Ferdi ve milli varoluşu duayla temellendirme

Dua, bir Müslümanın şahsiyetini belgeleyen bir metindir. Müslüman, kendisini duayla tanıyabilir ve tanımlayabilir. Müslüman, ancak duayla Yaratıcı karşısında acziyetini ifade ederek güç kazanabilir. Müslüman, ancak duayla eksikliğini tamamlayabilir. Müslüman, duayla sınırlarının farkına varabilir ve haddini bilen edepli bir hüviyet kazanır. Bir arkadaşım, bana Türkistan'da Ortalık Asya Türklerinin nikâh merasimlerinde yaptıkları yaygın bir duanın Türkiye Türkçesiyle karşılığını verdi. Bu dua, şimdiye kadar duyduğum ve okuduğum en güzel, en kapsamlı, en özlü bir metin. Bir Müslüman Türk'ün hem bireysel, hem de millî anlamda kendisi için gerekli olan bütün unsurları içeriyor. Önce bu duayı verelim:"Ey Allah'ım beni duy.Yakarışıma sana ulaşma gücü ver.Toprağımda yeşillikler sararmasın.Atım, davarım susuz kalmasın.Ürünüm solmasın, başsız kalmasın.Sönmesin obamın çırası.Gücüm, aşım azalmasın.Sana ulaşmış ellerimi.Boşta bırakma Allah'ım.Korumadan yoksun bırakma bizi.Eksiltme azığımızı, dileğimizi.Bozdurma dirliğimizi, birliğimizi.Koru budunumuzu, töremizi?"Bu dua metni, çok katmanlı zengin bir anlam yapısına sahip. İlk iki cümle, yaratıcının bizi duymasını yani bizi kendisine kul kabul etmesini, taleplerimizi dikkate almasını, bize yakınlık göstermesini, ilgilenmesini, bizi muhatap kabul edilebilir bir kişi olarak ciddiye almasını istiyor ki duanın zemini budur. Dua edenin duasında ve taleplerinde samimi olması, sesin kabul merciine ulaşmasının temel şartıdır. "Toprağımda yeşillikler sararmasın" cümlesindeki toprak, hem fert olarak kişinin yaratılışında, fıtratında var olan kabiliyet, beceri, bilgi, zekâ, yaşama sevinci, nesil çokluğu toplamının simgesidir, hem de Türk vatanı ve milletidir. "Yeşillikler" ise ferdî ve millî planda ürettiğimiz bütün olumlu, güzel, faydalı ve iyi değerler toplamıdır. Maddi ve manevi sürekli olarak ürettiğimiz ürünler, toprağa bağlı bitkiler, meyveler, sebzeler, sular ve diğer kaynaklardır, hayatiyetimizi devam ettiren temel ihtiyaçlarımızdır. "Atım, davarım susuz kalmasın." Bu cümledeki at ve davar da toprak kaynaklı bitkisel ürünlerimizi hayvansal gıdaya dönüştüren ve bütün ürünleri millet bünyesinde dolaşıma sokan araçların sembolüdür. Buna toprağı işleyen makineler de dahildir."Ürünüm solmasın, başsız kalmasın." Türk milletinin hem fert hem de toplumsal düzeyde, maddi ve manevi anlamda ürettiği bütün ürün ve değerler, sürekli gürül gürül artarak devam etsin, bereketli olsun, nüfusumuz çoğalsın. Ayrıca hem insan nüfusumuzu hem de maddi ve manevi ürünlerimizi en faydalı ve en anlamlı şekilde teşkilatlandıracak ve değerlendirecek akıllı bir baş yani yönetim kademesine sahip olalım. İyi, akıllı ve verimli bir yönetim kademesi Türk'ün en acil ihtiyacıdır."Sönmesin obamın çırası." Türk milletinin hem aile hem de millet planında varlığı, devamı, neşesi, mutluluğu, huzuru, refahı ve artarak çoğalması Türk'ün var oluş iddiasının temelidir. İstiklal Marşımızda da veciz bir ifadeye kavuşan "yurdumuzun aile ve millet ocağımızın sönmemesi, en büyük dileğimizdir."Gücüm, aşım azalmasın." Güç, Türk milletine doğuştan verilen kabiliyetler, beceri, akıl, zekâ, irade, azim, sabır, kararlılıktır. "Aş" ise fert ve millet olarak hayatiyetimizi devam ettirecek yer altı ve yer üstü bütün maddi kaynaklarımızı ve kalbimizi, ruhumuzu doyuracak manevî, imanî, İslamî gıdalarımızdır."Korumadan yoksun bırakma bizi." Müslüman Türk, kendisini tek merci, tek kaynak, tek belirleyici, her şeye hâkim olan tek güç ve yaratıcı olarak görmüyor. Firavunluk, Karunluk taslamayarak, ancak Allah'ın himayesi, yardımı, koruması olursa işte o zaman hayatta kalabileceğini ve başarabileceğini biliyor. Bu da yaratıcı karşısında haddini bilmek ve ona yaslanmaktır.Dirliğimizin, birliğimizin bozulmamasını, Allah'ın budunumuzu yani milletimizi ve töremizi korumasını istemek, en temel millî duamızdır. Türk milleti, millî birlik ve bütünlük, dirlik ve düzenlik içinde yani tam bağımsız millî bir devlet ve toplum halinde yaşayabilir. Bunlar yok olursa Türk de yok olur.