olsun suçun ve suçlunun tarifini doğru yapmak ve ardından suçlunun rengine, ırkına ve dinine ve gücüne taraftarlarına bakmadan zayıfta olsa haklının yanında yer almak, yani hukukun üstünlüğünü hakim kılmak, insanlık için tek seçenektir.
Görülen o ki, başta ABD olmak üzere batının liderliğinde dünya aradığı güven ve huzuru bulamadığı gibi ne batı dünyasının emellerinin sonu geliyor, ne de dünya siyasi, ahlâki, kültürel ve ekonomik bunalımlardan kurtulabilir.
Başa dönecek olursak füzeler hedeflerini şaşırmıyor. ABD ve AB liginde de her hangi bir hedef şaşırması yok.
Asıl hedefi şaşıranlar hala batıya karşı teslimiyetçi bir mantıkla rotasını yanlış tayin edenlerdir.
İnsanlık bugün batısıyla-doğusuyla hem Amerika'nın vurulmasıyla hem de Afganistan'ın bombardıman edilmesiyle büyük bir imtihandan geçiyor.
Filistin'de, Bosna'da, Kosova'da, Çeçenistan'da daha genel manada, Orta Doğu'da, Balkanlar'da, Kafkaslar'da imtihanı kaybeden dünya şimdi aynı imtihanı Afganistan'da kaybediyor.
Dünyanın bu imtihanı kaybetmesinde maalesef Türkiye'nin payı sanıldığından da büyüktür. Onun için hedefini şaşırdığı söylenen füzelerin hesabını Türkiye çok iyi yapmalıdır. Öyle ya hedefini şaşıran füzelerin yarın nereye düşeceğini kim bilebilir?
Amerika'daki hedefleri bir sürü koruma tedbirlerine rağmen şaşırmayan teknoloji tamamen açık ve korumasız hedefleri şaşırması ne kadar mümkün ve ne kadar inandırıcı olabilir?
Başta çocuklar olmak üzere binlerce masum sivilin öldürülmesinin ardındaki vahşeti hâlâ terörizmle mücadele maskesiyle gizlemeye çalışanlar, esasen bu halleriyle bir taraftan niyet ve maksatlarını ifade ederken bir taraftan da ne kadar acımasız olduklarını da gösteriyorlar.
Ama yapanların inançları, kültürleri, uygarlıkları, siyasi ve ekonomik çıkarları bunu gerektirebilir. Dolayısıyla globalleşme, küreselleşme adına her şeyi her türlü yola başvurarak yapabilirler. Tarihte de bunun misalleri çoktur. Batı kültürünün temelinde bu anlayış hep olagelmiştir.
Ancak bu anlayışı bütün haksızlıklarına, acımasızlıklarına rağmen hâlâ kraldan çok kralcı bir mantıkla haklı görmek, desteklemek de insanlık adına son derece tehlikeli bir yaklaşımdır.
Rengi, ırkı ve dini ne olursa olsun suçun ve suçlunun tarifini doğru yapmak ve ardından suçlunun rengine, ırkına ve dinine ve gücüne taraftarlarına bakmadan zayıfta olsa haklının yanında yer almak, yani hukukun üstünlüğünü hakim kılmak, insanlık için tek seçenektir.
Görülen o ki, başta ABD olmak üzere batının liderliğinde dünya aradığı güven ve huzuru bulamadığı gibi ne batı dünyasının emellerinin sonu geliyor, ne de dünya siyasi, ahlâki, kültürel ve ekonomik bunalımlardan kurtulabilir.
Başa dönecek olursak füzeler hedeflerini şaşırmıyor. ABD ve AB liginde de her hangi bir hedef şaşırması yok.
Asıl hedefi şaşıranlar hala batıya karşı teslimiyetçi bir mantıkla rotasını yanlış tayin edenlerdir.
İnsanlık bugün batısıyla-doğusuyla hem Amerika'nın vurulmasıyla hem de Afganistan'ın bombardıman edilmesiyle büyük bir imtihandan geçiyor.
Filistin'de, Bosna'da, Kosova'da, Çeçenistan'da daha genel manada, Orta Doğu'da, Balkanlar'da, Kafkaslar'da imtihanı kaybeden dünya şimdi aynı imtihanı Afganistan'da kaybediyor.
Dünyanın bu imtihanı kaybetmesinde maalesef Türkiye'nin payı sanıldığından da büyüktür. Onun için hedefini şaşırdığı söylenen füzelerin hesabını Türkiye çok iyi yapmalıdır. Öyle ya hedefini şaşıran füzelerin yarın nereye düşeceğini kim bilebilir?
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010