Ege bir Yunan denizi mi oldu?

Yunanistan'a ait bir sahil güvenlik botunun 20 Eylül günü sabah saatlerinde Bodrum Akyarlar Meteor Koyu'nda küçük bir Zodyak botu kovalarken Türk karasularına girdiği ortaya çıkmıştı.

Bu olayın ardından Yunanistan sahil güvenliği bu kez Datça'da Türkiye karasularını ihlal etti. 

Datça'da karasularımızı ihlal etmekle de kalınmamış ve Yunan sahil güvenlik botundan inen maskeli bir kişinin karaya çıkarak göçmen kaçakçısına ait olduğu iddia edilen lastik botu alarak gittiği tespit edildi.

Datçalı bir balıkçımız Yunanistan'ın ihlalini videoya çekip sosyal medyada paylaşmasa olaydan haberimiz bile olmayacaktı.

Görünen o ki tıpkı kara sınırlarımızda olduğu gibi ülkemiz deniz sınırları da yolgeçen hanı olmuş. Yani ülkemiz dört bir yandan herkesin kolaylıkla girebildiği ancak çıkamadığı bir coğrafya haline dönüştürülmüş durumda.  

Yunanistan'ın pervasız ihlalleri üzerine İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Yunanistan Denizcilik ve Ada Politikaları Bakanı Christos Stylianides'e rahatsızlığını iletmiş.  

Bakanlıktan yapılan açıklamada, Yerlikaya'nın iyi komşuluk ilişkilerinin korunması için bu tür ihlallerin kabul edilemeyeceğini vurguladığı ifade edildi. 

Merak ediyorum; Türk sahil güvenlik aynı şekilde peş peşe ihlaller yapsa, onların yaptığı gibi Yunanistan ana karasına çıksa ve bir botu alıp bizim karasularımıza dönse Atina bizim davrandığımız gibi mi davranır?

Yoksa çıngar mı çıkarırdı?

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Sayın Hüseyin Baş, X sosyal medya hesabından paylaştığı mesajında olaya tepki göstererek, "Ey Lozan'ı eleştirenler, adaları verdik edebiyatı yapanlar, Yunan öyle bir gece ansızın değil, baya güpegündüz Datça'ya gelmiş! Nerde sahil güvenlik?" diye sordu.

Gerçekten de öyle. 

Bizim siyasiler 'bir gece ansızın gelebiliriz' sözleriyle milleti avuturken, adamlar güpegündüz vatan toprağımıza ayak basma cüretini göstermişler. Hiç korkmuyorlar da, adeta kimsenin müdahale etmeyeceğinden emin gibiler…

Bir süredir benim de dikkatimi çeken Yunanistan'ın artan cüretkârlığının nedenlerinin başta ekonomik sorunlar olmak üzere dış politikadaki Türkiye'nin köşeye sıkışmış hali olduğunu düşünüyorum.

Ekonomide AKP iktidarı sayesinde girdiğimiz girdaptan çıkış için bol miktarda ve sürekliliği olan borçlanmaya ihtiyacı olan Ankara, dikkat ettiniz mi Akdeniz'de artık Atina'yı rahatsız etmemek için hiçbir arama ve sondaj faaliyetine girişmiyor. Borç için kapısını çalacağımız yerleri Atina ürkütmesinde diye endişe ediliyor olabilir…

Ege ve Akdeniz'den Yunanistan'a geçmek isteyen göçmenleri Yunan tarafının sürekli geri itmesine de Ankara buna da ses çıkarmıyor.

Bizim sahil güvenlik Yunan tarafının ölüme terk ettiği göçmenleri Ege'de kurtarmakla meşgul. 

Aynı zamanda KKTC'nin hakları konusu da dondurucuya kaldırılmış durumda. KKTC lideri Ersin Tatar'ın gayretleri dışında hiçbir adım atılmıyor bu konuda. 

İzlenen bu 'yumuşak' politikayla Yunan tarafının haddinin bildirilmesi mümkün olmadığı gibi cüretkârlıklarının daha da artmasına neden olunmaktadır. 

Bir an önce bu yanlış politika terk edilmeli ve Yunan tarafına yaptığı yanlışlardan vazgeçirecek tepkiler ortaya konmalıdır. 

Gerekli tavır gösterilmez ise Yunanistan'ın bir Yunan deniziymiş gibi Ege Denizi'nde boy göstermesi artarak devam edecektir.

'Adaları verdiler' diye dert yananlar tüm Ege'yi kaybetmek üzere olduğumuzu ne zaman anlayacaklar acaba?