Çok oldu e-postada bulunanları sizinle paylaşma imkanını bulamadım.Gelenlerden ilk olarak fıkrayla başlayalım. Sonra "gazeteci Vedat Yenerer'in -ben ilk gördüğüm için siz de okumamışsınız diye düşünerek- bir yazısını sizinle paylaşayım. Sonra da bir fıkrayla işi tatlıya bağlayalım. Nasıl olsa dert üstü murat üstüyüz. İşler tıkırında yürüyor. Milletin açlıktan öldüğü bir ülkede -son olarak dördüzlerden biri yetersiz beslenme yüzünden ölmüş- enflasyon sıfır, AB'yi istemeyen kafir, Dışişleri sanki ecnebî sefir, AİHM kararları püfür püfür, karıştı iman ve küfür... nemize ciddi işlerle uğraşmak.Önce fıkra.Japon'un biri Karadeniz'de bir kahveye girmiş ve herkese kafa tutmuş: -Var mı aranızda delikanlı, varsa çıksın dışarı.Temel kapıya doğru yürümüş:-Çıkıyorum ulan, görelim bakalım erkekliğini.Birkaç dakika sonra Temel ağzı burnu dağılmış bir vaziyette kahveye geri dönmüş. Peşinden de Japon kasılarak içeri girmiş. Temel'i göstererek: -Ona Toyokumi ustanın "katakori" tekniğiyle vurdum...Ertesi gün Japon yine gelmiş. Yine meydan okuma. Yine Temel'den rest.Ve birkaç dakika sonra kapıda yine ağzı burnu dağılmış bir Temel ve peşinden de Japon kasılarak içeri girmiş Temel'i göstererek: -Ona Kuyotomi ustanın "Kihotomi" tekniğiyle vurdum.Ertesi gün ayni hikaye. Dayak yemekten ayakta duramaz hale gelmiş Temel ve her gün değişik stil kullanan Japon:-Ona Toyahama'nin "kimanto" tekniğiyle vurdum..-Ona Tiyotoki'nin "kohimato" tekniğiyle vurdum.Bu böylece bir hafta devam etmiş. Ve sekizinci gün Japon yine kahveye gelip herkese kafa tutmuş. Yine Temel dışarı çıkmış. Birkaç dakika sonra herkes suratı dağılmış bir Temel beklerken bu defa Japon her tarafı kanlar içinde kapıda belirmiş. Temel de hemen arkasından girmiş içeriye, Japon'u göstererek gülümsemiş:-Ona Toyota'nın krikosunun demiriyle vurdum.GAZETECİ VEDAT YENERER'İN YAZISI.....Petrol yoksa çıkartma ruhsatı neden vermiyorsunuz?Değerli okurlar, geçenlerde Türkiye-Suriye sınırında uydu verilerine göre petrol denizi olduğu iddiasını yazmıştım. Yazı sonrasında Silopi'de madencilik yapan Beşir Yılmaz aradı. Yazacaklarımı lütfen iyi okuyun!...Beşir Yılmaz telefonda. "Vedat bey, gelin Silopi'de Cudi eteklerine sizi götüreyim de petrolü kendi gözünüzle görün!.." diyerek feryat ediyordu. "Nasıl yani!.." diye sorduğumda anlatmaya başladı... "Biz aileden madenciyiz. Irak sınırında yaklaşık 300 km. ya da bir başka deyişle yaklaşık 150 milyon ton asfaltit madeni buldum. Bu madeni bir süre resmi olarak işlettikten sonra devlet 1978 yılında kamulaştırıyoruz" diyerek el koydu. Rezervin de 50 milyon ton olduğu iddia edildi. Madem asfaltit rezervi az, neden el koyuyorsunuz. Dünyanın neresine giderseniz gidin asfaltit maddesi bulunan her yerin altında petrol vardır. Silopi'nin altı da petrol denizidir. Yaz aylarında etraftaki ocaklardan resmen petrol akar ve Hezil çayına karışır. Gelin görün! Sadece petrol değil, burada çok zengin uranyum ve nikel madeni de var" -Nereden biliyorsunuz?"Türkiye'deki analizlere güvenmediğim için madenin her tarafından örnekler alarak Almanya'ya bizzat götürdüm ve analiz yaptırdım. Raporları gönderdim size (Sonuçlar elimde Yatağan ve Tunçbilek'e göre iki misli rakamlar var) dünyanın en önemli uranyum madenlerinden birisi buradadır ve aktif haldedir.."Beşir Yılmaz'ın anlatacak o kadar çok şeyi var ki makineli tüfek gibi ardarda sıralıyor. Ben de zaman zaman araya girip soru soruyorum. - Petrol olduğunu nereden biliyorsunuz?"Bu bölgede İngilizler 1967-87'de petrol aramışlar. Açılan kuyulardan gökyüzüne doğru 100 metre kadar petrol fışkırmış. Ardından kapatmışlar ve betonlamışlar. Benim madenimin yanında da bu kuyudan var ve vanasını gelin birlikte açalım eğer beton ve cıva basıp tıkamadılarsa bakalım ne kadar petrol fışkıracak. Dönemin köylüleri arasında hâlâ yaşayan görgü tanıkları var ve petrolün 100 metre kadar fışkırdığını görenler var."Beşir Yılmaz konuştukça pür dikkat dinlemeye devam ediyorum. "Vedat bey, asfaltit maddesi olan her yerde petrol vardır. Eğer petrol yoksa bana neden petrol çıkartma ruhsatı vermiyorlar?Musul ve Kerkük'ün rakımı 80-100 metre civarındadır. Cudi Dağı'ndaki petrolümüz resmen Irak'a doğru akıyor ve başta İngilizler ve ABD bunu biliyor.." Beşir Yılmaz bugünlerde Silopi'ye bile zor gider hale gelmiş. Devlet kamulaştırılacak diye el koyduğu madeni şimdi Turgay Ciner'in sahibi olduğu Park Holding'e devretmiş. Durum böyle olunca, Yılmaz da dava üstüne dava açmış ve yürütmeyi durdurma kararı aldırmış. Eğer tekrar el konulursa AİHM'ye başvuracakmış. Kısacası madeninin peşini bırakmıyor ama artık bölgedeki aşiret ağaları da onun peşini bırakmaz hale getirilmiş. Bütün dava tutanakları elimde okudukça dehşete kapılıyorum. Şimdi sıkı durun... Beşir Yılmaz Başbakan Tayyip Erdoğan'a bu durum üzerine başvurmuş ve dilekçe vermiş dilekçede aynen şöyle yazıyor...(Devamı Yarın)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024