Mesut Yılmaz yolsuzluk iddialarının ayyuka çıktığı dönemde "denize düşen yılana sarılır" misali AB ipine tutunmaya çalışmıştı. Hızlı reformcu ve kurtarıcı rollerine bürünen Yılmaz, kameraların önünde tam bir "AB imanı" sergiliyor. Kameraların suskun kaldığı anlarda ise gerçeği fısıldıyordu:
"Bizi AB'ye almayacaklarını bende biliyorum."
Yanar döner bir durumdu Yılmaz'ınkisi...
Sonucu biliyoruz AB imanı Yılmaz'ı kurtarmaya yetmedi. Hem kendini, hem de koca ANAP'ı yerin dibine geçirdi.
Şimdilerde Almanya'da yaşamaya çalışıyor.
Mesajı net:
"Üstüme gelmeyin. Ben de sizi rahatsız etmem. El bebek gül bebek geçiniriz. Zaten şunun şurasında ne kadar ömrünüz kaldı ki?"
***
Yılmaz'ın yolsuzluklardan malul hikayesi, AKP ve Tayyip Erdoğan içinde aynı hazin finali yazmaya doğru adım adım ilerliyor.
Herşeyini; varlığnı-yokluğunu AB ipine bağlayan hükümet ne olursa olsun yeter ki takvim olsun" diye hani deyim yerindeyse ortalık yerlerde sürünüyor.
Herşeye ve sonuna kadar evet diyorlar.
Heybeliada Papaz Okulu artık gazete manşetlerinde "duvar boyası hangi renk olsun?" tartışmalarıyla yeralıyor.
Çıkan AB yasasının sayısını bilmek bile mümkün değil.
Ancak çeteleyi tuttuğunuzda ortaya çıkan sonuç şu:
Yani AB bu ülkenin has çocuklarına değil, azınlığa hürriyet getiriyor!
İşte AİHM kararı, işte imam-hatip meselesi, işte Heybeliada Papaz Okulu ve işte açılan 30 bin kilise!
AB kilidinin şifreleri bu sonuçla birlikte çok net bir şekilde ortaya fırlamıştır.
AB siyasetçi ve AB gazeteci sınıfının derin yol göstericiliğinde meğer bir avuç insanın hürriyeti için bir büyük yarış sürdürülüyormuş!
Müslüman kullanılarak, millet kandırılarak ve de geleceğimiz satılarak!
***
Mesut Yılmazla Tayyip Erdoğan'ın kader çizgisindeki AB yolculuğu da mevcut koşullarda anlaşılmıştır.
Yılmaz tek bir sebeple AB'yi çok istiyordu.
Yolsuzluk gündemini örtmek için...
Mesut Yılmaz bir nevi şifre olan "AB" üzerinden affedileceğini umuyordu. Mesajlar alındı-verildi ve o şimdi Almanya'da mutlu huzurlu bir hayat yaşıyor!
Gelelim Erdoğan'a... O neyin peşinde acaba?
Başbakan'ın bir şeyler gizlediğine şüphe yok!
Bir suçluluk psikolojisi ile ancak izah edilebilecek, bir ruh hali sergiliyor. Bir şeyler örtülmeye-gizlenmeye çalışılıyor.
İslam dünyası suçlanıyor. BOP geç kalmış bir deniliyor. İmam-Hatip için millete haddi bildiriliyor! Fakat konu azınlıklar olunca yüzler gülüyor. Açık Lozan Anlaşması hükümlerine rağmen bürokrasiye emir üstüne emir veriliyor. "Çözüm bulunacaktır o kadar" şeklinde...
Sonumuza dönelim:
Mesut Yılmaz AB yalanından bir şifre üretecek yolsuzluğunu gizlemeye çalışıyordu.
Erdoğan'ın derdi acaba ne? Onun bu şifre ile kapatmaya çalıştığı şey acaba ne?
Öyle ya Aralık takviminin AB üyeliği değil, özel statülü AB formülü olacağının netleştiği bir ortamda AB oyunu niçin oynanmaya devam ediyor?
Tayyip Bey de Türkiye'nin gerçek bir AB takvimi almamızın mümkün olmadığını bilmiyor mu?
Elbette biliyor ama teslim anlayış AB şifresi üzerinden varılan mesajlarla sürdürülüyor. Ortada bir zorunluluk yada bağlılık var yani.
Brüksel'den çıkan şey azınlıkların önünü açmak oldu. Müslüman geriliyor. Türk kavramı tükeniyor. Bölücülük tam gaz gidiyor. Ama azınlıklar mutlu ve bahtiyar!
Soruyu yenileyelim:
Erdoğan niçin AB konusunda bu kadar istekli ve samimi?
"Bizi AB'ye almayacaklarını bende biliyorum."
Yanar döner bir durumdu Yılmaz'ınkisi...
Sonucu biliyoruz AB imanı Yılmaz'ı kurtarmaya yetmedi. Hem kendini, hem de koca ANAP'ı yerin dibine geçirdi.
Şimdilerde Almanya'da yaşamaya çalışıyor.
Mesajı net:
"Üstüme gelmeyin. Ben de sizi rahatsız etmem. El bebek gül bebek geçiniriz. Zaten şunun şurasında ne kadar ömrünüz kaldı ki?"
***
Yılmaz'ın yolsuzluklardan malul hikayesi, AKP ve Tayyip Erdoğan içinde aynı hazin finali yazmaya doğru adım adım ilerliyor.
Herşeyini; varlığnı-yokluğunu AB ipine bağlayan hükümet ne olursa olsun yeter ki takvim olsun" diye hani deyim yerindeyse ortalık yerlerde sürünüyor.
Herşeye ve sonuna kadar evet diyorlar.
Heybeliada Papaz Okulu artık gazete manşetlerinde "duvar boyası hangi renk olsun?" tartışmalarıyla yeralıyor.
Çıkan AB yasasının sayısını bilmek bile mümkün değil.
Ancak çeteleyi tuttuğunuzda ortaya çıkan sonuç şu:
Yani AB bu ülkenin has çocuklarına değil, azınlığa hürriyet getiriyor!
İşte AİHM kararı, işte imam-hatip meselesi, işte Heybeliada Papaz Okulu ve işte açılan 30 bin kilise!
AB kilidinin şifreleri bu sonuçla birlikte çok net bir şekilde ortaya fırlamıştır.
AB siyasetçi ve AB gazeteci sınıfının derin yol göstericiliğinde meğer bir avuç insanın hürriyeti için bir büyük yarış sürdürülüyormuş!
Müslüman kullanılarak, millet kandırılarak ve de geleceğimiz satılarak!
***
Mesut Yılmazla Tayyip Erdoğan'ın kader çizgisindeki AB yolculuğu da mevcut koşullarda anlaşılmıştır.
Yılmaz tek bir sebeple AB'yi çok istiyordu.
Yolsuzluk gündemini örtmek için...
Mesut Yılmaz bir nevi şifre olan "AB" üzerinden affedileceğini umuyordu. Mesajlar alındı-verildi ve o şimdi Almanya'da mutlu huzurlu bir hayat yaşıyor!
Gelelim Erdoğan'a... O neyin peşinde acaba?
Başbakan'ın bir şeyler gizlediğine şüphe yok!
Bir suçluluk psikolojisi ile ancak izah edilebilecek, bir ruh hali sergiliyor. Bir şeyler örtülmeye-gizlenmeye çalışılıyor.
İslam dünyası suçlanıyor. BOP geç kalmış bir deniliyor. İmam-Hatip için millete haddi bildiriliyor! Fakat konu azınlıklar olunca yüzler gülüyor. Açık Lozan Anlaşması hükümlerine rağmen bürokrasiye emir üstüne emir veriliyor. "Çözüm bulunacaktır o kadar" şeklinde...
Sonumuza dönelim:
Mesut Yılmaz AB yalanından bir şifre üretecek yolsuzluğunu gizlemeye çalışıyordu.
Erdoğan'ın derdi acaba ne? Onun bu şifre ile kapatmaya çalıştığı şey acaba ne?
Öyle ya Aralık takviminin AB üyeliği değil, özel statülü AB formülü olacağının netleştiği bir ortamda AB oyunu niçin oynanmaya devam ediyor?
Tayyip Bey de Türkiye'nin gerçek bir AB takvimi almamızın mümkün olmadığını bilmiyor mu?
Elbette biliyor ama teslim anlayış AB şifresi üzerinden varılan mesajlarla sürdürülüyor. Ortada bir zorunluluk yada bağlılık var yani.
Brüksel'den çıkan şey azınlıkların önünü açmak oldu. Müslüman geriliyor. Türk kavramı tükeniyor. Bölücülük tam gaz gidiyor. Ama azınlıklar mutlu ve bahtiyar!
Soruyu yenileyelim:
Erdoğan niçin AB konusunda bu kadar istekli ve samimi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021