Çin'de hemen her hafta grizu patlaması oluyor ve onlarca insan ölüyor.Aynı şekilde Bangladeş taraflarında hemen her hafta bir feribot alabora oluyor ve elli altmış kişi denizde boğuluyor.Pakistan'da raydan her hafta çıkan trenler insanların ölümüne neden oluyor.Hindistan'da Müslümanlar ile Hindular arasında hemen her hafta yaşanan din çatışmalarında kadınlar, çocuklar öldürülüyor.Avrupa'da seller, Afrika'da kuraklık, Asya'da salgın hastalıklar...Haber ajanslarına düşen haberlerin geneli böyle.Bu satırları yazdığımız esnada Akdeniz'de Tunus uçağının düştüğü ve 20 civarında insanın öldüğü haberleri geliyordu.Aynı şekilde önceki gün Sicilya taraflarında düşen uçaktan cesetler çıkarılmaktaydı.Denizin dibine sıkışıp kalan Rus denizaltısı da çıkarılma aşamasındaydı.Irak'ı tartışmaya gerek yok. Samava'daki gösteriler sırasında polisler sivillerin üzerine ateş açtılar ve sabah yaşanan son patlamada da ölenler oldu. 5 kadar Amerikan askeri de direnişçiler tarafından öldürüldü.İran ile Amerika arasında nükleer bağlamda devam eden ağız dalaşı da sürüyor.Özbekistan içten kaynıyor, Azerbaycan'da muhalifler hükümete abanıyor, Kırgızlar protestosunu artırıyor, Çeçenler direniyor, Ruslar operasyon yapmaya hazırlanıyor...Dünya gündeminde yaşanan olaylar aynı periyotta gelişirken konjonktürün ne derece hassas olduğu ve bu hassasiyete kulak kabartması gerekenlerin ne derece duyarsız kaldıklarını tarih bir yerlere not ediyor."Dünyaya barış getirmek ne kadar zor" diye bir taraftan dert yanmak, bir taraftan da "Genel anlamda olmasa da barış adına ben kendi çapımda nasıl hareket edebilirim" diye kafa yormak.Bu iki tercihin arasında sıkışıp kalmak.Kan ve gözyaşının arasında tercih yapmak. Dramatik tablo karşısında kafa yormak.Dış dünyada alışkın olduğumuz haberleri duyup,onlar üzerinde yorum yapmak ve kendi çapımızda çözüm aramak...Hergün kulaklarınızı tırmalayan birbirinden dramatik olay ve haberlere dikkat verirken yürekleriniz inceden inceye sızlıyordur değil mi?Birilerinin sızısına, birilerinin acılarına ortak olmak kadar , yaşananlardan ibret alarak kendi hayatımızı yeni baştan değerlendirmek önemli bir meziyet olsa gerek.Aynı şeyleri duyarak aynı olayları yaşamak ve yaşananlar karşısında birşey yapamamak insanları, insanlığı kahreden bir durum olsa gerek.Hangi bölgede, hangi ülkede, hangi coğrafyada olursa olsun alışkın olduğumuz ölüm haberlerini yeniden duymak yüreğimizi sızlatmaya devam ediyor.Dünya genelindeki dramatik ölümlerin devam edeceğini bilmek ise insanı kahrediyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005