Teravih namazları ve ilahiler
Eski Ramazanlar derken, bütün insanlığın medeniyet öncüsü olan Osmanlıların yaşadığı o buram buram maneviyat kokan dönemler hatıra gelir. Büyük konak ve sarayların hemen hemen tamamında teravih namazları kılınır, toplu halde Allah'a şükredilir ve çeşitli isimleriyle Cenab-ı Hakk zikredilirdi. İlahiler eda olunurdu. Eski Ramazanların gelenekleri o kadar kökleşmişti ki, sırf bu mukaddes aya mahsus olmak üzere her eve ve daireye; meccitlere, halkın rağbet ettiği büyük, heybetli camilere eski imamlarından ayrı olarak özellikle Ramazan için, Kur'an'ı Kerim'i güzel okuyan imamlar ve musikide hünerli olan beş altı da müezzin seçilerek alınırdı. Bunların her yıl gelmeleri ve de getirilmeleri muhakkak idi. Teravih için her akşam konakların geniş divanhanelerine uşaklar, halılar ve seccadeler serilir ve beşizli şamdanları münasip yerlere korlardı. Şehzadeler ve sultanlar saraylarında ve bazı büyük dairelerinde haremle selamlık arasını ayırmak için kafesler çekilir. Bunun arkasına harem mensupları için seccadeler serilir. Müezzinler yatsı vakti gelince çifte ezan okurlar. Misafirler de ağır ağır kollarını sıvayarak abdest almaya başlarlar. Müezzinler de arka safta cemaatin hazırlanmalarını beklerlerdi. Saflar yavaş yavaş düzelir, zikirler, tevşihler ve ilahilerle namaz kılınır. Yatsı namazında muayyen bir beste takip olunamazsa da teravihin her dört rek'atı eda olundukça müezzinler ilahiler ve ayinler okurlar.İlk dört rek'at sonunda Sabâ veya Dügâh, yahut Bestenigâr ve ikinci dört rekâtta Hüzzam ve üçüncü dört rek'atta ekseriye Ferahnâk ve dördüncüde mutlaka Evc, beşincide de behemehâl Acem bestelerinden ilahi okunur. İmam Efendi de mihraptan, okunan ilahinin makamıyla okumak zaruretindedir.Bazı büyük konaklarda bulunan müezzinler gece de orada kalırlar. Ev sahipleri namazdan sonra bunlara güzel fasıllar okuttururlar. Sahurdan sonra ve sabah namazından önce İmam Efendi mukabele okur, bunlar usûl bilen güzel sesli zâtlar tarafından okunduğu için çok müessir olurdu.
Eski Ramazanlar derken, bütün insanlığın medeniyet öncüsü olan Osmanlıların yaşadığı o buram buram maneviyat kokan dönemler hatıra gelir. Büyük konak ve sarayların hemen hemen tamamında teravih namazları kılınır, toplu halde Allah'a şükredilir ve çeşitli isimleriyle Cenab-ı Hakk zikredilirdi. İlahiler eda olunurdu. Eski Ramazanların gelenekleri o kadar kökleşmişti ki, sırf bu mukaddes aya mahsus olmak üzere her eve ve daireye; meccitlere, halkın rağbet ettiği büyük, heybetli camilere eski imamlarından ayrı olarak özellikle Ramazan için, Kur'an'ı Kerim'i güzel okuyan imamlar ve musikide hünerli olan beş altı da müezzin seçilerek alınırdı. Bunların her yıl gelmeleri ve de getirilmeleri muhakkak idi. Teravih için her akşam konakların geniş divanhanelerine uşaklar, halılar ve seccadeler serilir ve beşizli şamdanları münasip yerlere korlardı. Şehzadeler ve sultanlar saraylarında ve bazı büyük dairelerinde haremle selamlık arasını ayırmak için kafesler çekilir. Bunun arkasına harem mensupları için seccadeler serilir. Müezzinler yatsı vakti gelince çifte ezan okurlar. Misafirler de ağır ağır kollarını sıvayarak abdest almaya başlarlar. Müezzinler de arka safta cemaatin hazırlanmalarını beklerlerdi. Saflar yavaş yavaş düzelir, zikirler, tevşihler ve ilahilerle namaz kılınır. Yatsı namazında muayyen bir beste takip olunamazsa da teravihin her dört rek'atı eda olundukça müezzinler ilahiler ve ayinler okurlar.İlk dört rek'at sonunda Sabâ veya Dügâh, yahut Bestenigâr ve ikinci dört rekâtta Hüzzam ve üçüncü dört rek'atta ekseriye Ferahnâk ve dördüncüde mutlaka Evc, beşincide de behemehâl Acem bestelerinden ilahi okunur. İmam Efendi de mihraptan, okunan ilahinin makamıyla okumak zaruretindedir.Bazı büyük konaklarda bulunan müezzinler gece de orada kalırlar. Ev sahipleri namazdan sonra bunlara güzel fasıllar okuttururlar. Sahurdan sonra ve sabah namazından önce İmam Efendi mukabele okur, bunlar usûl bilen güzel sesli zâtlar tarafından okunduğu için çok müessir olurdu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.