'Ehl-i Beyt tertemizdir'
Kayseri İcmal Gençliği tarafından her ay yapılan gençlik eğitim seminerine bu ay konuşmacı olarak Doç. Dr. Mustafa Yavuz Köker katıldı. Köker, konuşmasında çarpıcı konulara değindi
19.11.2013 00:00:00
YENİ MESAJ / KAYSERİİcmal gençliği, Kayseri'de bir araya geldi. İcmal gençliği tarafından her ay yapılan gençlik eğitim seminerinde bu ay konuşmacı olarak katılan Doç. Dr. Mustafa Yavuz Köker, "Ehl-i Beyt'te Birlik Nasıl Olmalıdır" konulu konuşma yaptı. Çok sayıda üniversite ve lise öğrencisinin katıldığı program sonrasında konu ile ilgili soru-cevap şeklinde bilgilendirme de yapıldı. Doç. Dr. Mustafa Yavuz Köker konuşmasına, Ehl-i Beyt'in beş kutlu insandan başta Hz Muhammed Mustafa, Hz Ali, Hz Fatma, Hz Hasan ve Hz Hüseyin'den oluştuğunu ve Kur'an-ı Kerim'de tertemiz insanlar olarak belirtildiğini vurgulayarak başladı.'Vahhabi felsefe İslam'ın başına bela edilmiştir'Günümüzde Ehl-i Beyt'i anlamanın en iyi rehberinin Prof. Dr. Haydar Baş'ın Ehl-i Beyt külliyatı olduğunun altını çizen Köker konuşmasını şöyle sürdürdü: "İçinde bulunduğumuz Muharrem ayında Hz Hüseyin'in şahadet gerekçesinin çok iyi anlaşılması gerekir. Bu gerekçeler doğru bir şekilde anlaşılırsa, günümüzde İslam toplulukları arasında birlik ve beraberlik sağlanabilir ve Ehl-i Beyt'te birlik mümkün olabilir. Bugün Hz Hüseyin'i ve 72 yaranını şehit eden Yezid ve onu kendi yerine halife tayin edip ümmeti Muhammed'in başına bela eden Muaviye'nin ihanetini kınayamayan, hatta Muaviye de bir sevap aldı diyen cahil çevreler vardır. Bunların kökenini doğru tahlil etmek gereklidir. Yezid ve Muaviye'yi kınayamayan ekolün başında Emeviliğin günümüzdeki uzantısı olan ve İngilizler tarafından İslam aleminin başına bela edilen Vahhabi felsefe gelmektedir. Vahabi felsefe ya da siyasi ekolün adeta var oluşu, haç-hilal kavgası, hak-batıl mücadelesi değil Ehl-i Beyt ekolünün yolunu ve önünü kesmek üzerine bina edilmiştir. Günümüzdeki el-Kaide hareketi Vahhabi-Selefi ideolojik buhranına bir örnektir."'Nakşilik; Muaviye ile Yezid'i kınayamıyor'Kur'an'da seçilmiş Ehl-i Beyt'e kılıç çeken Muaviye ve Yezid ikilisini kınayamayan bir diğer ekolün ise 18. yüzyılda Osmanlı'da yine İngilizlerin teşviki ile yaygınlaşan Nakşilik hareketi olduğunu söyleyen Köker, "Bir tasavvuf ekolü görüntüsündeki bu çevrede Ehl-i Beyt, Alevi ve Şii dünyasına karşı düşmanlık temel felsefe olmuştur. Bu ekol eliyle Osmanlı'da Bektaşilik ve Alevilik tasfiye edilmiştir. Tasavvufi meşreplere ve tekkelere bu ekolden insanlar padişah tarafından zorla atanmıştır. Kurtuluş savaşında milli mücadele saflarına katılmayan bu çevreler İngilizlerle açıkça işbirliği yapmaktan da geri kalmamıştır. Bu durumu yakinen bilen Atatürk çareyi bu kurumuş ağacı kesmekte tekke ve zaviyeleri kapatmakta bulmuştur. Tekkeleri tasavvufa hizmet anlamında tekrar açma isteğini defaten ifade etmiş ancak ömrü vefa etmemiştir" dedi.'Prof. Dr. Haydar Baş Sünni ve Şii dünyayı birleştirdi'Köker sözlerini şöyle tamamladı; "Bu iki batıl ekolün maalesef Anadolu Sünniliği üzerinde menfi etkileri olduğu bilinmeli ve milletimizin Ehl-i Beyt sevdalısı bir ahlaka kavuşması için Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ı rehber edinmesi şattır. Prof. Dr. Haydar Baş tarihte ilk kez Sünni ve Şii dünyayı Ehl-i Beyt ekolünde birleştirmiştir. Günümüzde birlik için beklenen, özlenen, aranan lider ve alim Sayın Haydar Baş hocamızdır. Peygamber Efendimizin 23 yıllık risalesi sonrasında bu dünyadan ayrılırken, benim işim bitti siz artık başınızın çaresine bakın, ne yaparsanız yapın dememiş, bilakis Gadr-i Hum'da Hz Ali'yi Allah'ın emri ile yerine halife tayin edip, sonraki ümmet için Ehl-i Beyt'i adres göstermiştir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.