Finansal terör

Çağımızı 'terör çağı' olarak adlandıran ve terörün her alana yayıldığını iddia edenler, haksız sayılmazlar. Gerçekten de terör, dünyayı kasıp kavurmaktadır. Öyle ki, terör, ekonominin normal işleyişini bozmuş ve onu da teröristleştirmiştir.  
Ekonominin teröristleştirilmesi, genelde finansal terörle gerçekleştirilmiştir. Finansal terörü çıkaranlarla, dağlarda dolaşan eli silâhlı teröristleri karıştırmamak gerekir. Gerçi terör örgütlerinin hepsi, birbirlerine göbekten bağlıdırlar. Ama görünüşte aralarında hiçbir benzerlik bulunmamaktadır. Şöyle ki, finansal terörü yapanlar, gökdelenlerde oturur ve bombaları da bilgisayarlardır.
Finansal terörle, silâhlı terör örgütlerine her türlü destek sağlanmaktadır. Fakat ortalıkta bu işbirliğinin izi görünmez. Çünkü destekler dolaylı yollarla yapılır. Ancak basiret gözüyle bakınca, tüm terör örgütlerinin aynı merkezden yönetildiği görülür.
Sözü dolandırmadan söyleyelim: Başta finansal terör olmak üzere, her çeşit terör örgütünün arkasında Yahudiler bulunmaktadır. Yahudiler, dünyanın sır dolu bir milletidir. Bu millet, sayıca az olmasına rağmen, dünyadaki finans kaynaklarını kontrolleri altına almayı başarmışlardır.
Yahudiler, tarih boyunca finans kaynaklarını elde tutmaya çalışmışlardır. Max Weber, "Protestan Ahlâkı ve Kapitalizmin Ruhu" adlı eserinde Yahudilerin söz konusu faaliyetlerini şöyle anlatır: "Ödünç para verdiler. Çok sayıda malın ticaretini yaptılar. Özellikle sermaye piyasasında hisse ticareti ile uğraştılar, para değiş tokuş ettiler ve finansal işlemlere aracı oldular. Banker işlevi gördüler ve emisyonun mümkün olan her biçimine iştirak ettiler." O kadar ki, ABD Merkez Bankasını kurdular ve emisyon yetkisine sahip oldular. Dahası, bastıkları doları rezerv para yaptılar ve böylece küresel finans sektörünü kontrol altına aldılar.
Werner Sombart, "Yahudiler ve Modern Kapitalizm" adlı eserinde, ABD'nin nüfus yapısının değişeceğini belirtiyor ve şöyle diyor: "Bu nüfus içinde doğal olarak Yahudiler, ekonomik liderliği üstleneceklerdir." Werner Sombart, Yahudilerin, ABD'deki etkinliklerini de şöyle ifade eder: "Amerikan veya Amerikalı, Yahudi ruhu içinden sökülüp atıldığında ortadan kalkar."
Yahudiler, küresel bir amaç ve hedef taşıdıkları için, davranışlarına ve sözlerine çok dikkat etmek gerekir. Mesela, son yıllarda Yahudi bilim ve din adamları, Üçüncü Dünya Savaşının ekonomik alanda olacağını ve bunun silâhlı savaşı da beraberinde getireceğini söylüyorlar. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının planlayıcısı Yahudiler olduğuna göre, bu sözlerin üzerinde durmamız ve düşünmemiz şarttır.
Anlaşılan o ki, Yahudiler, ekonomik savaştan önce, finansal terörle dünyayı dize getirmenin ve finans sektörü üzerinde milli devletlerin kontrolünü olabildiğince zayıflatmanın peşindeler. Amaçları, milli ekonomileri yıkmak ve milli devletleri işlevsiz kılmaktır.
O nedenle ilk önce finansal teröre ve ardından planlanan ekonomik savaşa karşı güçlü tedbirler almak zorundayız. O tedbirlerin başında hiç şüphesiz Milli Ekonomi Modeli'ni uygulamak gelmektedir. Aksi halde, göz göre göre felakete yuvarlanmak kaçınılmaz olacaktır.