10 Kasım 1938... Saat: 09.05...
Atatürk gözlerini kapatmıştı. Zübeyde Hanım'ın biricik Hafız Mustafa'sı bütün denemelere karşı kurtulamamıştı. Milletimizin; babası, öğretmeni ve başkomutanı gözlerini ebediyete kapatmıştı. 57 yıllık yaşamına nice başarılar sığdıran Ulu Önder artık aramızda yoktu. Yaşamı boyunca kimsenin hakkını başkasına yedirtmeyen; ordusuna, köylüsüne, öğrencisine, öğretmenlerine, annesine, babasına, kardeşlerine ve vatanına daima sahip çıkan ve her daim arkasında duran Atatürk artık sonsuz uykuya geçmişti.
Yaşamı boyunca hem ailesinin, hem vatanının sevgisini kazanıp hayır dualarını almıştı. Hayatı boyunca çok çalışan Atatürk, bir dakika bile durmak bilmezdi.
Savaşlarda asla geri dönmek bilmeyen ordusuyla, vatanına hizmet edebilmesi için başarılı Türk genci yetiştirme gayesi olan öğretmenleriyle, "Beni Türk hekimlerine emanet ediniz!" dediği doktorlarıyla, "Benim tüm ümidim gençliktedir" dediği gençleriyle, vatan sevgisini aşılayıp büyüten anneleriyle bir ve beraber olmuştur.
Gazi Paşa, 57 yıllık ömrüne:
- 11 savaş
- 24 madalya
- 7 nişan
- 13 kitap
ve 1 ÜLKE sığdırmıştı.
Bu başarılarına daima destek çıkan, her an yanında duran, duasıyla evladına sahip çıkan, elleri öpülesi bir anne ve babaya sahipti. Vatanın her yanında sevenleri ve yetiştirdiği on binlerce manevi evladı vardı. Savaşlarda başkomutanı bırakmayan ve geri dönmeyi asla düşünmeyen askerleri vardı. Sokaklarda bir çocuk gibi oynayıp eğlendiği, her daim yüzlerinde tebessümleri eksik olmayan evlatları vardı. Atatürk'ü hiç yalnız bırakmayan manevi kardeşleri vardı.
Yolcusuyla destek çıktığı, pilot olmasına öncü olduğu ve bu ülkenin de ilk kadın pilotu olan Sabiha Gökçen vardı. Emekçisinin arkasında durup, rahatlık ve refah içinde yetiştirdiği sebze ve meyvelerle, vatanına hizmet eden köylüsü vardı.
Doktorları, öğretmenleri, gençliği ve dahası...
Prof. Dr. Haydar Baş hocamın da dediği gibi; bu milletin birleştirici harcı olan Atatürk, göğsündeki iman ve Ehl-i Beyt sevgisiyle bu dünyadan ayrılmıştır.
Devletinin ve ailesinin sevip saydığı, değer verdiği Hafız Mustafa Kemal bir hastalığa yakalanmıştı. Hastalığı; sirozdu. Doktorlar; "Lütfen dinleniniz, zira iyileşemezsiniz!" deseler de, Atatürk yine de devleti için çalışmaya devam etmiştir. Bütün müdahalelere rağmen kurtulamayan Atatürk; 10 Kasım 1938'de, saat 9.05'te vefat etmiştir. Türk milleti; gözyaşlarıyla, çok sevdiği evladını, abisini, öğretmenini, komutanını, kardeşini, liderini ebediyete uğurladı.
Saygı, özlem, hasret ve minnetle anıyoruz...
Atam sen rahat uyu! Bu vatan bizimdir bizim kalacak!
Bıraktığın bu vatan Türk Gençliği'ne emanet.
- BURHAN BORAN: Deprem / 27.02.2025
- FATİH HAYDAR GÜNER - Maarif yüzyılı mı, masallar yüzyılı mı? / 20.02.2025
- FATİH HAYDAR GÜNER - Parayı kim basarsa düzeni o kurar / 19.02.2025
- FATİH HAYDAR GÜNER - Petro-Dolar Tuzağından Kurtuluş: Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Vizyonu / 18.02.2025
- AYŞE ZIVALI: Hoca Atatürk / 08.02.2025
- OZANCAN DERNEK /Efendi kim, köle kim? / 17.01.2025
- MELEK KERESTECİ: Birlik ve beraberlik üzerine / 23.12.2024
- AV. AHMET HAYDAR İLİK: Türk gençliğine verilen büyük vazife / 26.11.2024
- HAYDAR NECMEDDİN KAZANCI / Çözümsüz vaatler / 24.11.2024