Hariciye bakanımız Abdullah Gül Economist dergisini yaptığı açıklamada "AB başka koşullar öne sürerse çeker gideriz" demiş. Gül'ün bu açıklamaları tam da Newport'ta düzenlenen Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları gayrı resmi toplantısı öncesine denk geldiği için özellikle dış basında önemli yer buldu. Avrupa basını Gül'ün bu cürretkar (!) açıklamalarını "Türkiye, AB'yi tehdit etti" şeklinde yorumladı. Aslında açıklamalara şekil itibariyle baktığımızda bu yorumun pek de yersiz olmadığını görürüz. Çünkü Türkiye gibi bir ülkenin AB'ye "daha fazla uzatma, yoksa beni unut" şeklinde bir çıkışla yaklaşması, zaten çatırdama dönemi yaşayan Avrupa'nın yüreğinin ağzına gelmesi için kâfi. Ve fakat, bu çıkışın arkasında durabilmek, bu sözün ardını getirebilmek her babayiğidin harcı değil.Biliyorum, bununla birlikte birkaç defadır benzer başlıkları kullanıyorum ama AB'ye rest çekip, "arkamı döner giderim" diyebilmek yürek ister. Hem de mangal gibi bir yürek!Bu başlığı son aylarda tekrar etmemin sebebi, hükümetin benzer çıkışlar sonrasında geri adım atması. Hele hele AB ile ilgili çıkışların samimiyetine güvenmemiz neredeyse imkansız hale geldi. Abdullah Gül, AB ile ilgili söylediği sözlerin üçte birini yerine getirsin, biz de Gül ve AKP hükümetiyle ilgili bugüne kadar söylediklerimizin tamamı için özür dileyelim. Kendi adıma bunun sözünü veriyorum. Ancak her zaman olduğu gibi AKP hükümetinin AB ile ilgili böyle bir yüreklilik göstermesi sözkonusu olamaz.Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, hükümet yetkilileri sıklıkla "Kopenhag Kriterleri'nden başka koşul tanımayız" demişti. Ama köprünün altından çok sular aktı, Kopenhag Kriterleri'ne Kıbrıs referandumu, Ek Protokol, Güneydoğu, Kürtçe TV, Kürtçe eğitim, Kürt sorunu, Ege sorunu gibi onlarca yeni şart eklendi. Türkiye de bu şartların tamamını yerine getirdi. Son olayda da aynı tiyatro oynanıyor. Hükümet kamuoyuna "AB'ye rest çekmiş" havasını veriyor ama perde arkasında AB'nin tüm talepleri bir bir yerine getiriliyor. Abdullah Gül Economist'e verdiği beyanatta "döner gideriz" derken, Newport'taki toplantıda ise "Türkiye imzaladığı anlaşmaları uygular" diyor. Gül'ün bu cümleyi hangi soruya karşılık kurduğunu merak ediyor musunuz? Hemen söyleyeyim: Türkiye Ek Protokol'ü uygulayacak mı?Yani Gül demek istiyor ki, biz Ek Protokol'e imzamızı attıysak, onun gereklerini de yerine getiririz. Kimsenin şüphesi olmasın. Buna kimsenin şüphesi yok sayın Gül, hele hele Avrupalı dostlarınızın zerre miskal şüphesi yok! Onlar da çok iyi biliyorlar ki, AKP hükümeti onların en büyük şansı. Hiçbir hükümet döneminde- Mesut Yılmaz hükümetinde bile- bu kadar rahat bir dönem yaşamamışlardı.Barzani nasıl, Irak'taki zaferinin tadını çıkarıyorsa, Avrupalı dostlar da AKP hükümetiyle yaşadıkları Lale-Gül devrinin tadını çıkarıyorlar!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012