Aşir Efendizade Mustafa Kami Bey'in, devletin Vakıflarla ilgili politikasını eleştiren "Evkaf Nedir?" adlı 24 sayfalık risalesi, Vakıflar Dergisinde okuduğumuz bir makaleye göre Vakıfların Türkçü bir bakış açısıyla analizi imiş. Mustafa Kami Bey, İstanbul'un işgal ile elden çıkmayışını ecdadın İstanbul'da yaptırdığı vakıf eserlerine bağlamış. İstanbul işgal altındayken, Darülfünun'da, bir Fıransız generalinin Türk öğrencilere hitaben, "Ecdadınızın bıraktığı baha biçilmez asar u abidat, mimari mucizeleriniz ve camileriniz bulunmasa İstanbul'un Türklüğe vechi münasebeti bile mevzui bahis olunamaz" dediğini tarihe not düşmüş. Müdafayı Hukukçu Mustafa Kami Bey, Evkaf nezaretinin kurulmasıyla (1826) nezarete bağlanan vakıfların savunmasız bırakıldığını, risalenin mukaddimesine yazmış. Diplomatlara, "bu şehir Türk değildir" demeye utandıran bu risaleciği her vatanperverin dikkatle takibi elzem ve bir borçtur diye bitirmiş sözlerini. "Vatanın belkemiği mesabesinde bir Müdafai Milliye Teşkilatı ve memleketi bu şekilde Türkleştirdiğimizi vatanla alaka iddia eden herkesin bilmesi lazımdır, bir çadır aşiretinden muazzam bir imparatorluğu çıkaran Evkaf usul ve teşkilatıdır,Türkün mimarlığı, sanatkarlığı ve bütün bedii eserleri vakıftır" tesbitinde bulunmuş. Satışlardaki yolsuzluk ve usulsüzlüklere de dikkati çekmiş, yabancı bankaların gayrimüslimlere düşük faizli kıredi açarak mülk satın almalarına yardımcı olduğundan şikayet etmiş. Gençler için ifade biraz eski ama Atilla İlhan merhumun dediği gibi öğrensin keratalar! Aynı film şu anda da gösterimde. Değişen bir şey yok, "hiç ders alınsa tarih tekerrür eder miydi" hesabı!Bu risale, 1339'da (192223) İstanbulda Matbaai Amire'de basılmış. Risalenin Mukaddime yani Önsöz'ünden yazılan makale, 2009 yılı Vakıflar Dergisin'nin XXX. sayısında Şerafettin Deniz tarafından yayınlanmıştır Bugün devşirme diye aşağılananların bıraktıkları mimari miras başta İstanbul olmak üzere şehirlere Türk damgasını vurmuştu. Her devşirme bir külliye bıraktı, Kuyucu Murad bile. Yıka yıka bitiremedik. Yol açma aşkına bir kısmı ortadan kaldırılan Vezneciler'de ki külliyesinin medrese binası İstanbul Üniversitesi'nin Kültür Sanat Merkezidir. Bir zamanlar orada gençlere ebru dersi verilmekteydi. Kanuni devrinin sevimsiz şahsiyeti Rüstem Paşa da Ankara'ya Çengel Hanı bırakmıştır, görmedik ama Erzurum da da bir hanı olduğunu duyduk .Ankara kalesini süsleyen diğer yapılardan Kurşunlu Han ve Bedesten de Fatih'in sadrazamı Mahmud Paşa'nın mirası ve şimdi arkeoloji müzesidir. Bunlar hep Vakıf eserleridir. Hassa Mimarları Ocağı aralıksız çalışmıştır. Devşirme (!) edebiyatı yapılırken bunlar hiç düşünülmez nedense! Ve bıraktıkları abidevi eserlerle şehirlere Türk damgası vurdukları da fark edilmez. Vakıf eserlerin Türkleştirmeye yaradığı nedense pek anlaşılamamıştır. Gökdelenli İstanbul artık bizim İstanbul'a benziyor mu? Mustafa Kami Bey ne kadar da haklı imiş! Vakıf malları yıllar boyunca adeta yağmalanmıştır. Bu yağmadan vakıf kabristanlar dahi nasibini almıştır. Çorum'da Piri Baba kabristanı içindeki cami ve türbesiyle birlikte belediyeye ve öğretmen okulu yapılmak üzere özel idereye satılır. (Vakıf Müessesesi, Dr. Nazif Öztürk, basılmış doktora tezinden). Genç Çorumlular şimdi şaşırarak Piri Baba parkından bahsediyor, hafıza silinmiştir. 1922'de, Sovyet ressamı Y. Lansere'nin Trabzon'un en heyecan verici yeri dediği imaret kabristanı Tahsin Uzer tarafından kaldırtılır. Kayseri'de Selçuklu dönemi vakıflarından Kızılköşk su yolları ve sarnıcı üzerine villa inşa edilir (2008 Vakıf Su Medeniyeti Yılı Semp. tebliğidir). Remzi kitabevinin yeri, eski Selvili Mescid, kadromuz dışıdır diye satılan pek çok mescidden sadace biri. Yazılacak örnek yüzlerce ama yerimiz dar! Vakıflar Neye Yarar(dı) ? sorusunun cevabı ise, aynı dergide yayınlanmış, 18. yy. da Rusların Kırımda tahrib ettiği yerleşmelerin imarını ele alan " Aslan Giray Han ve Kırım'ın Yeniden İmarı" adlı bildiridedir.1736 yılının Mayıs'ında Rus ordusu kırım'ı işgal edip Bahçesarayı ve diğer şehirleri yakıp yıkar. Bu esnada Kırım Hanı 1. Kaplan Giray Osmanlı ordusu ile İran cephesidedir. Hemen geri dönen Han yanmış yıkılmış bir Kırım bulur.Bu işgalin sebebleri arasında ,Tatarların Rusların kendi bölgesi saydıkları Dağıstan üzerinden İran'a geçmesidir .Kaplan Giray'ı kusurlu bulan Osmanlı, hanı tahtından indirir( Han herhalde Çeşme'de ölmüştür, mezartaşı Çeşme müzesindedir,rıhtımda da heykeli vardır). Bu savaşta, Rusların yakıp yıktıkları yapılar arasında Kırım'ın kilidi durumunda ki Orkapı siperleri, Cizvit papazlarının Kütüphanesi ( ki onların kitapları Karadeniz çevresi tarihimizin kaynaklarıdandır),Han sarayı, camisi, Hacı Selim Giray kütüphanesi vardır. Tekirdağ Vize'de ikamete mecbur tutulan Hacı Selim Hanın torunu Aslan Giray, Kaplan Giray'ın yerine han tayin edilir ve kurduğu Vakıflar sayesinde başta Or kalesi olmak üzere kale,palanka ve siperleri tamir ettirerek Han sarayı,bir mekteb ve Medrese inşa ettirir.Sultan 1. Mahmud'un da yardımıyla kütüphanede yeniden imar edilir ve İstanbuldan kitap gönderilir. Harab durumdaki başka yapılar da onarılır . Boğdan isyanına katılmakla haksız yere suçlanan Aslan Giray Han, daha sonra azledilerek Sakız ve Geliboluda ikamete mecbur edilir. Suçsuz olduğu anlaşılınca tekrar tahta çıkarılır (Kırım'ı kim bitirmiş acaba?)Hayırsever, adil ve cesur bir han olarak tarihe geçen Aslan Giray'ın pek çok vakfı arasında Akmescit ve Gözleve'deki çeşme vakıfları, menzil beygirleri arazisi vakfı, Bahçesaray Darül Kurra'sı ve mederese vakıfları v.s. verebileceğimiz bir kaç örnek. İşte size, geçmişte vakıfların ne işe yaradığı! Günümüzde kurulan Vakıflar da geçmişi örnek alır umarız.Aslan ve Kaplan Giray Hanlar bize Çeşme ilçesinde ki tarihi Vakıf çeşmelerin perişanlığını hatırlatmaktadır. Keza, 250 yıllık kitabeli ama yıkık dökük evleri de. Nihayet Belediye Başkanı Faik Tütüncü tarihi çeşmeleri tamir purojesi hazırlatabilmiştir nihayet, ama önce Aya Haralambos kilisesinin restorasyonu bir bitsin , sonra sıra çeşmelere gelir. Sıra gelince de ihtimal para biter. Kilise zaten harap değildi, niye restorasyona gerek görüldü acaba? Sakız'dan taşımalı cemaat mi getirilecek? Tütüncü, Rıhtımdan Çaka Bey'in büstünü de kaldırtmıştır nedense? Çaka Bey anıtı, bir kaç yıl önce Deniz Kuvvetlerinin gayretiyle Çeşme tepelerine dikilmiştir.Vakıflar yalnız insana değil çevreye ve hayvanlara da hizmet için kurulmuştur, meyva fidanı dikme vakıfları, tuvalet ve meydanları temizleme vakıfları, kedileri, köpekleri, leylekleri koruma vakıfları, Darül hav hav, Darül miyav, Gurebai laklakan (garip leylekler bakımevi) duyduğumuzda bizi şaşırtmaktadır. Vakfedenler Vakıfnamelere hayır dualar ve beddualarda eklemiştir. Vakıf bedduasına örnek;"Her kim ki Allah'tan korkmayıp vakıflarıma zarar vermeye niyet eder veya değiştirirse dünyada zalimler kısmından sayılsın. Ahirette elleri boş, Allah'ın rahmetinden mahrum ve sonsuz azablarla azab olunsun!"Fatih Sultan'ın Sağlık Vakfiyesinden; "Mazallah herhangi bir gıda maddesi buhranı da vaki olabilir, bunlar ki hayvanatı vahşiyenin yumurtada veya yavruda olmadığı sıralarda balkanlara çıkıp avlanalar ki zinhar hastalarımızı gıdasız bırakmıyalar. Böyle bir hal karşısında bırakmış olduğum 100 adet silah, elli erbaba verile!"Burada balkanın ormanlık dağı ifade ettiğini belirtelim. Fatih Sultan, sağlık vakfiyesinde fakirler incinmesin diye yemeklerinin gece karanlığında evlerine götürülmesini vasiyet etmiştir. Vakıfnamede hijyenle ilgili hükümler mükemmel ve şaşırtıcıdır. Şimdi bizim bazı insanlarımız bu Fatih'i Venedik ve Cenevizlilerin yalanlarıyla tarif etmektedir. Onlara, sana İstanbul'u kim bıraktı? O zaman git başka yerde yaşa demek gerekir.Vakıfar ara sıra eleştirilere de maruz kalmış, geçmişte bazı ehliyetsiz kişilere ulema ve müderris sıfalarının veraset yoluyla intikali gibi. Her ne olursa olsun vakıf, sanatlı imar demektir. Şimdi de imar çok ama sanat yok!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012