Siyasilerimiz, ülkemizin ekonomik tablosuyla, masabaşı hazırlanan büyüme rakamları ve istatistik verileriyle övünedursun, sahada yaşanan gerçekler empoze edilmek istenen bu tozpembe tabloyla asla örtüşmüyor.
"Yaşayan bilir" derler, ülkemizin gerçek ekonomik tablosunu yüksek maliyetlere katlanan üretici bilir, sırtına vergi üstüne vergi yüklenen vatandaş, açlık sınırı altında maaşa talim eden işçi, kapı kapı dolaştığı halde iş bulamayan işsiz, ay sonunu göremeyen emekli, borç batağında ve icra kıskacında olan tarım köylüsü bilir. Fildişi kulelerinden olayları seyreden, ekmek elden su gölden olan rantiye grupları bilemez.
İşçisiyle, memuruyla, çiftçisiyle, emeklisiyle, işsiziyle vatandaşlarımızın yaşadıkları zorlukları güncel verilerle de örneklendirerek yazılarımızda sık sık dile getiriyoruz.
Bugün de milyonlarca insanımıza iş sunan, ülke ekonomisinin belkemiği olan üreticilerimizin gözüyle yaşananlara bakalım. Dün Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Kurulu Toplantısı gerçekleşti. Bu toplantıda TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski çok önemli değerlendirmeler yaptılar.
TÜSİAD deyip geçmemek lazım, 4 bin 500'e yakın şirketi temsil ediyor. Bu şirketler; kamu dışı milli gelirin yarısını (yüzde 50) oluşturuyor, dış ticaretin yüzde 85'ini (enerji ithalatı hariç) gerçekleştiriyor, kayıtlı istihdamın yüzde 50'sini (kamu ve tarım hariç) sağlıyor ve kurumlar vergisinin yüzde 80'ini ödüyor. Diğer bir ifadeyle, bu şirketler, Türkiye'nin üretim, dış ticaret, istihdam ve gelir özetidir diyebiliriz. Bu sebeple ifade ettikleri oldukça önemli.
Tuncay Özilhan yaptığı konuşmada hükümete çok ciddi eleştiriler yöneltti ve şu dikkat çekici açıklamaları yaptı:
Büyüme: "Türkiye pandemi karşısında izlenen parasal genişleme ve kredi genişlemesi sayesinde 2020'de ve bu senenin ilk çeyreğinde iyi bir büyüme performansı gösterdi. Ama bu büyüme istihdam yaratmıyor."
İşsizlik: "Sayısı 4.5 milyona yaklaşan işsizler için ilave iş imkanları yaratamazsak, bu büyüme tatminkar olmayacak."
Yüksek enflasyon: "İşsiz olanlar, işsizlikten yakınırken, işi olanlar ve emekliler ise hayat pahalılığından dolayı mutsuz. Yüksek enflasyon satın alma gücünü azaltıyor."
Yüksek faiz: "Esnaf, KOBİ'ler ve iş dünyasının diğer mensupları yüksek enflasyon, TL'nin eriyen değeri ve tüm bunların sonucu olan yüksek faizlerden dertli. Geleceğe dönük yapılan hesaplar tutmuyor."
Borçlar: "Yüklü kredi borçlarının geri ödenme zorlukları iş insanlarını düşündürüyor."
Gelir adaletsizliği: "Pandemi koşullarında işini kaybedenler, borca girenler, hayat pahalılığı nedeniyle refahı gerileyenler, zora düşen esnaf, çiftçi ve KOBİ'ler, adil rekabet kurallarına uyarak iş yapan girişimciler, artan büyümeden kendi paylarına düşeni alamıyorlar."
Gençler: "Ekonomik olarak aktif olanların karamsarlığı bir yana henüz hayat gailesine atılmamış, iş ve aş derdine düşmemiş gençlerde de mutluluk yaygın değil."
Kadınlar: "Kadınlar için ise fırsat eşitliği sorunları hala devam ediyor. İstanbul Sözleşmesinin iptal edilmiş olmasının, kadına şiddete karşı verilen mücadeleyi kolaylaştırmadığı görüşündeyiz."
Tarım: "Geçen sene aşırı hava olaylarında Türkiye'de tüm zamanların rekorlarını yaşadık. Bu koşullarda çiftçilik yapmak adeta kumar oynamaya dönüştü. Mazot, gübre, tohum, ilaç fiyatları hızla yükselirken, kredi kullanarak bin bir umutla ekilen ekinleri kuraklık vurduğunda, çiftçi geleceğe umutla değil kaygıyla bakıyor. Oysaki tarım ve hayvancılık, ülkemizin en stratejik alanlarından birisi. Bu alanda da iklim değişikliğini dikkate alan politikaları acilen uygulamaya geçmemiz gerekiyor."
Dolaylı vergiler: "Yüksek dolaylı vergiler de hayat pahalılığına sebep oluyor."
Ağır vergiler: "Ağır vergiler vatandaşı eziyor, fakirleşmesine sebep oluyor. Aşırı yüksek vergiler, satın alma gücünü düşürdüğü gibi kaçakçılığı, taklitçiliği ve sahteciliği de besliyor."
İflaslar: "Hepimiz biliyoruz ki sürekli olarak gelirinden çok harcayan şirket sonunda iflas eder. Şirketler borçlanarak yaptıkları harcamaları finansman maliyetinin üzerinde karlılık getirecek yatırımlara ayırmalıdır."
Devlet projeleri: "Vatandaşın ödediği vergilerle finanse edilen devletin harcamaları doğrudan insana hizmet etmeyen projelere akıtılırsa sürdürülebilir büyüme sağlanamaz. Harcamalar bilime, sanata, spora, ekonomideki verimliliği artırmaya, gelir adaletini iyileştirmeye, kaliteli eğitim ve sağlık hizmetlerine, konjonktürel nedenlerle sıkıntıya giren işçi ve işverenlere destek sağlamaya yönelmelidir."
Mafya-siyaset ilişkisi: "Kadını erkeği, genci, yaşlısı, işçisi işvereni, hepimizi son zamanlarda en çok düşündüren ve kaygılandıran konu ise hukuk devleti anlayışı ile hiçbir şekilde bağdaşmayacak, karmaşık, karanlık ilişkiler ağının mevcudiyetine ilişkin iddialar. Bu iddialar, yolsuzluklar, suç örgütleri, siyasi etik, medya etiği, iş etiği gibi başlıkların kamuoyunda yoğun biçimde tartışılmasına yol açıyor. Kamuoyu nezdinde dile gelen bu şüphelerin giderilmesi gerekiyor."
Mutluluk: "Veriler depresif ruh halinin sadece pandemi yüzünden olmadığını ortaya koyuyor. Dünya Mutluluk Raporu'ndan, pandeminin ülkelerin mutluluk sıralamasında büyük farklar yaratmadığını anlıyoruz. Pandemi öncesinde en mutlu insanların yaşadığı ülkeler, pandemi sonrasında da bu konumlarını koruyorlar. Türkiye ise 2021 yılı verilerine göre mutluluk sıralamasında son beşte birlik dilim içinde. TÜİK verileri de toplumun yarısından fazlasının mutsuz olduğunu doğruluyor."
Dikkat ederseniz, TÜSİAD yetkililerinin de dile getirdiği gibi, mevcut siyaset ve ekonomi anlayışıyla çok ciddi sorunlar yaşıyoruz. Bu sorunların sebebi olan sistemle çözüme ulaşabilmek elbette mümkün değil. Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ı ifade ettiği gibi "Sorunların çözümü için sistem değişmesi lazım."
Elbette ki uygulamamız gereken sistem, yukarıda sayılan bütün problemlerin topyekun çözümünü bilimsel olarak ortaya koyan Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir.
Saygıdeğer işadamlarımız sorunları çok doğru bir şekilde önümüze koydular, şimdi yapmaları gereken bir şey daha var, tek çözüm olan Milli Ekonomi Modeli'ne, bu modeli uygulayacak tek kadro olan BTP kadrosuna ve Lideri Hüseyin Baş'a fırsat vermek.
Çözümün önünü açmadıkça, sorunları dile getirmek bizleri çözüme asla ulaştırmaz.
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025