‘Dünya ona istemese de gelir’
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Bir kimse sabaha erdiği zaman, arzusu öbür âlem olursa, Allah onun arzularını topluca bir yerde kılar. Malını nasipten çıkarmaz, esirger. Kalbine zenginlik duygusu verir. Dünya ona istemese de gelir”
18.10.2023 21:00:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





İmam Gazali Hazretleri zühd konusunda şöyle buyuruyor:
Zühdün gerçek manası, bir şeyden geçip bir başkasına tam meyildir. Bu manaya göre, bir kimse, dünyanın fuzulî işlerinden, yersiz didinmelerinden geçip ahirete dair gerekli ve lüzumlu işlere dönerse o, gerçekten zahit olur. Bu zatın dünyadaki adı budur.
Zühdün en yüksek derecesi, her şeyden kesilip Allah Teâlâ'nın zatına yönelmektir. Bu bir haldir, yapılabilmesi için, bir ilim bir de amel gerekir. İlim odur ki, ahiretin dünyadan üstün olduğu biline... Amel odur ki, bütün rağbet ahirete bağlana... Ve bu, bir hal şeklinde insanda belli ola... Amelin bir manası da şu ki, ele dünyalık geçince, duygular onun maddî havasına uymaya ve kalp o yüzden gaflete düşmeye... Böyle olmayınca züht hali bozulur... Bu yoldaki ticaretin tadı kalmaz.
Zühdün değerini anlatan birçok ayet-i kerime vardır. Biz buraya yalnız ikisini alacağız:
"Bizim yeryüzünde yaptığımız şeyler ona bir süstür. Böylece onları, -yani insanları- deneriz. Bakalım, hangisi daha iyi iş görecek" (Kehf, 20).
"Bir kimse, ahiret işine dair bir yatırım işine girişirse, onun bu işine bereket verir, artırırız. Dünyalık işini isteyene de, dünyalığını veririz ama âhirette bir alacağı kalmaz." (Şûra, 20).
Konumuzla ilgili olduğu için, aşağıdaki hadis-i şerifleri arz etmeyi uygun buluyoruz:
"Kim dünyalık peşinde olduğu halde günlerini geçirirse, Allah onun işlerini dağıtır. Eline girecek bir dünyalık nasibi de, kolay elde edemeyeceği kadar uzaklarda olur. Fakirlik hali, kendisini göz bebeğine kadar sarar, açgözlü olur. Bütün didinmesine rağmen dünyalık cinsinden, yalnız nasibini alır. Bu kimsenin aksine olarak bir kimse sabaha erdiği zaman, arzusu öbür âlem olursa, Allah onun arzularını topluca bir yerde kılar. Malını nasipten çıkarmaz, esirger. Kalbine zenginlik duygusu verir. Dünya ona istemese de gelir."
"Bir kimseyi, sessiz, hal sahibi ve dünyaya karşı hırsı olmayan zahit bulursanız, ona yakın durunuz. Çünkü o, hikmet bulmuş olup, çevresine de, bulduğunu yayar."
"Allah katında sevilmeyi arzu ediyorsan zahit ol. Böyle yaparsan Allah da seni sever."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Zühdün gerçek manası, bir şeyden geçip bir başkasına tam meyildir. Bu manaya göre, bir kimse, dünyanın fuzulî işlerinden, yersiz didinmelerinden geçip ahirete dair gerekli ve lüzumlu işlere dönerse o, gerçekten zahit olur. Bu zatın dünyadaki adı budur.
Zühdün en yüksek derecesi, her şeyden kesilip Allah Teâlâ'nın zatına yönelmektir. Bu bir haldir, yapılabilmesi için, bir ilim bir de amel gerekir. İlim odur ki, ahiretin dünyadan üstün olduğu biline... Amel odur ki, bütün rağbet ahirete bağlana... Ve bu, bir hal şeklinde insanda belli ola... Amelin bir manası da şu ki, ele dünyalık geçince, duygular onun maddî havasına uymaya ve kalp o yüzden gaflete düşmeye... Böyle olmayınca züht hali bozulur... Bu yoldaki ticaretin tadı kalmaz.
Zühdün değerini anlatan birçok ayet-i kerime vardır. Biz buraya yalnız ikisini alacağız:
"Bizim yeryüzünde yaptığımız şeyler ona bir süstür. Böylece onları, -yani insanları- deneriz. Bakalım, hangisi daha iyi iş görecek" (Kehf, 20).
"Bir kimse, ahiret işine dair bir yatırım işine girişirse, onun bu işine bereket verir, artırırız. Dünyalık işini isteyene de, dünyalığını veririz ama âhirette bir alacağı kalmaz." (Şûra, 20).
Konumuzla ilgili olduğu için, aşağıdaki hadis-i şerifleri arz etmeyi uygun buluyoruz:
"Kim dünyalık peşinde olduğu halde günlerini geçirirse, Allah onun işlerini dağıtır. Eline girecek bir dünyalık nasibi de, kolay elde edemeyeceği kadar uzaklarda olur. Fakirlik hali, kendisini göz bebeğine kadar sarar, açgözlü olur. Bütün didinmesine rağmen dünyalık cinsinden, yalnız nasibini alır. Bu kimsenin aksine olarak bir kimse sabaha erdiği zaman, arzusu öbür âlem olursa, Allah onun arzularını topluca bir yerde kılar. Malını nasipten çıkarmaz, esirger. Kalbine zenginlik duygusu verir. Dünya ona istemese de gelir."
"Bir kimseyi, sessiz, hal sahibi ve dünyaya karşı hırsı olmayan zahit bulursanız, ona yakın durunuz. Çünkü o, hikmet bulmuş olup, çevresine de, bulduğunu yayar."
"Allah katında sevilmeyi arzu ediyorsan zahit ol. Böyle yaparsan Allah da seni sever."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.