Allah’ın Rab ismi
Rab kelimesi yani Allah’ın Rab ismi; bütün isimlerinin harikulade insanın bütün ufkunu doyuran manası olduğu gibi Rab kelimesinin de, Rab isminin de içimizi, dışımızı doyuran bir yönü vardır
24.09.2024 08:08:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Rab kelimesi yani Allah'ın Rab ismi; bütün isimlerinin harikulade insanın bütün ufkunu doyuran manası olduğu gibi Rab kelimesinin de, Rab isminin de içimizi, dışımızı doyuran bir yönü vardır.
Rab, koyduğu kuralları, kanunları en güzel şekilde yerli yerine koyan ve bunu ilanihaye devam ettiren yani, kuralı koydu da öyle bıraktı değil. Onu devam ettiriyor.
Mesela bu bizim içinde yaşadığımız tabiatta, tabiat kanunları dediğimiz yer çekimi dediğimiz, suyun kaldırma gücü dediğimiz, hatırınıza ne geliyorsa hepsi Cenâb-ı Vacibu'l Vücud Hazretleri'nin Rabbul Âleminin koyduğu kuraldır.
Bütün bunların devam etmesi Rab, sıfatının devam etmesiyle Rab, isminin tecellisiyle beraber mümkündür.
La teşbih, bunun bir an tecelli etmediğini yani bu ismi, Cenâb-ı Hak kullanmadığını kabul etsek kâinattaki bütün düzen nizam altüst olur.
O galaksiler, yıldızlar hatırınıza ne geliyorsa bunun yanında insanoğlunun iç tabiatından dış tabiatına kadar var olan nizam düzende Rab kelimesinin tecellisiyle devam ediyor. Rab, ismiyle devam ediyor.
Mesela dilinizin tatması, efendim dokunanı anlamanız, midenize giden bir varlığın gıdanın işte protein cinsinden sebzedir, karbonhidrattır şudur budur bütün bunları anında hesaplayan organlarımızın çalışmasını temin eden o isimdir.
Mideye talimat veriyor işte şu kadar gram asit ifraz edeceksin, sana karbonhidratlı gıda geliyor veya proteinli gıda geliyor sende şu kadar.
Yani, bu matematik çok müthiş bir olay. Onu bu tarafa bırak, saçlarımızın büyümesi, gözlerimizin rengi ne bileyim tırnaklarımızın büyümesi hülasa vücudumuzdaki anladığımız ve anlamadığımız bütün gelişmeler dengelerin sahibi de Cenâb-ı Vacibu'l Vücud Hazretleri'nin Rab ismidir.
Bu olmadan dolayı. Bu saçlar büyümez. Bu tırnaklar büyümez. Mideniz işte gıdasını hazmedemez. Anlatabiliyor muyum? Yani yerli yerine dengesine oturtan ilahi güç Rab gücüdür. Onun için Kur'ân-ı Kerim'de de "Rabbül âlemin" bu ismini de çokça zikretti ki, o olmadan hiçbir şeyin olmasının mümkün olmayacağını kulları anlasın diye herhalde, diyebiliriz…
Cenâb-ı Vacibu'l Vücud Hazretleri insanları yarattığı zaman; insan kelimesinin içerisinde müzekker olmasına rağmen kadın da kastedilir.
İnsan hem kadındır, hem erkektir. Dolayısıyla Cenâb-ı Vacibu'l Vücud için kadınla, erkek arasında yaratılış bakımından yani sahip olduğu haklar bakımından hiçbir fark yoktur.
Kadın, kendi yerinde değerlidir. Erkek de, kendi yerinde değerlidir. Ona ait meziyetler vardır. Erkeğe ait meziyetler vardır. Ne kadın erkeğin yaptığı işi ne de erkek kadının yaptığı işi asla yapamaz…
Kulluğa gelince her ikisi de eşit hakka sahiptir. Diyelim ki general rütbesinde bir veli kadından da olur erkekten de olur. Bunun hangisi üstündür. Hangisi bu rütbeyi çalışarak Allah'a kul olarak elde ederse o üstündür. Zaman gelmiştir, bazı ailelerde görüyoruz kadınlar çok ilerde önde bu konuda.
Zaman geliyor bakıyoruz erkekler önde. Bu tamamen kulun gayretiyle ilgili bir olay. Onun için kadının ve erkeğin üstünlüğünün asıl sebebi kullukta yarıştır.
Yani, kullukta hangisi daha öne geçerse, o birinci sınıf öteki onun arkasındaki sınıf olarak anlatılabilir diyorum efendim." (Prof. Dr. Haydar Baş Ramazan Sohbetlerinden)
Rab, koyduğu kuralları, kanunları en güzel şekilde yerli yerine koyan ve bunu ilanihaye devam ettiren yani, kuralı koydu da öyle bıraktı değil. Onu devam ettiriyor.
Mesela bu bizim içinde yaşadığımız tabiatta, tabiat kanunları dediğimiz yer çekimi dediğimiz, suyun kaldırma gücü dediğimiz, hatırınıza ne geliyorsa hepsi Cenâb-ı Vacibu'l Vücud Hazretleri'nin Rabbul Âleminin koyduğu kuraldır.
Bütün bunların devam etmesi Rab, sıfatının devam etmesiyle Rab, isminin tecellisiyle beraber mümkündür.
La teşbih, bunun bir an tecelli etmediğini yani bu ismi, Cenâb-ı Hak kullanmadığını kabul etsek kâinattaki bütün düzen nizam altüst olur.
O galaksiler, yıldızlar hatırınıza ne geliyorsa bunun yanında insanoğlunun iç tabiatından dış tabiatına kadar var olan nizam düzende Rab kelimesinin tecellisiyle devam ediyor. Rab, ismiyle devam ediyor.
Mesela dilinizin tatması, efendim dokunanı anlamanız, midenize giden bir varlığın gıdanın işte protein cinsinden sebzedir, karbonhidrattır şudur budur bütün bunları anında hesaplayan organlarımızın çalışmasını temin eden o isimdir.
Mideye talimat veriyor işte şu kadar gram asit ifraz edeceksin, sana karbonhidratlı gıda geliyor veya proteinli gıda geliyor sende şu kadar.
Yani, bu matematik çok müthiş bir olay. Onu bu tarafa bırak, saçlarımızın büyümesi, gözlerimizin rengi ne bileyim tırnaklarımızın büyümesi hülasa vücudumuzdaki anladığımız ve anlamadığımız bütün gelişmeler dengelerin sahibi de Cenâb-ı Vacibu'l Vücud Hazretleri'nin Rab ismidir.
Bu olmadan dolayı. Bu saçlar büyümez. Bu tırnaklar büyümez. Mideniz işte gıdasını hazmedemez. Anlatabiliyor muyum? Yani yerli yerine dengesine oturtan ilahi güç Rab gücüdür. Onun için Kur'ân-ı Kerim'de de "Rabbül âlemin" bu ismini de çokça zikretti ki, o olmadan hiçbir şeyin olmasının mümkün olmayacağını kulları anlasın diye herhalde, diyebiliriz…
Cenâb-ı Vacibu'l Vücud Hazretleri insanları yarattığı zaman; insan kelimesinin içerisinde müzekker olmasına rağmen kadın da kastedilir.
İnsan hem kadındır, hem erkektir. Dolayısıyla Cenâb-ı Vacibu'l Vücud için kadınla, erkek arasında yaratılış bakımından yani sahip olduğu haklar bakımından hiçbir fark yoktur.
Kadın, kendi yerinde değerlidir. Erkek de, kendi yerinde değerlidir. Ona ait meziyetler vardır. Erkeğe ait meziyetler vardır. Ne kadın erkeğin yaptığı işi ne de erkek kadının yaptığı işi asla yapamaz…
Kulluğa gelince her ikisi de eşit hakka sahiptir. Diyelim ki general rütbesinde bir veli kadından da olur erkekten de olur. Bunun hangisi üstündür. Hangisi bu rütbeyi çalışarak Allah'a kul olarak elde ederse o üstündür. Zaman gelmiştir, bazı ailelerde görüyoruz kadınlar çok ilerde önde bu konuda.
Zaman geliyor bakıyoruz erkekler önde. Bu tamamen kulun gayretiyle ilgili bir olay. Onun için kadının ve erkeğin üstünlüğünün asıl sebebi kullukta yarıştır.
Yani, kullukta hangisi daha öne geçerse, o birinci sınıf öteki onun arkasındaki sınıf olarak anlatılabilir diyorum efendim." (Prof. Dr. Haydar Baş Ramazan Sohbetlerinden)